Gaziantep il tabelasını geçtikten sonra Yağız "Mustafa'yı nasıl bulacağımızı biliyor musun?" diye sordu.
"İstanbul'dayken kendilerine ait bir lokantaları olduğundan bahsediyordu. Hatta üniversiteye kadar orada çalışmış."
"Adı, sanı, adresi falan var mı bu yerin? Söyle navigasyondan bakayım nerede olduğuna" derken vites kolunun yanındaki telefonuna uzandı.
Anıl oflayarak koltuğa yaslandı. Babasının neler yapabileceğini ve hiç acıması olmadığını gayet iyi bilen genç, yol boyunca düşündükten sonra İstanbul'a geri dönmeye karar vermişti. Yağız'ın da, babasıyla başının belaya girmesini ve kendisi yüzünden işinden olmasını istemiyordu.
"Ben İstanbul'a dönmeye karar verdim. Sana her şey için teşekkür ederim. Bu iyiliğini ömrümün sonuna kadar unutmayacağım. Babamı arayıp, adamlarının beni almasını söylesem iyi olur."
Yağız gözlerini ona çevirirken "Şaka mı yapıyorsun? Bunca yol geldikten sonra geri dönüyorum demek hiç komik değil haberin olsun" dedi şaşkına dönen bir yüz ifadesiyle.
"Hayır şaka falan değil bu. Babam kafayı sana takmış durumda. Eğer geri dönmezsem benim yüzümden işinden edecek."
Yağız "Sevdiği söz konusu olunca kimseyi takmayan, bütün her şeyden vazgeçip, aşkı için ailesini karşına alan Anıl, yolda karşılaştığı sıradan bir tırcı işsiz kalacak diye savaşmaktan vaz mı geçecek yani? Hiç mantıklı gelmedi bana bu söylediğin" dedi yine şaşkın gözlerle bakarken.
Dudaklarını sıkan genç "Bunda mantık aramaya gerek yok. Sen çocukluk hayalinin peşinden gittiğin için tırcı olmayı seçtin. Daha yeni tanıştığın birisinin özel sorunları yüzünden çocukluk hayalinden mahrum etmek istemiyorum sadece" diyerek baktı Yağız'a.
İlk tanıştığında ukala, kendini beğenmiş ve şımarık bir zengin çocuğu gibi davrandığı için aşırı derecede gıcık olduğu Anıl'ın, aslında ne kadar düşünceli, iyi kalpli ve göründüğü gibi biri olmadığını, birlikte çıktıkları bu uzun yolculukta anlamaya başlamıştı. Yağız'ın aklına babasının her zaman kullandığı bir söz düşmüştü tırı kullanmaya devam ederken.
Babası "Dost bildiğin insanın gerçekte nasıl biri olduğunu anlamak istiyorsan, onunla uzun bir yolculuğa çıkmalısın. İnanmazsın ama bu yolların, esrarını çözemediğim garip bir büyüsü var. Yollarda olmayı o yüzden bu kadar çok seviyorum sanırım. Bu yollar insana, dost sandığın kişilerin gerçek yüzünü er ya da geç ortaya çıkarır. Bu asla şaşmaz bir gerçektir. Yolculuğun sonunda o kişiyle ya sonsuza kadar yollarını ayırırsın, ya da ölünceye kadar yanında olacak en iyi dostu bulursun" derdi.
Yüzünde oluşan hafif bir tebessümle baktı Anıl'a. Babasının ne kadar haklı olduğu geçiyordu aklından ona bakarken. Dediği gibi yola İstanbul'dan birlikte çıktıklarından beri onu hem daha iyi tanımış, hem de ona karşı gelişen garip bir bağlılık hissetmeye başlamıştı içten içe.
Yağız için iş her zaman ilk sırada gelirdi. Severek yaptığı bu işte, tek amacı tırda taşıdığı malı bir an önce teslim edeceği yere ulaştırmak olmuştu. Bu yüzden şimdiye kadar kimse için güzergahını değiştirip birisine yardım etmeyi aklından bile geçirmemiş, onun için karakolluk olacağını düşünmemişti. Ya da birisini rüyasında görüp, onu kaybettiği için bu kadar çok korkacağına ihtimal bile vermemişti şimdiye dek.
Hayatında ilk defa alışılmışın dışına çıkması ve son günlerde kendisinden beklemediği ilginç kararlar vermesi belki de bu yüzdendi.. Kesin olarak bildiği tek şey Anıl bugüne kadar tanıdığı herkesten farklıydı. Onu farklı hissettiren şey sadece yönelimi değildi. O farklıydı çünkü tanıdığı kimseye benzemiyordu. Anıl asi ruhlu ve hayalleri için her şeyi göze alan biriydi. Onu farklı kılan özelliği tam olarak buydu Yağız için. Aşkı uğruna her şeyden vazgeçecek kadar cesur ve herkesle savaşmayı göze alan özgür bir ruha sahipti.
Bu yolculuğa çıkmadan önce yol kenarında kadın sanıp durmuş ve sonrasında ise bir travestiyle ilişkiye girdiğini farkedince aşırı derecede korkmuştu. Oradan hızla uzaklaşıp tır parkına giderken, yol boyunca böyle bir hata yaptığı için kendine küfürler etmişti. Bir erkekle ilişkiye girdiği için kendinden bile nefret etmişti o sinirle.
Çünkü bütün düşünceleri uzun yıllardır şahit olduğu tırcıların dinlenme esnasında yaptığı sohbetlerle şekillenmişti. Tanıdığı hemen hemen her tırcının eşcinsellerle ilgili yaşadığı ufakta olsa muhakkak bir hikayesi vardı. Çoğu hikayeler geceleri, köprü altlarında ve yol kenarlarında geçimlerini para karşılığı ilişkiye girerek sağlayan travestilerle ilgiliydi. Laf arasında onlar için dönme veya kesme kasa gibi ifadeler kullanırlardı. Bu hikayelerin ana teması ise genellikle onları aşağılama ve küçük görme ağırlıklıydı.
Önce girdikleri ilişki ballandıra ballandıra anlatılırdı. Sanki yazılı olmayan bir kural varmış gibi her defasında, ilk olarak aletlenin büyüklüğüyle övünerek başlardı konuşan kişi. Bu tür hikayelerde aletlerinin büyüklüğüyle övünmek, tırcılar arasında erkekliğin şanından sayılırdı her zaman. İlişkiye girdiği kişinin, o kocaman aletine dakikalarca nasıl muamele çektiği anlatılırdı. Ortak düşünce dönmelerin, kadınlardan daha güzel sakso çektiği olurdu.
Ardından poposunun ne kadar dar, bakımlı olduğu ve içine girerken çıkardıkları acı dolu seslerin onları daha da tahrik ettiklerine sıra gelirdi. Tam onlarla ilişkiye girmenin zevkli bir şey olduğu hissine kapılacakken "Bi çaktım bi çaktım. Benim koca yarağı yedikçe kendinden geçti amına koduğumun ibnesi!" lafıyla olayın bütün ciddiyeti bozulur yerini, alaycı bir şekilde gülmeler ve aşağılayıcı konuşmalar alırdı.
Hikayenin sonunda üstte olan kişi erkekliğiyle ve büyük aletiyle övünmeye devam ederken, altta olan kişi ise sadece eşcinsel olduğu için erkekliğin yüz karası, götüne bile sahip çıkamayan zavallı ve aciz biri olurdu. Hatta az önce aynı eşcinsel ilişkiye giren kişi o değilmiş gibi bu işi yapan dönmelerin yaşamamaları gerektiğini söyleyerek bitirirdi hikayesini.
Devamlı olarak duyduğu bu aşağılayıcı hikayelerle birlikte oluşan önyargılar, Yağız'ın gaylerden nefret etmesine sebep olmuştu. Onlara her zaman kötü gözle bakmıştı. Ama gaylerin anlatılan hikayelerdeki gibi aciz ve aşağılık birer yaratık olmadığını, yolu Anıl'la kesişince anlamıştı. Onun hikayesini öğrenince gaylere karşı olan bütün önyargıları yıkılmıştı. İlk defa tırcıların değil de, gerçek bir gayin gözüyle bakmaya başlamıştı hayata.
Anlatılanlar gibi hayatları sadece seks yapmaktan ibaret değildi. Kalpleri vardı. Aşık olup, sevmek ve sevilmek onlarında hakkıydı. Herkes gibi sevdikleriyle bir ömür boyu mutlu olmak istiyorlardı. Gerektiğinde ise bu hayallerini gerçekleştirmek için her şeyi göze alıp cesurca savaşmaktan çekinmiyorlardı.
Bu kişilerin çok azı, uğruna verdikleri savaşı kazanarak sevdiği kişiyle mutlu oluyordu belki. Çoğu ise yenilip, hayallerinden vazgeçip, pes ediyorlardı. Sonunda da hiç istemedikleri yollara düşüp, bir dinlenme tesisinde, o büyük aletiyle övünen, aşağılık, seks hastası birisinin, alaycı konuşmalarla başlayan hikayesinin konusu oluyordu.
Asıl şaşkınlığı cesurca bir karar alıp, babasına rest çektikten sonra aşkı ve hayalleri için yollara düşen Anıl'ın, bu kadar çabuk pes etmesiydi. Ne pahasına olursa olsun hayalleri uğruna savaşmaya devam etmeliydi. Aşk denilen şey bunu gerektirmez miydi ki zaten?
Anıl şimdiye kadar tanıdığı en cesur aşk adamı olmalıydı. Onu tanıyınca anlamıştı ki, bu hayatta övünülecek şey büyük bir alet değildi. Asıl büyüklük kocaman bir kalbe sahip olmaktı. Aşk dolu, sevgi dolu, gerektiğinde bu uğurda savaşmaktan çekinmeyen gözü kara kocaman bir kalp. Aşkı için yollara düşen bu adama son bir yardım daha yapmalıydı. Sonunda işsiz kalacak olsa bile onun vazgeçmemesini sağlamalıydı. Hayallerinin yarım kalmasına müsaade edemezdi. Yağız da son kararını vermişti.
"Bana hemen şu lokantanın adını söyle!"
Anıl, uzun süren sessizliğin ardından gelen bu tepkiyle şaşkın bir şekilde Yağız'a baktı.
"Bakma bana öyle! Baban umrumda bile değil. Buraya kadar gelmişken asla vazgeçmek olmaz. Mustafa'yı birlikte bulacağız ve bundan sonra ne yapmak istediğinize ikiniz karar vereceksiniz. Babanın hayatına karışmasına asla izin vermemelisin " dedi Yağız.
"Cidden babamı tanımıyorsun. O dediğini mutlaka yapar. Eğer geri dönmezsem, benim gibi senin de peşini bırakmaz o adam."
"Başka bir şey duymak istemiyorum. Hemen şu lokantanın adını söyle bana!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TIRCI //BxB// Final Yaptı
Historia CortaÇocukluğu, tır şoförü olan babasıyla birlikte yollarda geçen Yağız ile aşkı uğruna babasına rest çekerek, sevdiği adam için her şeyden vazgeçen Anıl'ın yolları bir gece vakti kesişir. Çaresiz bir şekilde otostop çeken genci alarak, yola çıktıktan so...