11

1.5K 243 181
                                    

Bu birkaç gün sakin olduğu kadar kaotikti. Beklenmedik şekilde Leydinin saraydan ayrılmasının üzerine omegalara yardımcı olacak kimse olmadığı için bu işi Felix üstlenmişti fakat kendisine göre abisinin eşi belli olduğu için tek yaptığı şey sayıları bir hayli azalmış olan omegaların eğlenmesini sağlamaktı. Balo için onlara dans dersleri veriyor, kendi sevdiği saray tatlılarından onların da tatmalarını sağlıyordu. Abisinin bu hareketinden, Leydi Soojin'in saraydan ayrılmasından, memnun olsa da şaşırmıştı. Hepsi bir şekilde Leydinin elinde büyümüşken, ki Minho alfa olmasına rağmen saray adabını öğrenmek zorundaydı, sesini bile yükseltmemişti.

Jisung ise hissettiği halsizliğe rağmen mutluydu. Jeongin yardımıyla yamuk kestiği saçlarını düzeltmiş, ona hakaret edecek kimsenin olmamasının tadını çıkarıyordu. Leydinin yokluğu kaybettiği özgüvenini temelli kazanmasını da sağlamıştı. Tek sıkıntısı Prens Minho'nun hâlâ dönmemiş olmasıydı. İstemsizce aklı onda kalıyor, sağsalim dönmesini istiyordu.

"Hyung, bak ne buldum!"

Sarayın arka tarafındaki ormanlık alanda Jisung, Seungmin ve Jeongin ile beraber çiçek topluyordu. Yabani çiçekler güneş alan yerleri renkleriyle kutsadığı için bir koluna Jeongin'i diğer koluna da Seungmin'i alarak onları da kendi peşinden sürüklemişti. Bir yandan da arkadaşlarının da yakın olmasını istiyordu, ki bu isteği de sohbete başladıkları an gerçekleştiği için şu an ortam oldukça huzurluydu Jisung açısından.

"Balsam tohumu mu o?"

Seungmin'in tahminiyle Jisung da adımlarını Jeongin'in çöktüğü yere atmış, gördüğü tohumlarla yüzüne büyükçe bir gülümseme yayılmıştı.

Birkaç tohumu eline alırken sordu. "Tırnaklarımızı boyayalım mı?"

"Evet, evet! Kimse kızamaz da zaten, hadi hyung."

Jeongin'in hevesli sesi onu tohumları toplamaya daha da teşvik ederken hemen yanındaki beta da ona yardım ediyordu. Yeteceklerini düşündükleri kadar tohumu toplamış, parmaklarına sarmak için de bolca taze yaprak koparmışlardı.

Seungmin daha önce hiç denemediğini söylediği için Jisung ona nasıl yapacaklarını anlatırken sarayın avlusuna dönmüş, havanın güzelliği yüzünden içeri girmek istemeyip üstündekileri umursamadan çimenlerin üstüne, gölgeliğe oturmuşlardı.

"Ben ve Jeongin tırnaklarımıza sürüyoruz sadece, ama normalde parmak uçlarına da sürenler oluyor. Koyu turuncu, kırmızı oluyor rengi."

"Siz nasıl yapıyorsanız benimki de öyle olsun."

Jisung ayaklanarak bahçede iki yassı taş bulup geri gelmiş, birisinin üstüne tohumları koyarken diğeriyle ezmeye başlamıştı.

"Seungmin hyung, biz küçükken kasabadaki çocuklarla tırnaklarımızı boyayıp iddiaya girerdik."

Seungmin gözlerini onun tırnaklarına ezdiği tohumlardan ve birkaç çiçek yaprağından elde ettiği karışımı süren Jisung'dan çekip Jeongin'e bakmıştı merakla.

"Ne iddiası?"

Jisung'un da aklına o anlar geldiğinde gülerek kafasını iki yana sallamıştı. Jeongin ise çocukluğunu anlatmaya oldukça hevesliydi. "Kimin tırnaklarındaki boya en son geçerse o kişinin ilk aşkıyla evleneceğine inanırdık bu yüzden hangimiz olacağına dair iddiaya giriyorduk. Ellerimizi bile daha az yıkıyorduk ki daha uzun süre kalsın."

Seungmin bunun rivayet olduğunu bilse de içten içe doğru olmasını istiyordu. "Gerçek miydi peki?"

Jisung Seungmin'in parmaklarını yapraklarla sarıp bağlarken Jeongin'den önce cevapladı. "Benim tırnaklarımdan çok çabuk siliniyor, Jeongin'in de çok uzun süre kalmıyor ama aramızdan en sona hep Sana ve Chanhee kalırdı. İkisi de ilk aşklarıyla evlendi gerçekten."

the chosen one | minsung & omegaverseHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin