Jisung açık kalmış perdeden giren güneş ışınlarıyla gözünü açtığında suratını hafifçe buruşturmuştu. Geçirdikleri kaos dolu geceden sonra ne zaman uyuyakaldığını bile hatırlamıyordu.
Felix ile ikisi gece Seungmin'i sakinleştirmiş, saçlarını okşayarak uyumasını sağlamışlardı. Betanın böylesine yıkıldığını görmek Jisung'u da ister istemez sarsmıştı. Odaya geldiğindeyse Minno daha gelmemişti. Onu beklerken uyuyakalmış olmalıydı.
Başını yasladığı alfanın göğsünden kaldırırken uyanmaması için gayret ediyordu. Güneş yeni doğmuş olmalıydı.
Kral Minho bir süredir Kuzey yüzünden endişeliydi. Jisung'a pek yansıtmamaya çalışsa da omega anlıyordu. Bazen alfa, eşini uyuyor sandığında içini döküyordu ve omega da onun rahat hissetmesi için uyuyor taklidi yapıyordu. En azından Minho'nun biraz olsun içini dökebiliyor olması bile Jisung için önemliydi.
Eşinin kaşları çatılı yüzüne bakarken iç çekerek gülümsedi. İşaret parmağını hafifçe iki kaşının arasına bastırdığında Minho'nun da huzursuz yüz ifadesi düzelmişti. Birkaç dakika daha eşini izledikten sonra sessizce yataktan kalkıp üstünü değiştirdi. Mutfak çalışanları kahvaltı için hazırlık yapmaya başlamış olmalıydı ve Jisung her şey eksiksiz olsun istediği için kontrol etmek istiyordu.Minho yokluğunu hissedip rahatsız olmasın diye odayı fesleğen kokusuyla doldurup yavaşça odadan çıktı. Mutfağa inmeden önce adımlarını Seungmin'in odasına çevirmişti. Kapıyı tıklattığında ses gelmese de kapıyı araladı. Koca yatağın içinde iki büklüm şekilde sırtı kapıya dönük betayı görmek Jisung'un iç çekmesine sebep olmuştu. Kral Minho'nun Komutan Bang ile konuşmasının işe yaramış olmasını umut ediyordu.
Arkadaşının üstünü örttükten sonra saçlarının arasına bir öpücük kondurup odadan çıkmıştı. Bu sefer adımları mutfağı bulurken oradan oraya koşturan çalışanlar Omega Kralın içeri girmesiyle işlerini bırakıp selam vermişlerdi. Jisung iki elini birden gerek yok anlamında salladı.
"Lütfen rahatsız olmayın, devam edin. Yapabileceğim bir şey var mı?"
Her ne kadar çalışanlar reddetse de Jisung en azından patatesleri soyabileceğini söyleyerek yıkanıp sepete koyulmuş patatesleri önüne çekti. Saray mutfağı şaşılmayacak derecede büyüktü. Kimseyi rahatsız etmemek için köşeye koyulmuş masaya ilerleyip sandalyelerden birisine çöktü. Uzun süre yalnız yaşadığı için eli becerikliydi. Bu yüzden kendisinden beklenilmeyecek hızla patatesleri soyuyor, bazen de çalışanları iyice tanımak adına onlarla birkaç kelimelik de olsa iletişim kuruyordu.
Her ne kadar dikkatli olsa da parmağında yer alan küçük bir kesikten sonra aşçıbaşı yalvararak onu mutfaktan çıkarmıştı. Kral Minho omegasına zarar geldiğini öğrenirse ortalığı birbirine katardı. Jisung her ne kadar bir şey olmayacağını söylese de onları da zor durumda bırakmamak için çıkmıştı. Boş boş sarayın içinde dolaşırken koridorda karşılaştığı alfayla duraksadı.
"Günaydın omegam."
Alfanın kullandığı sahiplik eki iki kaşının şaşkınlıkla havaya kalkmasına sebep olduğunda birkaç saniye duraksadı. Minho ile konuşamasa da eşinin böylesine rahatısz olduğu, Seungmin'in de kötülediği birisiyle yakınlık kuracak değildi.
"Kralım diyecektiniz sanırım Lord Kyungjin."
Lordum demek bile içinden gelmezken Jisung yine de kabalık olmaması için zorla gülümsemeye çalıştı. Alfa Kyungjin ise umursuyor gibi görünmüyordu. Omuz silkerek, "Kusura bakmayın Kralım, ağız alışkanlığı."
Kyungjin'in bahanesi içinde göz devirme isteği uyandırsa da daha fazla muhattap olmamak adına önemli değil dermişçesine kafa sallamıştı. Minho'ya bakmak için alfanın yanından geçecekken koluna dolanan parmaklarla kaşları çatıldı. Bakışları kendi yüzünde dolaşan lordun gözleriyle buluştu gözleri.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
the chosen one | minsung & omegaverse
Fanfiction"Sizler ülkenin kralı olacak alfa için eğitilecek seçilmiş omegalarsınız." ↪ minsung