"Afiyet olsun."
Veliaht Prensin ilk lokmasını ağzına götürmesiyle başlayan yemekte sadece Jisung değil, saray halkı dışında masadaki herkes gergin görünüyordu. Uzun yemek masasının başında elbette Prens Minho yer alıyordu. Sol tarafında Prens Felix ve Komutan Hwang otururken sağ tarafında ise Jisung'un daha önce hiç görmediği fakat omuzlarındaki armalardan komutan oldukları belli olan iki alfa vardı. Jisung ise yirmi omeganın arasında, sağ tarafta ortalarda bir yerdeydi. Nereye oturacaklarını masanın diğer başında yer alan Leydi Soojin ayarladığı için bir şey diyemiyordu. Bir yanı burada kimsenin gözü önünde olmamasıyla rahatlarken diğer yanı Komutan Hwang'ın yanında gururlu oturan Minju'ya göz devirmek istiyordu. Leydi'nin gözdesinin kim olduğu da böylece anlaşılıyordu. Minju'nun karşısında ve adını henüz öğrenemediği komutanın yanında ise Jeongin vardı. Jisung onun ellerinin titrediğini buradan bile görebiliyordu ve ne yazık ki göz devirmek istediği bir diğer kişi de oydu.
Masada oturan herkesin takımları birbirine benziyordu. Hatta Jisung kendi üstündeki ceket ile Komutan Hwang'ın ceketinin aynı olduğunu fark etmişti. Prens Felix beyazlar içinde yine bir peri gibi görünürken Prens Minho ikiye ayırdığı saçlarıyla kusursuz yüzüyle bile ben buradayım diye bağırıyordu. Jisung etkilense de bunun yanlış olduğunu bildiği için veliahta bakmamak adına ekstra çaba sarfediyordu.
"Umarım misafirlerimizle özenle ilgileniyorsunuzdur Leydim."
Prens Minho'nun sesi yemek tabaklarına değen çubuklardan çıkan gürültüyü bastırmak istercesine gür ve toktu. Küçük Prensin masanın altından ayağının ucuyla bacağına dokunup durması onu konuşmaya ve bahsettiği omegayı bulmaya teşvik etmişti.
"Elbette Prensim. Sizi temin ederim her istedikleri yerine getiriliyor ve kimse kimseye saygıda kusur etmiyor. Benim gözümde hepsi değerli birer hazine."
Ağzına götürdüğü pirinç topunu çiğnediği sırada kulaklarına ulaşan cümleler Jisung'un gülme isteğiyle afallamasına ve lokmasının boğazına takılmasına sebep olduğunda elini ağzına kapatarak öksürmüştü. Masaya bu sefer tam anlamıyla sessizlik hakim olduğunda Jisung boğazına kaçan pirinç taneleriyle öksürmeye devam ederken Prens Minho hizmetli omegalardan su doldurmalarını istemişti.
Önüne bırakılan ihtişamlı bardaktaki birkaç yudum sudan sonra nihayet kendine gelebildiğinde kafasını yere eğerek özür diledi.
"İyi misin Jisung?"
Prens Felix'in endişeli sesi masaya bomba gibi düştüğünde Jisung eğdiği kafasını kaldırmış, boğulmanın verdiği telaş yüzünden kızarmış ve yaşarmış gözleriyle kendisine seslenen Prense dönmüştü. "İyiyim Prensim, teşekkür ederim."
Masadaki herkes farklı duygular içerisindeydi. Leydi Soojin Jisung'un dikkatsizliği yüzünden onu eğitemediğini düşünerek utanç duyarken Minju ve çoğu omega Prensin ona olan ilgisine gözleriyle şahit oldukları için kalplerindeki nefretin körüklendiğini hissediyorlardı. Halbuki Prensin bu endişesi diğer omegalar için de geçerliydi, elbette hepsinin sağlığını önemsiyordu. Jeongin'in gözlerindeyse fark edilebilir bir üzüntü ve telaş mevcuttu fakat Jisung onun olduğu tarafa bakmamakta ısrarcıydı.
Veliaht Prens ise fark ettiği gerçekle sessizce oturuyordu. Kardeşinin öve öve bitiremediği omeganın bahçede çiçeklerle konuşan genç olduğunu görmek içine anlamlandıramadığı bir rahatlık yaymıştı.
Omeganın o gün baskılamaya çalıştığı fesleğen kokusu hâlâ burnunun ucunu sızlatırken derin bir iç çekti. Bu, sağında oturan Komutan Bang'ın da gözünden kaçmamıştı.
"İyi misiniz Prensim?"
Sessiz sorusu sadece ikisi arasında dönerken Minho onaylamakla yetinmiş, ortamı ve düşüncelerini biraz olsun dağıtabilmek adına bakışlarını omegalar üzerinde gezdirerek en son Leydinin üzerinde sabitlemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
the chosen one | minsung & omegaverse
Fanfiction"Sizler ülkenin kralı olacak alfa için eğitilecek seçilmiş omegalarsınız." ↪ minsung