Ağaçların arasında yürürken toprak renginin yer yer neon pudra renginde olduğunu fark ettim. Toprağın üzerinde irili ufaklı taşlar yuvarlanıyordu.
Birisi ayağıma çarptı ve sekti. Ardından bir diğeri bileğime çarptı. Eğildim ve canımı acıtan taşı elime aldım. Gözenekli ve asimetrik bir yapısı vardı. Daha önce hiç parlayan bir toprak görmemiştim.
Parmaklarımın arasında çevirirken diğerlerinin benden uzaklaştığını fark ettim. Taşı cebime attım ve adımlarımı hızlandırarak diğerlerini takip ettim.
Kısa bir süre sonra tahta bir köprüye geldik. Geniş tahta basamaklardan ve trabzanları kalın halatlardan yapılmıştı.
Öndekiler köprünün üzerine doğru yürümeye devam ettiler. Artık açıklığa çıktığımız için etraf daha aydınlıktı. Köprünün önünde durup etrafıma bakındım. Sağımızda ve solumuzda orman devam ediyordu. Köprünün aşağısı uçurum gibi görünüyordu. Oldukça karanlıktı. Köprünün diğer tarafında yine çalılık ve dik-eğimli bir arazi vardı. Kolay tırmanılabilinmesi için yukarıya doğru bitmek tükenmek bilmeyen bir merdiven sıralanmıştı. Merdivenin en üst basamakları sisten dolayı görünmüyordu. Yer yer merdiven kenarında meşaleler yolu aydınlatmak için sıralanmıştı.
Ben karşımdaki manzarayı izlerken Arlen ve Astor diğerlerinin kolunda sorgusuz sualsiz köprünün ortalarına yaklaşmışlardı bile. Adımlarımı hızlandırarak arkalarına doğru yanaştım. Köprüyü geçtiğimizde tahmin ettiğim gibi merdivenlere yönelmedik.
İki zırhlı çocuk köprünün yanında durarak halatlara asıldılar ve az sonra kocaman bir sıcak hava balonu uçurumun içerisinden belirdi.
Yukarı doğru çıktıkça gölgede kalan yerleri dolunayın ışığında yavaşça aydınlanıyor ve balonun büyüklüğü ortaya çıkıyordu. Sepet hemen yanımızda durdu.
Üçümüz de olanlardan çok rahatsız görünüyorduk. İki arkadaşım da galibiyet utançlarından konuşamadıkları için artık sıranın bana geldiğini hissettim ve kıvırcık saçlı kıza bakarak konuşmaya başladım.
"Bizim yanlış bir şey yaptığımızı düşünüyorsunuz ama inanın bizim kötü bir amacımız yoktu. Sadece yolumuzu kaybettik. Evimize dönmeye çalışıyoruz.''
Kız bezmiş bir ifadeyle suratıma baktı. ''Bayan Hawrthorne'a anlatın yalanlarınızı. Sizin gözlem tapınağı yolunda olduğunuzu öğrenince eminim bu dediklerine inanacaktır.''
Öyle donuk ve sert bir ifadesi vardı ki, bir duvara karşı daha fazla kendimi savunamayacağımı hissettim ve sustum.
Bu sırada Bayan Hawrthorne'un kim olduğunu ve sanırım onun topraklarına izinsiz girdiğimizi düşünüp başımıza daha neler gelebileceğini düşünüyordum. Belki de bu garip tipli insanlar yaşlı bir kadının özel mülk korumaları falandı.
Arlen'i ve Astor'u sıcak hava balonunun sepetine bindirdiler. Kıvırcık saçlı kız benim de sepete binebilmem için önümden çekildi ve bana yine o sert bakışlarıyla baktı. Bir çırpıda sepete kendimi attım.
Arkada duran 3 zırhlı çocuk bizimle balona binmediler. Kıvırcık kız, kumral çocuk ve üçümüz balonun sepetine bindikten sonra çocuklar balonu serbest bırakmak için halatları gevşettiler. Artık sepet yere basmıyordu. Havada birkaç kez kendi etrafımızda da dönerek sisin içerisine doğru yükseldik.
Sis yavaş yavaş etkisini kaybederken meşalelerin sayısı artmaya başlamıştı. Görüşümüz netleştiğinde etrafımızda çeşitli taş evlerin olduğunu görebildim. Eğimin üzerine kurulmuş bir şehrin üzerinde olduğumuzu o zaman fark ettim. Her bir evin girişinde kocaman taşlardan yapılmış giriş kapıları, korkutucu heykeller şeklinde oyulmuştu. Dolunayın karanlığında oldukça gergin görünüyorlardı. Sepet yükseldikçe tepenin ve burada yaşayanların oldukça fazla olduğunu gördüm. Artık nerede olduğumuzu hiç kestiremiyordum ama burası Los Angeles'a hiç benzemiyordu.
-
Sepet yukarı çıktıkça tepe altımızda kaldı. Tepenin üzerinden geçerek düz bir ovaya doğru yön değiştirdik. Ova karanlıktı. Tek tük ışıklar görünüp kayboluyordu.
![](https://img.wattpad.com/cover/364767130-288-k320330.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Harria
FantasyDorcas, 16 yaşında, genç bir kızdır. Harria adlı evrende, kendisi henüz bilmese de, önemli bir göreve sahiptir. 3 ırk tarafından oluşturulmuş olan Harria'da Savaşçılar(Potenis), Kahinler(Oracus) ve Şifacılar(Meditza) bir arada yaşamaktadır. Yüz y...