9. Bölüm

1.3K 89 44
                                    

Yağız direksiyonun başında hiç durmadan yol alıp sabahlamıştı. Yol boyunca dün gece gördüğü kabus ve diğer yaşananlar sürekli dönüp durmuştu aklında.

Anıl'ı söz verdiği gibi Antep'e götürdüğünde, onu karşısında görecek olan Mustafa'nın vereceği tepkiyi gerçekten çok merak ediyordu.

Telefonda söylediklerinde gerçekten ciddi olabilir miydi? Ya da gerçekten de, Anıl'ın babasından korktuğu için mi sarf etmişti o sözleri? Eğer Anıl'ın ümit ettiği gibi ikinci olasılık gerçekleşirse, işte o zaman onunla yolları sonsuza kadar ayrılacaktı. İşte böyle bir ihtimal, canının sıkılmasına ve içinin daha da daralmasına yol açıyordu istemsiz bir şekilde.

Yol kenarında otostop çekerken karşılaşmalarının üzerinden henüz çok uzun bir süre geçmemişti. Doğruyu söylemek gerekirse başlarda yıldızı pek barışmasa da, zamanla Anıl'ı daha iyi tanıdıkça ona olan saygısı artmıştı.

Aşkı için savaşan ve bu uğurda her şeyden vazgeçen cesur biriydi Anıl. Dahası gay ve travestilerle ilgili aklındaki düşüncelerin yanlış olduğunu anlamıştı. Onların da herkes gibi bir kalbi olduğunu ve her insan gibi aşık olabileceklerine ilk defa şahit olmuştu onun sayesinde.

Şimdiye kadar akılları sadece kendilerini düzdürmeye çalışan, seks hastası, üç kuruş para için erkeklerin önünde domalmaktan zevk alan, kafaları biraz noksan, gururları olmayan kişiler olarak tanımlıyordu onları kendince. Gaylerle ilgili kafasında oluşmuş olan bütün önyargılarını, tesadüfen karşısına çıkan bu genç yerle bir etmişti adeta.

"Peki ya Mustafa denen herif. O Anıl kadar cesur mu?" diye mırıldandıktan sonra dudaklarını sıkarak başını sağa sola salladı.

Ama bir türlü aklındaki bu düşünceler dağılmıyordu. Antep'e her geçen kilometre biraz daha yaklaşırken içi hiç rahat değildi genç tır şoförünün. Şimdiye kadar dorsedeki malı bir an önce sahibine ulaştırmak için canla başla direksiyon sallayan Yağız, bu defa Antep'in il sınırındaki tabelayı bile görmek için hazır hissetmiyordu kendisini garip bir şekilde.

Antep'e varmak demek, yüzde elli ihtimalle Anıl ve Mustafa'nın kavuşması demekti. Bu da dönüş yolunda tek başına kalmak anlamına geliyordu Yağız için. Daha önemlisi ise sadece dönüş yolunda değil, bir daha hiçbir zaman Anıl'ı görememek demekti bu yolun sonuna ulaşmak.

Ne yazık ki bu yolun sonu Anıl'ı, uğruna yollara düştüğü ve her şeyden vazgeçtiği  sevgilisine kavuştururken, Yağız'ı ise yalnığa mahkum etmek demekti aslında.

Başını sağa sola sallayarak kafasındaki bu karamsar düşüncelerden, zihnini sıyırmaya çalıştı genç tır şoförü. Onu bir daha görememe ihtimaline, niye bu kadar kafayı taktığına anlam veremiyordu? Düne kadar Anıl diye birinin varlığından dahi haberi yoktu. Bu yüzden onu Antep'te bırakacak olmak öyle büyütülecek bir mesele olmamalıydı onun için. Bir iyilik yapıp ona yardım etmişti ve sevdiğine kavuşmasına vesile oluyordu. İstanbul'a dönüş yolunda da onu çoktan unutmuş olacaktı büyük olasılıkla.

Şimdiye kadar bu yollarda bir çok kişi oturmuştu yanındaki koltuğa. Her yeni çıkılan uzun yolculuklar, yepyeni bir maceraya dönüşmüştü Yağız için. Uzayıp giden bu yollarda birlikte yol aldığı herkesin değişik bir hayat hikayesi vardı. Hepsinin de kendisine göre acı tatlı anıları olmuştu tabi ki.

"Kimi kandırıyorum ben?" diyerek sıktı dudaklarını.

Şimdiye kadar kaç kişi aşkı için evi terkedip, babasının bütün servetini elinin tersiyle itmişti? Kaç kişi yüzünden nezarethanede sabahlamak zorunda kalmıştı? Ya da kaç kişiyi babasının adamlarının elinden kurtarmıştı. Hepsi bir tarafa, birlikte yol aldığı hiç kimsenin kolları arasında can verdiğini görmemişti genç tırcı. Ve tabi ki kimse için bu kadar endişe etmemişti sapık biriyle yola çıktığı için.

TIRCI //BxB// Final Yaptı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin