18. Bölüm

1.1K 67 28
                                    

Ferhat'ın, onlardan ayrıldıktan sonra başından geçenleri anlatmasıyla birlikte Yağız'ın aklındaki sorular nihayet cevap bulmuştu.

"Yardım ettiğin için teşekkür ederim" diyerek sıktı dudaklarını.

"Önemli değil."

"Şey! Ayrıca senin de başına gelenlere üzüldüm. Son birkaç gün hepimiz için kötü geçmiş anlaşılan."

Ferhat yatakta yatan Yağız'a bakarak üzgün bir yüz ifadeyle başını salladı. Genç tır şoförü "Peki nerdeyiz biz şu an?" diye sordu merakla etrafına göz gezdirirken.

Ferhat "Burası tanıdık bir müşterimin moteli. Seni Anıl'la arabaya taşıdıktan sonra aklıma sadece burası geldi. Merak etmeyin onunla konuştum. Kendinizi daha iyi hissedene kadar sizi bu motelde ağırlayacak. Ağzı sıkıdır merak etmeyin" dedi.

Yağız gözlerini, kendine geldiğinden beri fazla konuşmayan ve oldukça üzgün görünen Anıl'a çevirdi. Antep'e sevdiği adama kavuşma ümidiyle gelmişti. Fakat İstanbul'dan mutlu olma hayaliyle çıktığı bu yolculuk ne yazık ki kocaman bir hayalkırıklığına dönüşmüştü.

Aslında Anıl gibi Yağız içinde Antep yolculuğu istediği gibi sonlanmamıştı. Genç tır şoförü çocukluk hayali olan işinden kovulmuştu. Artık kullanacağı bir tırı olmayan işsiz bir şofördü. Tek tesellisi ise uğruna işsiz kalmayı bile göze aldığı Anıl şu an yanındaydı.

Ona karşı günlerdir kalbinin derinliklerinde hissettiği ve tam olarak anlam veremediği duyguların kendi içinde ne kadar doğruluk payı olabilirdi ki? Bunca zamandır sadece işini düşünen ve taşıdığı malı zamanında yerine ulaştırmak için uğraşan birisini, kim, hangi sebeple yolundan alıkoymuştu? İş disiplininin ve normal rutininin dışına asla çıkmayan, sorumluluk sahibi bir gencin, yol boyunca her defasında böylesine çılgınca kararlar vermesine sebep olan neydi? Sahiden de engel olamadığı ve biraz da korktuğu için kendi iç sesine kulaklarını tıkandığı o duygularının bir eseri olabilir miydi? Yoksa sadece Anıl'a alıştığı ve yaşadıkları talihsiz olaylar yüzünden ona acıdığı için mi yanında olma gereği hissetmişti? İşin gerçeği aklındaki bu sorulardan sadece birisine, dürüst bir şekilde cevap verdiği taktirde, günlerdir zihnini tarumar eden ve oldukça karmaşık bir labirente dönen duygularına yön vermesi daha kolay olacaktı. Acaba bunca yaptığı şeyi başka biri için yapar mıydı? Cevaplaması gereken tek soru buydu.

Şu an için ona değil, kendisine bile böyle bir soru sormaya cesareti yoktu tam olarak. Yüreğindeki yarası henüz çok tazeydi. Belki de bunun hiç sırası değildi.  Aklındaki bu sorulardan kurtulup ona baktıktan sonra "Anıl sen nasılsın?" diye sorarken sesi titremişti Yağız'ın.

Can sıkıntısıyla çıkan bir ses tonuyla "Senden iyi sayılmaz" dedi başını yerden kaldırmadan.

"Şu an ne hissettiğini anlıyorum. Ama inan öyle bir şerefsiz için kendini bu kadar üzmeye değmez."

Ferhat ayağa kalkarak "Ben dışarı çıkıp akşam yemeği için ne bulabiliriz ona bakayım" dedikten sonra odadan çıktı. Şu an onların başbaşa kalıp konuşmasının en iyisi olacağını düşünmüştü.

Anıl "Senin için bunu söylemesi kolay. Onunla koskoca üç yıl birlikte yaşayan bendim. Mustafa'ya inanmamın ve ayrıca yine babam olacak adamın yine haklı çıkmasının, bana ne hissettirdiğini anlamana imkan yok" dedi.

"Kendini suçlama. Sen ona en temiz duygularla aşıktın ve nasıl görmek istiyorsan öyle gördün Mustafa'yı. Bu yaşadıklarınızı sadece bitmesi gereken bir ilişki olarak kabullen. Sen onunla birlikte olmak için elinden gelen her şeyi yaptın. Ama o senin aşkına layık biri çıkmadı."

TIRCI //BxB// Final Yaptı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin