4

1.6K 223 163
                                    

Jisung iki günün sonunda odasından çıkabilmenin verdiği keyifle hekimin odasına doğru yürüyordu. Kızgınlığının erken bitmesi için bildiği bilmediği bütün otların kaynatılıp önüne konmasından sonra kontrol için hekime gidiyordu. Geçirdiği en kısa süreli kızgınlık olduğu için açıkçası rahat fakat bir yandan da garip hissediyordu.

Normalde kızgınlıklarında başka bir omeganın kokusu kızgınlıktaki omeganın sakinleşmesine yardımcı olurdu fakat Minju'nun kokusu Jisung'un midesini bulandırmıştı. Oda arkadaşı tam olarak tarçın gibi kokuyordu ve Jisung tarçından nefret ederdi. Feromonlarını baskılamasını rica etmişti ama karşısındaki omega o kadar inatçı ve anlayışsızdı ki kendisinin de yaşadığı odada feromon baskılamakla uğraşmayacağını söyleyerek reddetmişti. Yetmezmiş gibi Jisung'un bu dönemi kötü geçirebilmesi için de elinden gelen her şeyi yapmıştı.

İlk gece Jisung yükselen ateşiyle kıvranıp ağlarken bir bardak su için yalvarmıştı fakat Minju sırtını dönüp uyumaya devam etmişti. Sanki elindeymiş gibi feromonlarının yoğunluğu yüzünden de homurdanıp durmuştu. Sabah ise Jisung'un duşa girmeye bile hâli olmadığından Jeongin'i çağırmasını rica etmişti ama isteği yine Minju'nun burun kıvırmasıyla sonuçlanmıştı. Neyseki kapısına getirilen bitki çayından sonra biraz daha sakinleşince kalkıp duşunu alabilmişti. Oda arkadaşı başından beri onu sevmiyordu, farkındaydı elbette fakat nedenini anlamıyordu. Her ne kadar hırsı yüzünden böyle olduğunu bilse de ortada hırs yapılacak, en azından Jisung'u tehdit olarak göreceği hiçbir şey yoktu ki Minju bunu kendi ağzıyla da söylemişti. Kızgınlığa girdiği sabah alaycı gülümsemesiyle sen benim tırnağım bile etmezsin dediğini çok net hatırlıyordu.

Düşüne düşüne hekimin odasına geldiğinde kapıdaki askerin içerideki hekime haber vermesini beklemiş, gelen onayla da içeri adımlamıştı. Ondan sorumlu olan yaşlı betanın aksine karşısında oldukça genç birisini görmesiyle dudakları hafifçe aralansa da bir şey dememişti.

"Merhaba. Jisung'dun, değil mi? Ben Seungmin."

"Ah, evet."

Stres olduğu zamanlarda yaptığı gibi elini kafasının arkasına atıp hafifçe kaşımıştı.

"Dedem bugün biraz rahatsız, onun omegalarıyla da ben ilgileniyorum. Senin için de sorun olmaz diye umuyorum."

Aksine mutlu oldum demek istese de sorun olmayacağını mırıldanmakla yetinmişti Jisung. O yaşlı huysuzun yeteri kadar zayıflamadın temalı azarlarını duymayı pek istediği söylenemezdi zaten.

"Kızgınlığın ne durumda?"

"Tamamen geçti. Genelde dört-beş gün sürüyordu."

"Benim de tahmin ettiğimden daha kısa sürdü açıkçası. İçtiğin bitki çayları işe yaramış olmalı. Normal kızgınlığından farklı olarak bir şey yaşadın mı?"

Jisung kızgınlığa erken girdiğini söyleyip söylememe konusunda birkaç saniye düşündükten sonra bu fikirden vazgeçti. Ne diyecekti? 'Veliahtın baskın alfa feromonları beni darmaduman etti, adamın önünde kızgınlığa girmek üzereydim' mi?

"İki kere kustum ama muhtemelen odayı paylaştığım omeganın yoğun feromonlarından kaynaklıydı. Bitki çaylarıyla alakalı olduğunu sanmıyorum."

"Peki feromonlarını baskıladığında mide bulantın devam etti mi?"

"Baskılamadı ki."

Jisung saf saf cevap verdiğinde genç betanın kaşları çatılmıştı.

"Rahatsız oldun, hatta iki kere kustun ama buna rağmen kendisini baskılamadı öyle mi?"

Kafa sallamakla yetindikten sonra Seungmin anladığını belirtircesine kafasını sallamıştı. Daha sonrasında genel vücut muayenesini yapmış, vakti de olduğu için Jisung'a soğuk demlenen bir bitki çayı ikram etmişti. İkisi karşılıklı oturmuş çaylarını içerken Jisung yeni bir arkadaş edinmenin keyfini yaşıyordu.

the chosen one | minsung & omegaverseHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin