1. CİNAYET

2.9K 175 20
                                    

Tekrardan merhaba, ilk bölümü tekrardan yazdım, kontrol etmeden yayınladım, yazım yanlışları varsa kusura bakmayın.

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen

(Yıldıza basarmısın lütfen)

Bu kitap, en büyük umutları hayat tarafından öldürülmüş olan herkese...

"Gerçek cinayet, ruhsal olarak işlenendir"

Kolumda hissettiğim Keskin sızıyla yerimde huzursuzlandım, gözlerimi araladığımda, karşımdaki kitaplığı gördüm, iyi de benim odamda kitaplık yoktu. Kafamı kaldırıp etrafa baktığımda odamda değil de çalışma odasında olduğumu farkettim, yattığım yer ise yatağım değil masaydı. Kolumdaki ağrı ve sızının nedeni üzerine yatmış olmamdı, bir koltuk üzerinde uyuduğum için sırtım tutulmuş, boynum da ağrıyordu. Birazda olsun rahatlamak için geriye doğru yaslanıp sırtımın kıtlamasına yardımcı oldum. Boynumu sağa ve sola çevirerek onu da kıtlattım. Büyük bir ihtimalle her yerim tutulmuştu.

Masanın üzerinde duran telefonumu aldım ve saate baktım, saat 17;20'ydi. Ben uyuduğumda ise saat 8;30 gibiydi. Sabaha kadar hiç uyumamış çalışmıştım, sanırım sonunda ise bünyem buna dayanamamıştı ve uyumuştum, kaç gecedir uykusuzum Allah bilir. Masanın üzerindeki dağılmış dosya ve kağıtlara takıldı gözlerim, yere sanırım uyuduğumda düşmüş olan kağıtları eğilip topladım, masadakileride toparlayıp hepsini bir dosyanın içine koyup çekmeceye koydum. Oturduğum yerden kalktım ve telefonumu alıp odadan çıktım.

Sarsak adımlarla merdivenleri inmeye başladım, hala kendimde değildim, uykumu tam bile alamamıştım, kendime gelebilmek için en az üç gün aralıksız uyumam gerekiyordu. Merdivenleri inmeyi bitirip aşağı gelmiştim, oturma odasının ortasındaki yuvarlak sehpanın üzerindeki kirli bulaşıkları almaktan ziyade mutfağa yöneldim. Mutfaktan içeri girdim, canım birşey yemek istemiyordu, şu sıralara pek de iştahım olduğu söylenemezdi. Tezgahın üzerindeki Kettle'yi alıp su doldurdum, fişini takıp kettleyi çalıştırdıktan sonra, yemek masasına ilerledim, sandalyeyi çekip oturdum. Boş gözlerle bahçeye bakıyordum. Gözlerim, geçenlerde diktiğim kiraz çiçeğine takılınca, onu uzun bir süredir susamadığımı, hatta ilgilenmediğimi farkettim. Sandalyeden kalktım, mutfaktan çıkıp dış kapıya ilerledim, kapıyı açıp ayağımdaki ev terlikleriyle bahçeye çıktım.

Çiçeklerin yanına gelince diz çöktüm, kiraz çiçeğinin pembe yapraklarını okşadı parmaklarım, kokusu kadar görüntüleri de çok hoştu. Ne zaman büyüyüp bir kiraz ağacı olacak merak ediyorum. Bu çiçeği neden bu kadar çok seviyorum, hala anlamış değilim. Ama her baktığımda içimde farklı bir hiç oluşuyor, sıcak bir his tüm kalbimi kaplıyor. Bahçeye bağlı olan hortumu almak için çöktüğüm yerden kalktım, hortumun yanına gelince eğilip hortumu yerden aldım musluğu açtım ve çiçeklerin yanına geldim. Hepsini tek tek suladığımda sıra kiraz çiçeğine geldi. Toprağını güzelce suladıktan sonra hortumu yere attım, musluğu kapattım.

Geri eve girdiğimde aklıma kettle geldi. Mutfağa girdiğimde suyun kaynadığını gördüm, fişi çektim ve tezgahın üzerine bıraktım. Dolaptan bir fincan aldım ve içine paket çayı bıraktım, kettleyi alıp suyu da fincana boşalttığımda çayım hazırdı. Çayımı aldım ve oturma odasına ilerledim. Koltuğa oturduğumda kumandayı alıp televizyonu açtım. Bir haber kanalı açık kalmıştı. Haberde, "Gizemli dedektif yine gündemde" yazıyordu.

Haber sunucusu konuşmaya başladığında dikkatimi ona verdim.

"Kimliği bilinmeyen ama dedektif olduğu tesbit edilmiş dedektif, yine çözdüğü bir cinayet davasıyla halkı kendisine hayran bırakarak gündemde"

KIRLANGIÇ-Dedektif- (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin