Edd
Sabah herkezden erken kalkıp mutfağa girdim. Biraz yumurta kızarttım ve ekmeğin üstüne biraz reçel sürdüm. Artık o kadar güzel yemekler yapamıyırduk. Ama bu bize yetiyordu.
Gidip Tom un kapısını tıklattım. Ses gelmeyince içeri daldım. Yatakta dağılmış şekilde uyuyordu. Bu zamana kadar vücuduna çok dikkat etmemiştim ama şort giydiği için bacağındaki morluklar ve ısırıklar görünüyordu. Tom gerçekten sabırlı biri. Ben olsam bir saniye bile dayanamazdım.
Yanına gidip onu dürt tüm.
Edd; Tom hadi uyan artık.
Tom; ha ne..
Gözlerini açıp etrafa bakındı. Dern bir nefes alıp yatakta oturur pozisyona geldi.
Elleri ile gözlerini ovuşturduktan sonra ayağı kalktı.
Tom; günaydın.
Edd; günaydın.
Tom mutfağa geçti. O sırada zaten Matt uyanmıştı. Beraber sofraya oturduk. Derin bir sessizlik vardı ve kimse bunu bozmuyordu. Sadece yemek yiyorduk. Birbirimize bile bakmıyordu. Matt ve Tom kafalarını kaldırmıyorlardı bende onlara arada bakıyordum.
Yemek bitince kirli tabakları bulaşık yığınının üzerine bıraktık. Salona geçince sessizlikte bozulmadı. Bu sessizliği bozmak istiyordum ama ne diyebilirdimki?
Matt; edd.
Aradığım kurtuluş gelmişti.
Edd; evet?
Matt; bu gün pazara gidicektik.
Tamamen unutmuştum. Evin bir arka sokağında pazar vardı. İçinde çoğu şey satılıyordu o yüzden oraya gidiyorduk. Hem kalabalıkta saklanmak kolaydı.
Tom; bende gelebilir miyim?
Edd; tamam o zaman geç olmadan gidelim.
Hazırlanıp evden çıktık. Dışarıda güneş bulutlardan görünmüyordu bile ama ılık bir hava vardı. Tom un biraz fazla gergin olduğunu fark ettim. Sürekli etrafa bakıyor ve elleri titriyordu. Yanına gidip elimi omuzuna koydum. Bana baktı. Gözlerinde korku vardı. Kafam ile "herşey yoluna girecek" der gibi işaret yaptım. Sonra Matt ın yanına gittim.
Pazarın içinde dolaşıyorduk. Matt aynalara bakıyordu. O sırada gözüm Tom a takıldı. Çiçeklerden taç satan bir tezgağın önünde durmuştu. Tom? Genelde o tür şeyler onun tarzı değildi. Taç lardan birini eline aldı.
Kırmızı çiçeklerden oluşuyordu. Çiçeklerin sapları biraz koyu bir renkti.
Tom ve kırmızı? Tuhaf.
Tom ona baktığımı fark etti. Yanına gittim.
Tom; edd şeyy eğer alabilirsek bunu alalımmı?
Yüzünde çocuksu bir gülüş vardı. O tacı sevmiş olmalıydı. Aslında şuan onu mutlu etmek istiyordum.
Cebinden biraz para çıkarttım ve ona verdim. Çok mutlu olmuş görünüyordu. Hemen tezgahın önünde duran adama parayı verdi ve tacı kafasına taktı. Matt de yanımıza gelince pazardan çıktık. Aslında sadece ayna alırız diye düşünmüştüm ama şu tacıda almıştık.
Matt; Tom sen bu tür şeyleri sevmiyorsun sanıyordum?
Tom; şey bilmiyorum hoşuma gitti.
Matt; tamam. Kırmızı yakışmış.
Tom gülümseyip kafasını döndü. Mutlu görünüyordu. Birden Matt koluma girdi. Hihihi kesin yine Tom ile yakın olmamı kıskandı.
