rüzgarın bize getirdikleri kadar saydam perdenin arkası,
birisi gözyaşlarıyla yerleri süpürüyor.
saf ve masum damlaları karşılayan çamurlar,
kirişin altında, beni burada bırakın diye bağırıyor.ne kadar uğraştım orayı kirletmek için !
temizlik yeni kirler getirecektir kurbanın parkasına.
yırtık pırtık, söküklerden uzayıp giden ışığı söndürecektir,
o zaman ne hesap vereceksin aynanın karşısında.
.
en iyisi mi bir tane daha kurban bulun siz
yıkın her şeyi üzerine
geçmişin tozlu sayfalarını silin mesela ceketiyle
boynunu eğecektir her bir kelimenin azizliğineişte o zaman utanın
en kurak gecelerde su arayın
annenizden bir yudum suyu sakının
işte o zaman doğurganlığın gözlerine bakın
o zaman umursamaz tavrınızı takınınben düşmektense bu hale
izin verirdim muhammed'in ay yerine beni yarmasına
hayran kalırdım vicdanımın sizi aydınlatamama korkusuna
ne yapardım tanrı karşısında, tanrı aşkına!
nasıl konuşurdum sorguda, önüme konulunca o sabıka
ŞİMDİ OKUDUĞUN
hayatın ortasından namlu
شِعرvarlığına umut beslediğim hiçbir "şey" benim değil, bekleyişlerin sona varmazlığı umudun ham maddesini tüketti. aldığım her kritik karar, anlarımın intikamının çaresiz serzenişiyle çağlıyor.