9.BÖLÜM (KAÇTIKLARIN HEP GELMEZ Mİ PEŞİNDEN?)

2.4K 148 46
                                    

Yeni bölüme hoş geldiniz.🙏🏻

Bir önceki bölümün oy ve vote sınırı geçilmedi 🥹 ama 8Mart Dünya kadınlar günü nedeniyle içimden atmak geldi.🥰

Vote:30

Oy vermeyi unutmayın lütfen.🥹🥰

Satır arası yorumlarınızı bekliyorum.🤗

Destek veren herkese çok teşekkür ediyorum. İyi ki varsınız.😘💕

Bölüm Şarkısı: Suzan Hacıgarip, Burak Bedirli- Bu Aşk Zehir

9.BÖLÜM (KAÇTIKLARIN HEP GELMEZ Mİ PEŞİNDEN?)

BÖLÜM (KAÇTIKLARIN HEP GELMEZ Mİ PEŞİNDEN?)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

''Derler ki gerçekler acıdır. Doğru ama eksik bir söz çünkü acı olan gerçekler değil,  acı olan insanın gerçeklerinden kaçmaya çalışması, yalan bir yaşam sürmek istemesi... Yani kendini kandırma çabası. Biz insanlar korktuğumuz tüm şeylerden kaçarız, kaçmak isteriz ama maalesef kaçtıklarımız da hep peşimizden gelir.''


''Evine hoş geldin Savaş.''

Ormanın sessizliğinde yankılanan bu sesin ardından Savaş, hiç bir cevap vermeden içeriye girdi. Evin duvarları boydan boya camdan oluşuyordu. Orman manzarasını en derinine kadar hissettiren bu eve Savaş oldukça hakimdi. Ayakları salona doğru ilerlediğinde  tek kişilik koltuklardan birine yerleşti, kafasını geriye yaslayıp bir ayağını da bacağının üstüne attı.

''Odaya geçmeden önce ne içersin?'' Kadının dudaklarından bir soru döküldü.

Savaş, başını koltuğun arkasına yaslamış ve gözleri kapalı bir şekilde oturuyordu. Bu halini hiç bozmadan konuştu.

''Yeterince içtim bugün.'' Ayağa kalkerken konuşmasına devam etti. ''Odaya geçiyorum, hazırlan yanıma gel.'' dedi ve odaya doğru yürümeye başladı.

Savaş, üzerindeki gömleği çıkarıp odadaki yatağa sırt üstü uzanmıştı. Kadın elindekilerle içeriye girdi. Odadaki zifiri karanlık kadının, elindeki meşaleyi yakması ile aydınlandı. Kadın yanan meşaleyi Savaş'ın sırtında gezdirmeye başladı.

Savaş'ın dudaklarından derin, acı dolu bir inleme döküldü. Acıyı ilk hissettiğinde hep olurdu bu. Sonrasında alışırdı, o yanmaya on yaşından beri alışıktı.  Ateş tenine her değdiğinde dili mühür vurulmuş gibiydi lakin gözleri, gözleri ateşin yakıcılığını her hissedişinde on yaşındaki Savaş gibi bakıyordu. Ağlamak için gözyaşının dökülmesi mi gerekirdi? Oysa Savaş gözyaşı dökmeden ağlıyordu.

''Yine neden kendini cezalandırıyorsun?''

''Şu anda doktorum değilsin.'' dedi Savaş acıdan dişlerini sıkarken.

HAR-AMBERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin