Yola çıktıktan sonra Anıl, tedirgin bir şekilde aynadan sürekli takip edip etmediklerine bakıyordu. Yağız gülümseyerek "Rahat ol. Tamirci bulmadan arabayı çalıştırmaları imkansız. Bulsalar bile tamircinin en az bir saatlik işi var o arabayla. O zamana kadar biz çoktan yolu yarılamış oluruz. Bizi bulmaları artık imkansız" dedi.
Onun bu sözüyle koltuğa yaslanıp rahat bir nefes almıştı sonunda. Tırı kullanan Yağız'a bakarak "Peki sen niye geri döndün?" diye sordu merakla.
"Bilmem. İçimden bir his geri dönmem gerektiğini söyledi sanırım. Ne de olsa sevenleri kavuşturmak sevapmış" diyerek gülümsedi tekrar Yağız.
"Benim yüzümden babamla senin de başın belaya girecek."
Ona bakan genç "Sorun değil. Merak etme onlar bizi bulmadan biz Antep'e varmış oluruz" dedi.
Uzayıp giden yollarda hava yeniden kararırken, Anıl yine elinde telefon Mustafa'ya ulaşmaya çalışıyordu. Yağız'ın ise karnı acıkmaya başlamıştı. Her zaman yemek yedikleri ve tır şoförlerinin dinledikleri tır parkına kırdı direksiyonu.
Ana yoldan ayrılıp tır parkına girdiklerini gören genç "Noldu? Niye yola devam etmiyorsun?" diye sordu kaşlarını çatarak.
"Bu tır duayla çalışmıyor Anıl bey. Yakıt almamız lazım. Ayrıca benim de karnımı doyurup biraz kestirmem lazım. Uykusuz yola devam etmek çok tehlikeli."
Bu söylediklerine pek sevinmeyen genç, bir an önce Antep'e ulaşmak için sabırsızlanıyordu. Keyifsiz bir şekilde dudaklarını sıktıktan sonra "Bolu'da yeterince zaman kaybettik zaten. Yakıt alıp hemen yola devam etmeliyiz bence" dedi.
"Pekala o zaman sen geç tırın direksiyonuna yola devam et. Ben en az iki saat kestirmeden yola çıkmayacağım çünkü!
Anıl şaşkın bir yüz ifadesiyle "Benim ehliyetim B sınıfı. Ben hayatımda iki kapılı spor araba dışında başka araba kullanmadım. Bu koca şeyi hayatta kullanamam" diyerek baktı.
Kullandığı aracı tır garajına park eden Yağız "O zaman benim dediğimi yapacağız. Bak burada bir gözleme yapıyorlar parmaklarını yersin yeminle" dedi iştahlı bir dekilde dudaklarını yalayarak.
"Gözleme de neyin nesi?"
Kaşlarını çatıp ona bakarken "Sen gözlemeyi bilmiyor musun? Gerçekten senin adına büyük kayıp. Harbiden boşuna yaşamışsın bu yaşa kadar. Hadi gel benimle. Bayılacaksın!" diyerek tırdan aşağıya indi.
İki genç tırcıların yemek yediği yemekhaneye geldiler. Yağız'ı tanıyan yaşlı bir şoför "Başına gelenleri duydum. Polislerle sorun yaşamışsınız. Geçmiş olsun" diyerek omzunu sıktı.
"Sağ ol Muhsin abi."
Yağız'la aynı yaşlarda olan daha genç birisi gülümseyerek omzuna vururken "Yine mi travestilerle başın belaya girdi? Çok takılmaya başladın onlarla. Dikkat et durup dururken senin de adın ibneye çıkmasın kardeşim" diyerek güldü alaycı bir şekilde.
Anıl "Homofobik bir piçe çıkmasından iyidir!" dedi sinirle bakarken.
Genç şoför "Ne demek istiyorsun sen?" diyerek ona doğru bir adım atarken araya giren Yağız omzunu sıkarak "Durup seninle uzun uzun geyik yapmak isterdim ama inan kurt gibi açım Halil. Daha sonra bol bol konuşuruz. Sana iyi yolculuklar. Hadi sen bak işine koçum" dedi.
Şoför arkadaşı kaşlarını çatarak, kapıdan çıkana kadar Anıl'dan gözlerini ayırmadan yürüdü. İki genç boş bir masaya oturup gözlemelerin gelmelerini beklemeye başladılar. Anıl merakla "Bu travesti muhabbeti de ne?" diye sordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TIRCI //BxB// Final Yaptı
Cerita PendekÇocukluğu, tır şoförü olan babasıyla birlikte yollarda geçen Yağız ile aşkı uğruna babasına rest çekerek, sevdiği adam için her şeyden vazgeçen Anıl'ın yolları bir gece vakti kesişir. Çaresiz bir şekilde otostop çeken genci alarak, yola çıktıktan so...