13. Bölüm

1.1K 72 37
                                    

Anıl telefonundan lokantanın konumuna göz gezdirirken, dörtlüleri yaktıktan sonra sağa çekip durdu genç tır şoförü.

"Niye durduk?"

Anıl merakla gözlerini telefonun ekranından kaldırıp ona baktı. Yağız vites kolunun önündeki telefonunu eline aldıktan sonra "Lokantanın yerini ararken, bu kocaman araçla şehrin içinde dolaşmamız epey zor olur. Bu yüzden önce bir tır garajı bulmam gerekiyor. Daha sonra yola taksiyle devam ederiz" dedi.

"Benim yüzümden yeterince zaman kaybettin zaten. Sen malları teslim et. Ben buradan bir taksiye atlar giderim o zaman" diyerek baktı ona.

Yağız'ın aklından, Mustafa'nın geleceğini öğrendiğinde, Anıl için verdiği o tepki gelmişti.

"Bakın size Anıl defterini sonsuza kadar kapattım diyorum. Söyleyin o da, beni aramaktan vazgeçsin. Bir daha asla birlikte olamayız!"

Sonra Anıl'ın gözyaşları içinde tırdan inip sinirden ağacı yumruklayıp parmaklarını kanattığı anları düşündü. Kendisine sarılıp ağlarken yaşadığı acıyı, yüreğinin derinliklerinde hissetmişti sanki Yağız.

Mustafa'nın aynı şeyleri bu defa yüzüne söyleyerek, Anıl'ı tekrar üzmesinden korkuyordu. Bu yüzden kesinlikle yanında olmalıydı. Kaşlarını çatıp bakarken "Malları bir saat geç teslim etsem sorun olmaz. Seni yalnız bırakmak istemiyorum" dedi.

"Cidden gelmene gerek yok. Gerekirse taksiciye sorar yine bulurum ben lokantayı. Beni buraya kadar getirdiğine teşekkür ederim. Sana borcumu asla ödeyemeyeceğimi biliyorum."

Yağız "Veda eder gibi konuşmana gerek yok. Çünkü seninle geliyorum. Ama önce şu park işini halletmeliyim" dedikten sonra telefonu kulağına götürdü.

Birlikte bir süre daha yol aldıktan sonra tırların yanyana sıralandığı büyük bir dinlenme tesisine geldiler. Anıl yol boyunca ne kadar dil döktüyse de, Yağız'ı onunla gelme fikrinden vazgeçirememişti. Genç tır şoförü, Mustafa'nın, onu karşısında gördüğüne pek sevinmeyeceğini hissediyordu. Bu zor anında yanında olmanın en iyisi olacağına inanıyordu.

Tırı park ettikten sonra iki genç hiç vakit kaybetmeden bir taksiye bindiler. Gitmek istedikleri lokantanın adını söyleyince, taksi şoförü hemen gaza basarak Antep trafiğinde ilerlemeye başladı.

Anıl heyecanla etrafına bakıyordu. Sonunda Antep'teydi işte. Sevdiği adama kavuşmasına çok az kalmıştı. Ona yaklaştığı her saniye kalbi daha da hızla çarpıyordu. Aklında Mustafa ve onunla geçirdiği günler vardı şu an sadece.

.....

Üniversitenin ilk günü;

Anıl hızlı adımlarla koridorda ilerliyordu. Daha ilk günden geç kalmıştı derse. Saate bakmak için cebinden telefonunu çıkardı. Gözlerini ekrana çevirip, derse yetişmek için adımlarını daha da hızlandırdığı sırada aniden yan koridordan çıkan birisiyle çarpıştılar.

Çarpıştığı kişi de telefona baktığı için Anıl'ı görmemişti. O esnada da telefonu elinden kayıp düşünce, sert bir şekilde yere çarpmasından dolayı çıkan ses, koridorda büyük bir gürültüyle yankılandı.

"Önüne baksana!"

"Asıl sen bak önüne!" dedi korkuyla Anıl.

Yere eğilip telefonu alan kişi "Daha yeni aldım ben bunu. Şu ekranın haline bak. Allah kahretsin! Yürürken niye dikkat etmiyorsun?" derken telefonuna bakıp, sinirli bir şekilde ofladı.

"Ben görmedim senin geldiğini. Aniden çıktın karşıma. Özür dilerim. Ama en azından garantisi falan vardır yeni aldığına göre öyle değil mi?"

TIRCI //BxB// Final Yaptı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin