Bölüm 3: Hayal Kırıklığı

627 39 5
                                    

Tam kapıyı kapatırken Demir'in geldiğini gördüm. Gülümseyip içeri baktım.
"Kerem Demir eve geldi. " diye seslendim. Kerem de kalkıp geldi yanıma. Teşekkür edip Demir'in yanına geçti. Demir bize hem şaşkın hem de sinirli gözlerle bakıyordu. Aldırmadım fazla. Kapıyı kapayıp İrem'in yanına koşarak oturdum.

"İrem bir bilsen ne oldu... " diye anlatmaya başlayacakken irem sus işareti yaptı. Çok sakindi. En sonunda dayanamayıp sordum.

"Sizin Kerem'le aranızda ne var? "
Cevap vermedi. Tekrar sordum. Yine sustu. Konuşmayı hiç bırakmayan İrem sadece bu konuda hep susuyordu. En son bi kez daha sordum. Bana döndü.

"Bir şey var gibi mi gözüküyor. Belki de yoktur. Sorun da odur. Benim en yakın arkadaşımsın Aslı. Üzülmeni asla istemem. Kendini kaptırma... "

İlk defa bağırmıştı. Şaşkın gözlerle ona bakıyordum. Neden üzülecektim ki. Daha fazla üstüne gitmedim. Bir süre hiçbir şey konuşmadan öylece oturduk. Hiç neşesi yoktu. Benim de kalmamıştı. Biraz daha oturduktan sonra kalkıp gitti. Ben de odama gittim. Bir İrem'in söyledikleri aklımdan çıkmıyordu bir de Kerem. Yatakta gözlerim kapalı bunları düşünürken uyuyakalmışım.

Yine kapı sesiyle uyandım. Ama bu sefer her yer karanlıktı. Saat 3'e geliyordu. Korkarak kapının oraya gittim. Delikten baktım. İrem gelmişti. Şaşkınlıkla kapıyı açtım. Çok üzgün gözüküyordu.

" Özür dilerim. Rahatsız ettim seni de. Ama konuşmamız lazım. " sesi bir garipti. İçeri geçtik ve oturduk. Bir süre durdu. Sonra derin bir nefes alıp konuşmaya başladı.

"Ben... Benim Kerem'le aramda bir şey yok evet. Ama artık yok. Kerem benim eski aşkım. Yani aslında tek aşkım. Böyle hani inancın yoktur. İnanmayınca olmaz sanarsın. Ama tam da o zaman çıkar karşına. Hiçbir şey yapamazsın. Bağlanırsın ya. Aynen öyle oldu... "

Gözlerinin dolduğunu fark ettim İrem'in. Onu hiç bu halde görmemiştim. Sessizce devam etmesini bekledim.

"Geçen yıl yine bu zamanlar. Demirler'deydim. Kerem geldi. Tanıştık. İlk görüşte aşk vardır ya. Yani varmış. O zaman öğrendim ben de. Tek aşkımı ona harcadım. Onunda beni sevdiğine o kadar inanmıştım ki. İnandırmıştı. Her gün karşıma çıkarak. Kalp ritmimi değiştiren gülümsemesini yaparak. Ama o sevmez Aslı. Bunu sakın unutma. Kendini kaptırma. "

Başka bir şey söylemeden çıkıp gitti evden. Titriyordum. Kıskanıyor bizi. Hem de çok. Onu sevmeyip beni seçmesinden korkuyor. Hep böyle düşündüm. Gidip yüzümü yıkadım. Aynada sinirden kıpkırmızı olmuş yüzüme baktım. Bu ben miydim? Yatağıma girip gözlerimi kapadım. İrem'in söyledikleri kulaklarımda yankılanıyordu. En yakın arkadaşıma bu kadar kızmam normal miydi? Dayanamayıp hava aydınlanırken uyumuşum.

Sabah uyandım. Daha doğrusu öğlen uyandım. Kalkıp bir şeyler yedim. Sonra televizyonun karşısında ki koltuğa oturup televizyonu açtım. Bakmadığım kanal kalmadı nerdeyse. Televizyonda hiçbir şey yoktu. Yine bir sıkıntıdan patlama günü derken kapı çaldı. "İrem'im hiç kiyamaz bana be " diye gülerek kapıyı açtım. Karşımda İrem yerine Kerem'i görünce sustum. Bundan sonra kapı deliğini kullanmaya başlamalıydım.

"Merhaba, rahatsız etmiyorum dimi? "
"Merhaba, tabii ki etmiyorsun. Geçsene içeri. "

Sen beni nasıl rahatsız edebilirsin ki. Sadece seni görünce atan kalbim yerinden çıkabilir o kadar. Kenara çekilmiş içeri girmesini bekliyordum. Girmedi. Elinde ki sepeti yukarı kaldırıp gülümsedi.

"Aslında hava çok güzel benimle pikniğe gelir misin diye soracaktım. "

Şaşırmıştım. İrem'in söyledikleri geldi aklıma birden. 'Kaptırma kendini... '

"Geç içeri hazırlanıp hemen geliyorum. "

Gülerek odama doğru gittim. Kusura bakma İrem ben kendimde değilim. Dolabı açtım. İşte en zorlandığım an. Kıyafet seçmek. Hava gerçekten çok güzeldi. Elbise giymeye karar verdim. Bana şans getirdiğine inandığım beyaz elbisemi giydim, saçımı başımı yaptım. Derin bir nefes alıp içeri Kerem'in yanına gittim.

"Hazırım ben gidebiliriz. "
"Sen... Ne güzel olmuşsun öyle. "

Allah'ım sana geliyorum. Bana dedi. İki defa dedi. Güzelsin dedi. Bu sefer olacak. Ben o hayalleri boşuna kurmadığını biliyordum. Utanarak teşekkür ettim. Arabası varmış.

Beni çok güzel yemyeşil bir yere getirdi. Masallarda ki gibi bir yere. Hayallerimde ki gibi... Bi ağacın altına geldik. Oturduk. Sepetten bir sürü meyve çıkardı. Çoğunu daha önce hiç yememiştim. Zengin olduğu belliydi. Kalbi de zengindir umarım. 1 saat falan sohbet ettik. Bana hep güzelliğimden ve sahip olduğu şeylerden bahsetti. Her ne kadar söylediklerinin bir önemi olmasa da benim için büyülenmiş gibi dinliyordum.
"Hadi yat. Bak gökyüzüne. "
Çimenlere uzanırken söylemişti bunu.
Yattım ben de. Gökyüzü masmavi. Bulutlar pamuk gibi.
"Kapat gözlerini ve hayal et bakalım. Geleceği hayal et. "
Yapmayı bildiğim tek şeyi söylemişti bana. HAYAL ETMEK... Kapadım gözlerimi. İstediklerimi düşünmeye başladım.

"Ne görüyorsun? "
"Çok büyük bir sahne. Sahnenin ortasında ben ve bir mikrofon. Önümde milyonlarca
insan. Benim adımı bağırıyorlar. Bu en büyük hayalim Kerem. Şarkıcı olmak. Kendi bestelerimi söylemek. Olur mu sence Kerem? Kerem?... "

Gözlerimi açıp kafamı yana çevirdiğimde hayatımın en büyük şokunu yaşadım. Kerem yanımda yoktu...

BİR VARMIŞ BİR YOKMUŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin