İşlemeli bornozuyla yatağına oturmuş, onun için bırakılmış olan kıyafetlere bakıyordu. Yatağın ucunda gece için iki pijama takımı, iç çamaşırları ve salona inerken giyebilmesi için lacivert ve ben değerliyim diye bağıran bir takım vardı. Jisung hiç dokunmadan kıyafetleri incelerken adının Minju olduğunu öğrendiği oda arkadaşı çoktan giyinmiş, saçına şekil vermeye çalışıyordu.
"Ben iniyorum."
Baş sallamasıyla onay verdikten sonra odadan çıkışını izlemiş, kapı kapandıktan sonra yavaşça kalkıp bırakılan iç çamaşırının ardından bacaklarını saran pantolonu giymişti. Bol gömleği üstüne geçirdikten sonra gördüğü bel korsesiyle gözleri ve ağzı doğru orantıda açılmıştı.
"Bunu nasıl giyeyim ben ya?"
Gümüş renkli korseyi beceriksizce beline geçirdikten sonra iplerini sıkmayı denedi. Doğru giyip giymediğinden bile emin değildi.
"Keşke Minju'dan yardım isteseydim."
Odasındaki genç omega kendisine göre oldukça zengin denilebilecek bir aileden geliyordu. Neyi nasıl yapması gerektiğini bilecek kadar da rahattı. Jisung bugün daha kaçıncı kez aşağılanmış hissedeceğini düşünerek uzun ceketi de üstüne geçirdikten sonra odadan çıktı. Boş koridorun aksine aşağıdan gelen sesler nereye gideceğini anlamasına yardımcı olmuştu. Küçük ama hızlı adımlarla merdivenlerden inip gördüğü kalabalığa ilerledi. Sırada Jeongin'i bulmak vardı.
Gözleri arkadaş gruplarında gezinirken tanıdık karamel rengi saçlar görüş açısına girdiğinde rahatlayarak oraya doğru ilerledi.
"Güzelim?"
Jeongin sesini duyup ona döndüğünde hayranlıkla gözleri açılmıştı. Arkadaşı o kadar güzel ve asil görünüyordu ki, Jisung onu tanımasa kasabada köpek gördüğünde ağlayarak kaçan çocuk olduğuna inanmazdı. Kendisine gülümseyen oğlanın elinden tuttuktan sonra etrafında bir tur döndürürken sesindeki hayranlık anlaşılıyordu.
"Çok güzel olmuşsun!"
Kendisinden küçük omega aldığı iltifatla küçük bir kıkırtı bıraktığında Jisung geldiğinden beri ilk kez keyifli hissetti. Jeongin'i mutlu görmek ona iyi gelmişti.
"Utandırıyorsun hyung. Hem sen kendi güzelliğini gördün mü? Aa korseni yanlış takmışsın, dur."
"Gömleği düz giydiğime şükret Jeongin."
Jeongin'in korseyi düzeltmesinden sonra oda arkadaşıyla ve az önce sohbet ettiği birkaç omegayla tanışmıştı. Hepsi birbirinden güzel ve iyi duruyordu. Onların saraya ne kadar yakıştığını düşündü, kendisinin aksine. Jeongin onu kontrol eden hekimin ne kadar genç ve nazik olduğundan bahsederken Leydi Soojin tüm asaletiyle salona girdiğinde sohbetleri yarım kalmıştı. Zaten Jisung arkadaşına yaşlı betanın ona söylediklerini anlatmak istemiyordu.
"Sevgili omegalar, ilk kontrolünüzden geçtiğiniz için tebrik ederim. Sizinle ilgilenen saray hekimlerine zorluk çıkarmadığınız için de ayrıca teşekkürler. Öğle yemeğinize eşlik ederken size sofra adabını öğretmekle başlayacağım. Yemekten sonra ise Prens Felix size sarayı gezdirecek. Umarım Prensimizin göstermiş olduğu bu nezaketin karşılığı olarak derslerinizin hakkını verirsiniz. Yemeğe geçebiliriz."
Omeganın sözlerinden sonra Jisung sayılarının belirgin şekilde azaldığını fark etmişti. Kontrolden geçememiş omegaların neden geçemediğini bilmese de bunu düşünmeyi bir kenara iteledi. Kafası yeterince doluydu.
Yönlendirmelerle yemek salonuna geçtiklerinde Leydi sandalyeye nasıl oturacaklarını göstermekle başlamıştı. Kaşığı çorbaya nasıl daldırmaları gerektiğinden yemekleri nasıl çiğneyeceklerine kadar belirlenen kurallar öğretilirken Leydi Soojin hepsini tek tek kontrol ediyordu. Birkaç kişiyle uğraşmak zorunda kalmıştı ve bu kişilerin arasında elbette Jisung da vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
the chosen one | minsung & omegaverse
Fanfiction"Sizler ülkenin kralı olacak alfa için eğitilecek seçilmiş omegalarsınız." ↪ minsung