Jisung oturduğu, kraliyete ait olan at arabasında rahatsızca kıpırdandı. Sabah muhafızların kapısını çalmasıyla uyanmış, ne olduğunu algılayamadan kendisini bir anda burada tanımadığı 3 omegayla bulmuştu. Dün gelen mektuptan sonra gidişinin bu kadar hızlı olacağını düşünmemişti. Karşı çıksa da değişen bir şey olmayacağının bilincinde olduğu için şimdilik olanlara sadece ayak uyduruyordu. Saraydakilerin ona katlanamayacağını ve en kısa zamanda yetersiz görüp kovacaklarına neredeyse emindi zaten. Bu yüzden bunu farklı bir deneyim olarak düşünecek, en azından kendine eziyet etmeyecekti.
"Acaba saray nasıl bir yer?"
Heyecanlı omegayla Jisung göz devirmemek için kendisini zor tutmuştu. Bu durumdan rahatsız olan tek kişi kendisiymiş gibi hissediyordu. Bu kadar istekli omegalar varken onun ne işi vardı ki sarayda? Kendisinden küçük olduğu belli olan kıza cevap vermemek için dudaklarını birbirine bastırıp kafasını küçük pencereye çevirdi.
İçinde bulunduğu arabanın arkasındaki ve önündeki arabalara bakarken Jeongin'i düşünüyordu. Hangi arabadaydı? İyi miydi? Ağlamış mıydı? Jisung'un aklında dönüp duran sorular sadece bunlardı. Önceliği kendisi değil, sahip çıkmak zorundaymış gibi hissettiği arkadaşıydı. Jeongin her ne kadar kimseden lafını esirgemeyecek birisi olsa da kırılgandı. Belli etmese de çok çabuk ağlayabiliyordu ve Jisung onun gözünden tek damla dahi düşmesine izin vermeyecekti.
Arabanın içindeki diğer üç kız neyin nasıl olacağına dair sabırsız bir sohbetin içine girdiğinde müdahale etmek istese de sesini çıkarmadı. Acıkmıştı, başına şimdiden ağrılar girmişti ve tek istediği sessiz küçük kulübesinde bitki çayı içmekti. Sonunda görüş açısına sarayı çevreleyen ve sarmaşıkların süslediği surlar girdiğinde düşünceleri biraz olsun dağılmıştı. Jisung sarayın bu kadar yakınına daha önce hiç gelmemişti. Yüksek duvarlar öyle ihtişamlı görünüyordu ki şaşırmadan edemedi. Aslında havalar daha yeni yeni ısınıyordu ve soğuk tamamen kırılabilmiş değildi fakat kulağına doluşan kuş cıvıltıları, gözüne çarpan yemyeşil sarmaşıklar ve yüzüne vuran güneş sanki ona baharın geldiğini söylüyor gibiydi. Her şey öyle büyüleyici görünüyordu ki durmadan konuşan omegalar bile bir anda sessizleşmişti. Sarayın avlusuna girdiklerinde Jisung ellerinin titrediğini fark etti ve yumruklarını sıkıp açarak rahatlamaya çalıştı. Bu yöntemi kendi kendine bulmuştu, tırnakları avucunun içine baskı uyguladığında dikkati dağılıyor ve bu da vücudunun biraz bile olsa gevşemesine yardımcı oluyordu.
Tüm arabalar sırayla durduğunda kapısını açan muhafız ile genç omega garipsese de kendinden önce inmek için öne atılan diğer omegaya izin verdi. Kendisi de indikten sonra kapıyı açan betaya teşekkür edip hafifçe eğilmişti. Aynı şekilde karşılık aldıktan sonra muhafızın kendisini yönlendirmesiyle diğer omegaların yanına doğru ilerlerken gözleriyle arkadaşını arıyordu. Kendinden uzun gençlerin arasında parmak ucunda yükselmeye çalışırken çok da kalabalık olmamaları biraz daha rahat hissettirmişti. Emin olmasa da en fazla altmış kişilermiş gibi duruyordu.
"Hyung!"
Sonunda tanıdık sesi duyduğunda hemen sağ tarafına dönmüş, küçük ama hızlı adımlarla insanların arasından kendisine doğru gelen Jeongin'i görmüştü.
"Jeongin'im!"
Jisung kollarının arasında giren bedeni sıkı sıkıya sarmalayarak üstündeki birkaç gözü görmezden geldi. Jeongin'in saçlarının arasından sızan hafif yanık şeker kokusu titrek bir nefes bırakmasını sağlamıştı. Kafasının içinde dolaşıp ona fısır fısır endişe aşılayan sesler küçük arkadaşını bulmasıyla kaybolmuş, başının ağrısı da hafiflemişti.
"Genç omegalar, lütfen sessizleşin."
Bahçede yankılanan kadın sesiyle tüm uğultu kesilmiş, herkes bir anda susmuştu. Jisung Jeongin'in kendinden ayrılmasına izin vermeyerek iyice kendisine doğru çekerken kendisini değersiz hissetmekten alıkoyamıyordu. Belki o muameleyi görmeyecekti ama onları burada toplamış olmaları bile sinirlenmesi ve rahatsız hissetmesi için yeterli bir sebepti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
the chosen one | minsung & omegaverse
أدب الهواة"Sizler ülkenin kralı olacak alfa için eğitilecek seçilmiş omegalarsınız." ↪ minsung