hiç tanımasaydı ay güneşi
ne değişirdi
korkar mı karanlıktan sence
taşır mıydı cihanı aydınlatma arzusunu
varlık ensesine çökmeden önce-isteğin önünden yürür hep
görürmüşçesine yuvarlanıp bir buz kütlesi olduğunu
sadist bir nesnedir istek
varlığını sen doğurursun ancak acılar yokluğunu
ama gün gelecek
koşan ardı sıra isteklerin arkasındaki zamanla yoksun nesnelerden
bir sonbahar uğultusunda sadist acizliği ezecek
gün gelecek
sıra dönecek
kaynar fıtratın üzerinde eriyecek-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
hayatın ortasından namlu
Poetryvarlığına umut beslediğim hiçbir "şey" benim değil, bekleyişlerin sona varmazlığı umudun ham maddesini tüketti. aldığım her kritik karar, anlarımın intikamının çaresiz serzenişiyle çağlıyor.