11. Bölüm

1.2K 81 26
                                    

Telefonu kapattıktan sonra tırdan sinirle inen Yağız, onların yanına giderek "Günlerdir Antep'e gitmen için uğraşıyorum. Senin yüzünden başıma gelmeyen kalmadı. Daha fazla kaybedecek vaktimiz yok. Hemen bin şu tıra! Benim yerine ulaştırmam gereken tonlarca malzemem var daha!" diye bağırdı.

"Onun halini görmüyor musun? Bu halde bırakmak olmaz. Ayrıca sen niye birden bire bu kadar sinirlendin şimdi?"

"Konumuz ben değilim. Antep'e akşama kadar ulaşmak istiyorsak hemen yola çıkmalıyız. Hem ona nasıl yardım etmeyi düşünüyorsun? Düğünü basıp damadı kaçıracak değiliz herhalde" dedikten sonra dişlerini sıktı öfkeyle bakarken.

"Neden olmasın?"

Yağız sinirle saçlarını düzeltip sıkarak "Dediğini duymuyor musun? Bulaştığı aileler, tıpkı baban gibi çok zengin ve belalıymış. Kamyonetin kasasından atacak kadar gözleri dönmüş hepsinin. Onlara karşı yapacak hiçbir şeyimiz yok!"

Anıl çaresizce başını sağ sola sallarken "Ama bir şeyler yapmalıyız. Onlar tekrar bir araya gelip kavuşmalı" diyerek baktı.

"Ne yapabiliriz ki? Sana onun bulaştığı aileler çok güçlü diyorum. Bizim elimizden bir şey gelmez.

Anıl'a dudaklarını sıkarak bakan yaralı genç "Yağız haklı. Bizim için yapacak bir şey yok artık. Kaderimize razı olup kendi yolumuza bakmamız gerekiyor. Bence sen bir an önce Antep'e gidip sevdiğin adamı bul. En azından birbirini gerçekten seven iki aşık kavuşsun Bana bunu bilmek bile yeter de artar bile. Dediğim gibi benim için geçmişi unutup, hayatımda yeni bir sayfa açmanın zamanı geldi. En iyisi bir an önce yola çıkın siz" derken omzuna vurdu.

"Ama sevdiğine kavuşman gerekiyor. Bu haksızlık."

Yaralı genç "Sen çok iyi birisin. Yağız da çok iyi bir tır şoförü. Öyle olmasa İstanbul'dan beri birlikte yolculuk yapamazdınız sanırım. Sizinle tanıştığıma çok mutlu oldum. En azından dünyada hâlâ iyi insanların olduğunu gösterdiniz bana. Anıl Umarım sevdiğine kavuşursun. Kendine iyi bak" dedikten sonra arkasını dönüp yürümeye başladı.

"Sen yaralısın. Bu halde nereye gidiyorsun? Bari bir hastaneye falan götürseydik."

Yaralı genç yürümeye devam ederken "Merak etme. Şimdiye kadar nasıl hayatta kaldıysam yine kalmaya devam ederim.

Çaresiz gözlerle yürümeye başlayan yaralı gencin ardından baktı bir süre. Yağız onun omzunu sıkarak "Bu dünyada herkese yardım edemezsin. Onun ki imkansız bir aşktı zaten. Bunu o da biliyor. Bu iş çok uzadı artık. Atla şu tıra da bir an önce gidelim buradan" dedi sinirle.

Anıl tekrar gözlerini yaralı gence çevirdi. Ama sonunda istediğini yapıp, onu kendi haline bırakarak tıra binmeye karar verdi. Onu tek başına bırakmak zorunda olduğu için çok pişmanlık duysada tırın kapısını açıp merdivenlerden çıkmaya başladı.

.......

Uzayıp giden yollar Antep'e biraz daha yaklaşırken, saatlerdir iki genç tek kelime etmeden yol almıştı. Anıl geride bıraktığı yaralı genci bir türlü aklından çıkaramıyordu. Yağız ise dişlerini sıkmaya devam ederken, düşünceli bir şekilde direksiyon salmaya devam ediyordu. Aklında bir kaç saat önce yaptığı telefon görüşmesi vardı. Gergin ve sessiz ortamı bozan Anıl'ın sesi olmuştu bir süre sonra.

"Senin neyin var? Bana mı kızgınsın bu kadar?"

Yağız dişlerini sıkarken gözlerini yoldan ayırmadan tırı sürmeye devam etti. Ona cevap vermeyince "Keşke onunla kalsaydım" dedi sinirle Anıl. Onun söylediklerine aldırış etmeyen Yağız'ın aklı hâlâ yaptığı telefon konuşmasındaydı.

TIRCI //BxB// Final Yaptı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin