Multimedia da bir kapak tasarımı var :)
Şarkı: Sevimli Tehlikeli Tut Kalbimi
♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡
"Böyle şeyleri olur kabarık kabarık arkasında."
"Neyi olur? Tüy"
"Heh! Evet böyle kabarık tüyleri olur arkasından çıkar böyle ne o?"
"Bülent Ersoy."
"Ya ben oynamıyorum ya..."Buse'yle Arda'ya kahkahalarla gülerken resmen Demir'in koluna yatmıştım ama o aldırmıyordu hatta beni tutuyordu. O da gülüyordu ama benim gibi anırmıyordu tabii... Abim'in ölümü üzerinden 3 hafta geçmişti. O 3 hafta da benim toparlanıp hayata geri kazandırılmam için çalışmalar yapılmıştı. Her ne kadar geceleri yattığımda abimin tisortlerine sarılıp kokusuyla uyusam da, rüyalarıma girdiğinde kriz geçirecekmiş gibi olsam da en azından sabahları yaşıyordum. Evet cok özlüyordum... Ama onun için gerçekleştirmem gereken genellikle beraber kurduğumuz hayallerim vardı.
Buse oyunu bırakıp Arda'ya triplenmeden önce sınıfta 4ümüz tabu oynuyorduk. Ben ve Demir bir grup, Buse ve Arda bir grup olarak ayrılmıştık. Ama sıra her Arda'lara geldiğinde kahkahalara boğuluyordum. O kadar uzun zamandır gülmüyordum ki benim güldüğümü gördüklerinde onlar da bana katılıyordu. Anırdığım için de olabilirdi ama konumuz bu değil.
Yere oturduğumuz için bacaklarım uyuşmuştu. Yerden destek alıp ayağa kalkmaya çalışırken denge mi kaybedip tekrar düştüm. Ben canımın acımasını beklerken yerin sert olmadığını fark ettim. Kapanmış gözlerimi açtığımda Demir'in kucağında olduğumu görmeyi beklemiyordum. Yüzlerimiz yakındı. Sırtımda beni tutan kolu biraz daha yaklaştı sanki. Ben şaşkın şaşkın ona bakarken gözleri parlıyor gibiydi. Ya da bana öyle geliyordu. Ben ağzımı açamıyordum, Demir de susuyordu. Arda ve Buse'ye bakamıyordum bile. Demir'in gözlerinde takılı kalmıştım.
Biz öylece dururken birden kapı açıldı ve Aysu hoca içeri girdi. Yüzlerimiz kapıya döndüğünde bize donup kalmış bir şekilde bakan Aysu hocayı gördük. Ben telaşla Demir'in kucağından kalkmaya çalışırken ayağımın kaymasıyla tekrar oturdum ve bu sefer refleks olarak kollarımı boynuna sardım. Onun kolları da benim belimi sararken bir kıpırdasa dudakları dudaklarıma değecek kadar yakındı.
"Ç-çocuklar ben şey. Erken çıkabilirsiniz diyecektim. Dedim. Iyi günler."
Aysu hoca hızla sınıftan çıkarken ben kendimi Demir'den ayırıp yanına yere oturdum ve ellerimle kıpkırmızı olduğunu düşündüğüm yüzümü kapadım. Bu sefer gülme sırasının onlarda olduğunu fark ettiklerinde Buse ve Arda kahkaha atmaya başladı. Ellerimi yüzümden çektiğimde Demir'in de sırıttığını gördüm. Hemen ayağa kalkıp çantamı aldım. Kimsenin yüzüne bakmadan sınıftan çıktım. Hızla okulun çıkışına yöneldim. Biri peşimden geliyordu ama dönüp bakmaya niyetim yoktu. Zaten utanmıştım. Bir sure sonra bir el kolumu kavradı ve beni döndürdü.
"Ya Demir gidiyo- Kerem?"
"Kızım ne bu acele. Nereye böyle?"
"Eve. Sen bir şey mi diyecektin?"
"Aslında evet. Ben-"
"Oğlum sen ne ayaksın?"Kerem'le konuşurken yanımızda biten Demir'e baktık ikimizde. Sınırlı gibi gözüküyordu. Ama neden? Sınıftan öylece çıkıp gittim diye mi? Kerem'le konuştum diye mi? Benim aklıma neden hep benimle ilgili şeyler geldi ki... Belki baska bir şey oldu. Aptal Aslı.
"Demir... Kardeşim Aslı'yla bir şey konuşacağız izin verirsen."
"Izin vermiyorum."
"Sanane ya."Benim sesimi duyduğu an bana döndü Demir. Gözlerinde öyle bir ifade vardı ki biraz sonra üstüme atlayacak gibiydi. Korksam da belli etmemeyi başardım. Kerem'i kolundan tutup yanıma çektim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR VARMIŞ BİR YOKMUŞ
Fiksi RemajaBir varmış bir yokmuş Bir zamanlar hayatı boyunca hayallerinde kaybolmuş bir gün gerçekleşmesi için dua ederek yaşayan bir kız varmış. O kız benim. Bu da benim masalım...