17. Bölüm

1.3K 86 29
                                    

Yağız'ın kapalı olan göz kapakları kıpırdamaya başlamıştı. Yavaş yavaş kendine gelirken hissettiği acıyla ensesini tuttu. Adamlardan birisinin, silahın kabzasıyla vurduğu yerde hissettiği ağrıya, vücudunun geri kalanındaki ağrılar da eşlik etmeye başladı. Aklına nasıl bu hâle geldiği gelince Gözlerini telaş ve korku içinde açarak "Anıl!" diye bağırdı acıyla çıkan bir ses tonuyla.

"Tamam sakin ol Anıl iyi. Umarım sende daha iyi olacaksın."

Gözlerini açar açmaz kendisine tanıdık gelen simayı anımsamakta biraz zorlandı. Onu yakın zamanda gördüğünü gayet iyi hatırlıyordu. Adı dilinin ucuna gelip gelip geri dönüyordu sanki. Ama henüz kafasını toparlamakta zorlanan genç tır şoförü için bir o kadar da yabancıydı şu an gözlerine bakan kişi.

"Sen de kimsin? Neredeyim ben? Anıl nerede?"

"Ferhat ben. Hani senin gibi beni de, dövüp kamyondan artıklarında yardım etmiştiniz Anıl'la birlikte bana. Kısmete bak ki, size olan borcumu ödemek için fazla bekletmedi kader beni."

"Ferhat mı?"

Ona şaşkın gözlerle bakmaya devam ederken, Yağız için her şey daha da karmaşık hâle gelmişti. Fazlasıyla bulanan zihninde yaşadığı o son olay tekrar akmaya başladı. Anıl'ın babasının adamlarının kullandığı otomobili gördüğünde sonunu hiç bu şekilde hayal etmemişti halbuki. Onu alıp hemen gitmeyi düşünmüştü. Sonra uzun süredir içinde kıpraşan ve buna engel olamadığı duygularını itiraf edecekti Anıl'a.

"Nasıl oldu bu? Beni nasıl buldun? Benim Anıl'ı bulmam lazım!" diyerek acı içinde yerinden kalmak isterken, bir an da Anıl'la göz göze geldiler.

"Merak etme ben yanındayım! Senin yatman lazım" diyen sese çevirdi gözlerini.

"Anıl!"

Gördüğü yüz ve duyduğu bu ses, hayal mi, yoksa gerçek miydi? Aniden onu karşısında görünce bunu anlamakta biraz güçlük çekmişti? Onun yüzüne  bakakaldı şaşkın bir şekilde. Derin bir nefes alarak olanları hatırlamaya çalıştı. Düşündükçe merak ettiği sorular birikmeye başlamıştı zihninde.

Anıl'a bakarak "Babanın adamlarına ne oldu? Nasıl kurtuldun onlardan?" diye sordu.

......

Ferhat'tan ayrıldıkları gün;

Anıl'a dudaklarını sıkarak bakan yaralı genç "Yağız haklı. Bizim için yapacak bir şey yok artık. Kaderimize razı olup kendi yolumuza bakmamız gerekiyor. Bence sen bir an önce Antep'e gidip sevdiğin adamı bul. En azından birbirini gerçekten seven iki aşık kavuşsun Bana bunu bilmek bile yeter de artar bile. Dediğim gibi benim için geçmişi unutup, hayatımda yeni bir sayfa açmanın zamanı geldi. En iyisi bir an önce yola çıkın siz" derken omzuna vurdu.

"Ama sevdiğine kavuşman gerekiyor. Bu haksızlık."

Yaralı genç "Sen çok iyi birisin. Yağız da çok iyi bir tır şoförü. Öyle olmasa İstanbul'dan beri birlikte yolculuk yapamazdınız sanırım. Sizinle tanıştığıma çok mutlu oldum. En azından dünyada hâlâ iyi insanların olduğunu gösterdiniz bana. Anıl Umarım sevdiğine kavuşursun. Kendine iyi bak" dedikten sonra arkasını dönüp yürümeye başladı.

"Sen yaralısın. Bu halde nereye gidiyorsun? Bari bir hastaneye falan götürseydik."

Yaralı genç yürümeye devam ederken "Merak etme. Şimdiye kadar nasıl hayatta kaldıysam yine kalmaya devam ederim.

Çaresiz gözlerle yürümeye başlayan yaralı gencin ardından baktı bir süre. Yağız onun omzunu sıkarak "Bu dünyada herkese yardım edemezsin. Onun ki imkansız bir aşktı zaten. Bunu o da biliyor. Bu iş çok uzadı artık. Atla şu tıra da bir an önce gidelim buradan" dedi sinirle.

TIRCI //BxB// Final Yaptı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin