Bölüm 12: Aşkım

415 27 5
                                    

Hikayeyi yazarken, hayal ederken tek alışamadığım Demir oldu. Yani Demir'i düşünürken Aras Bulut canlanmıyor aklımda. Yanlış bir seçim yapmışım gibi geliyordu. Ben de Demir'in karakterini değiştirdim. Multimedia da yeni Demir'imiz var. Umarım sizin için sorun olmamıştır. Fikirleriniz ya da şikayetlerinin, eleştirileriniz varsa bana iletmenizi rica ediyorum. :)
Şarkı: Olmazsan Olmaz

Biliyorum bölüm çok gecikti.
Kusura bakmayın. Biraz sorunlarım vardı hem de bir kaç gündür uyku duzenim ters düz oldu. Sürekli halsiz gibiyim tüm gün yatıp uyumamak için zor tutuyorum bazen kendimi. İnşallah bölümü beğenirsiniz de biraz telafi etmiş olurum. Iyi okumalar ;) :*

" Elimi tutup beni mutfağa çekti. Iki tane önlük alıp birini ona verdim. Saçımı toplayıp malzemeleri çıkardım. Unu alıp parmağıyla burnuma sürünce kıkırdadım."

☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆

Demir Bulut

Yaklaşık yarım saattir saklambaç oynuyorduk. Benim oynayacağım aklımın ucundan geçmezdi ama Aslı'nın o bakışlarından sonra kendimi kabul ederken buldum. Nasıl etkiliyordu beni böyle...

Oyun başladığından beri Elif ve Aslı dışında bütün kızlar bulundu. Ben sadece Aslı'yı aradım ama yer yarıldı içine girdi sanki yok. Bir süre sonra kızların sevinçle çığlık attığını duydum. Arkamı döndüğümde Elif'in ebelediğini ve kızların zıpladığını gördüm. Onlara gözlerimi devirdim. Aralarında Aslı yoktu ve ben daha şimdiden onu özlemiştim bile.

"Biz kazandık biz kazandık!!"
"Ne güzel ne güzel. Hadi şimdi arayın Aslı'yı da çıksın gelsin yanıma."

Buse tam telefonu eline almışken bir hizmetlinin telaşlı sesini duyduk. Hizmetli bize doğru hızlı adımlarla gelirken yüzünden kötü şeyler olduğunu anlayabiliyorduk. Kaşlarım çatıldı. Aslı yanımda yokken böyle şeyler beni endişelendiriyordu.

"Buse hanım!"
"Ne oldu Ahmet amca? Bir sorun mu var?"
"Ahır efendim... Ahır yanıyor."

Ahırda hayvanlar var mıydı acaba? Daha da önemlisi Aslı hala neden çıkmadı ortaya? Aynı anda bütün kızların gözleri irileşti. Buse ağzını açtı ama konuşamadı. Yanımda duran İrem birden dengesini kaybetti. Onu tuttum ama hala ne olduğunu anlamamıştım. Aklımda bir seçenek vardı ama onu hemen eledim. Aslı'nın saçının tek teline bile zarar gelmesi beni bitiriyordu.

"A-aslı."
"Ne Aslı'sı Buse? Bana Aslı ahırdaydı diye bir cümle kurma sakın. Sakın!"

Öyle bağırmıştım ki Buse kendine geldi ve bana korku dolu gözlerle baktı. Kafamı iki yana salladım ve hemen ahıra doğru koşmaya başladım. Ahırın önüne geldiğimde alevlerin ahırın ön tarafını sardığını gördüm. Ahır büyüktü. Alevlerden bir süre kaçabilirdi Aslı.

"Aslııı! Aslı ses ver. Aslı!"

Alevler kapıyı sardığı için içeri dalamadım. Orda öylece bağırırken delirecek gibiydim. Aslı'ya bir şey olmasına izin veremezdim. İçeri girmek için hareketlendiğimde Arda beni tuttu. Öyle direndim ki birkaç kişi daha tutmaya başladı.

"Bırakın. Aslıı! İçeri gireceğim. "
"Demir sakin ol. Alevlerin arasından nasıl gireceksin. Yangını söndüreceğiz şimdi. Aslı'ya bir şey olmayacak. Tamam mı? Güven bana."

Aslı'nın önümüzde yükselen alevlerin arasında olduğunu düşündüğümde sinirle bağırıyordum. Beni tutan kollardan kurtulup o alevlerin arasına girmek istiyordum ama Aslı'ya zarar gelme olasılığını düşündükçe yıkılıyordum. Koşarak gelen birkaç kişi ellerinde yangın söndürücüleriyle ahıra yaklaştılar. Ben hala yanan ateşe bakarken Aslı'nın sesini duymayı umuyordum. Bilincinin yerinde olduğuna dair, yaşadığına dair bir ses... Alevlerin tamamen sönmesi biraz uzun sürmüştü ve ben o zamana kadar kaç kere içeri dalmaya çalıştım. Sonunda alevler söndüğünde hızla içeri girdim. İçerisi çok fazla dumanla kaplıydı. Kolumla burnumu kapatırken gözlerimi kıstım. Etrafı göremiyordum. Onu hala bulup kollarımın arasına alamamış olmak çok sinir bozucuydu.

BİR VARMIŞ BİR YOKMUŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin