Şehrin ışıkları gecenin karanlığında sönmeye başlamıştı. Altı kişi şehtin sönen ışıklarını seyrederek zamanın geçmesini bekliyorlardı. Üçü Bütün gün şehiri ve müzeyi gezerek neyi nerden nasıl yapacaklarına dair Planlarını oluşturmak için bilgi toplamışlardı. Plan ise Dördü şehirdeki kiritik noktalara saat 3:00 te saldıracaktı. İkisi 3:30 şehir müzesine girip idam şehri olarak bilinen acaliphanın cellat kılıcı ile bir diğer hazinesi olan ilk fiore kralının tacını çalmak için müzeye girecekti.
Saat 2:55 ilk dört kişi şehirdeki kiritik noktalara gitti. Iri cüssesi , uzun kahverengi saçları ve koyu teniyle mibatorları andıran Gakupo konseyin acalipha şubesine gitti. Siyah uzun saçları vr bembeyaz bit teni olan Kaname şehrin güvenliğini sağlayan karakola gitti. Kızıl dalgalı saçlarıyla oynayarak giden aria ise hükümet binası ve çevresini aldı. Bembeyaz saçları ve buz mavisi gözleri olan Hei ise en asıl karıştırılması gereken yer olan müzenin çevresindeki evleri aldı. Saat 3:00 olduğunda üç taraftaki patlamayla şehir halkı ayağa fırlayıp evlerinden dışarı çıkmaya başladı.
Konsey binası yerle bir olmuştu. Görevliler dışarı çıkıp ''neler oluyor'' diye bağırırken göğsünde kurukafa dövmesi olan iri yarı bir adam yüksek bir çığlık atıp görevlileri sağır etmişti. Kulaklarını kapadıkları an o adamın saldırılarıyla çoğu çoktan ölmüştü. Gakupo gülerek '' heyy burda beni heyecanlandıracak kimse yokmu'' diye bağırırken kafasına ateş topuna benzeyen bir saldırı yemişti. Gakupoya bir şey olmamıştı gülerek o tarafa dönerek ona şaşkın şaşkın bakan adama dönüp onun üzerine doğru yürüdü. Gakupo tüm dişlerini göstererek önünde titreyen adamın önünde durdu. Adam ''uzak dur benden canavar'' diyip bir saldırı daha yapacakken adamın yumruğunu yiyip çok tan ölmüştü. Gakupo '' bir insana canavar demek ne kadar kaba'' dedi.
Karakolun orasıda konseyden bir farkı yoktu. Oraya desteğe giden ekip yangının diğer evlere yayıldığını görduler. Ekip lideri bir su birikintisine bastığını zannedip yere baktığında bunun kan olduğunu farkettiğinde '' lanet olsun. Ne oldu burada'' diye bağırırken karşına saçı toplu siyah saçlı bir adam çıktı. Şef tam asasını ona doğrultup saldıracakken etrafındaki adamlarının çoğunun kellesi uçmuştu. Şef şaşkınlık içerisinde olurken kendiside onlarla aynı kaderi yaşadı. Kaname buradaki işinin bittiğini anlayınca gakuponun olduğu yere gitti. Vardığında gakuponun halktan insanlarada saldırdığını gördü. Kaname '' bu kadar ileri gitmene gerek yok'' diyip gakuponun arkasındaki konsey korumalarını kılıcıyla biçti. Gakupo '' diyene de bak '' dedi. kaname '' ne yapacağıma karışamazsın '' derken müzenin çevre binalarının büyük bir elektirik patlamasıyla yıkıldığını gördüler.Gakupo '' lanet olası hei planda tam üçte başlaması lazım dı.'' Kaname de oraya bakarak '' o en kiritik noktayı aldı . müze güvenliğinin kendine çekmek için büyük bir patlama yapması lazım.'' Gakupo bir adamın boynunu sıkarak '' bu çaylaklar başaracaklarmı '' dedi. Kaname pişkin bir gülümsemeyle gakupoya bakarak '' planım kuzursuz yapacaklar'' dedi. Hükümet binasının orasıda aynı durumdaydı. Aria yüzünde sıkılmış bir ifadeyle '' of yha konsey ya da karakolu ben almalıydım'' dedi. Kadın kendisine saldıracak olan görevlileri görüp '' sanırım bu çerezlerin de işini bitirmeliyim'' dedi.
Kanamenin planladığı gibi çalışanlarının çoğu etrafki yangını södürmek yada faili aramakla uğraşıyordu. Bir grup hei yle karşılaştı. Görevlilerden biri '' sende kimsin '' diye bağırdı. Silahını ona doğrultarak. Hei sırıtarak alaycı bir şekilde ona baktı. '' öğrenmek için zamanın varsa neden yaşamaya uğraşmıyorsun'' deyip bir rüzgar saldırısıyla onlara saldırdı. Saldırıya uğrayan görevlilerin vucütlarında ağır kesikler oluşmaya başladı. Bazılarının hayati yerlerine geldiği için ölmüştüler. Hei '' sanırım gerisini bu yolla halledicem'' diyip elinde şimşekler çakmaya başlayıp görevlilere doğru koşarak saldırdı.
Müze kapısının orda iki güvenlik görevlisi bekliyordu. Müzenin güvenliğine gözükmeyecek bir şekilde. Enma parmağını yere değdirip müzede kaç kişi olduğunu anlamaya çalışıyordu. Ashiye ''kapıda iki tane bizim gireceğimiz odaların kapılarında da ikişer tane var. Ayrıca odaların içindede bir tane var.'' Ash '' kanamenin hesaplamaları doğru çıktı. Gereğinden fazla kişi görevini terketmiş.'' Elinde altın ışık görünmeye başladı ve iki bıçak oluştu. Ash onları kapıdaki güvenlik görevlilerine fırlatıp tam boğazlarına gelmesini sağladı. Hemen kapıdan içeri girip iki yana ayrılıp eşyaların olduğu odalara gittiler.
Enma kralın tacının bulunduğu odaya gitti. Ses çıkarmamaya çalışıyordu. Hemen iki kapı bekçisini gördüğünde saklandı. Büyüsüyle bir sis bulutu oluşturup adamlar tam öksürmeye başlarken enma bıçağıyla ikisini boğazından kesip yere yığılmışlardı. Odaya girdi odadaki bekçinin kapı altından sızan gazdan uyuya kaldığını düşündü ama hataydı. Bekçi ona saldırarak enmanın giydiği bluzün sol kolu yırtıldı ve kolu çizildi. Adam kızın kolundaki kurukafa dövmesini gördüğünde'' lanet olasılar hazinemizi çalmanıza izin vermiyecem'' diye bağırırken enma onu çoktan öldürmüştü . Sonra cesedin ceplerini araştırıp ve tacın bulunduğu cam küpün anahtarını alıp küpü açıp tacı aldı. Tacı inceledi ve bir kral dahi olsa gereğinden fazla değerli taş olduğunu düşündü.
Aynı dakikalarda ash kılıcın olduğu odaya varmış. Enmanın dediği gibi iki güvenlik görevlisi orada bekliyordu. Ash diğer iki bekçiye yaptığı gibi onlarıda sezsiz bir şekilde öldürmüştü. Tek sorun içerideki kalmıştı. Bir anda ses duydu '' lanet olasılar hazinemiz çalmanıza izin vermeyecem '' ash küfür etti '' enma sana daha dikkatli olman gerek demiştim'' derken içerdeki güvenlik görevlisi direk dışarı çıkıp etrafa baktı ashıgördüğünde ona saldırdı. '' rakibine doğrudan saldırdın büyük hata '' deyip saldırıları savuşturuyordu. Büyüsüyle bir kılıç yaratıp adamın asasıyla tutturdu. Adam'' izin vermem'' derken ash gülümsedi. ''izin isteyen yok ki'' başka bir kılıç daha yaratarak adamı kesti. O orada ölmüştü. Ceplerini araştırıp cam küpün anahtarını bulup. Küpü açıp kılıcı aldı kılıç beklediği gibi altın kaplamalı değil. Paslı bir şeydi. Ash ''şakamı bu bütün s sınıfı üstündeki büyücülerin idamında kullanılan kılıç bumu ''deyip. Eline aldı kılıcın keskin tarafına dokunduğunda kılıcın büyü gücünü emmeye başladığını hisseti ve siyah rengini almaya başladı. Ash hemen çantaya tıkıp odadan çıktı.
Çıkışta enmayla karşılaştı. Bluzunun yırtıldığını farketti . '' dikkatli olmalısın demiştim'' dedi. Enma ''içerdeki biraz zorladı'' dedi. Ash ''bendeki de öyle'' dedi ve çıktılar. Kararlaştırdıkları yere 5 dk sonra vardılar. Enma alevler içinde yanan şehre baktı. '' bu biraz abartılı olmadımı'' dedi. Ash işaret fişeğini hazırlayarak'' bu şehirdeki güvenliği görseydin az bile olurdu kaname sanlar bizim için tüm güvenlik güçlerini oyaladı.'' Enma alaycı bir bakışla asha bakarak '' oayladılarmı yoksa yokmu ettiler '' dedi. Sonra ashın çantasına bakarak ''senin kılıç nasıl bir şey duyduğuma s sınıfın üstündeki büyücüler için kullanılıyormuş. Hatta Gerard fernandes için bile o kullanılmayı planlanmış''dedi. Ash '' gördüğünde inan şok geçirirsin'' deyip işaret fişeğini ateşledi.
İşareti ilk kaname gördü. Gözlerini kısıp gülümseyerek gakupoya '' sana başarırlar demiştim'' gakupo '' tamam lafımı geri alıyorum'' deyip adamın birini boğmakla meşguldü. Kızıl saçlı alımlı bir kadın onlara doğru gelerek '' daha yeni eğlenmeye başlamıştım oysaki'' dedi. Kaname '' gidiyoruz'' deyip yola koyuldular. Hei onlardan önce varmıştı bile gakupoya seslenip '' bizim çaylak prenses biraz zorlanmış anlaşılan'' dedi. Gakupo pembe saçlı kızın koluna bakarak 'bundan bir şey olmaz ilk seferleri ''dedi. Enma ''abartmayın'' dedi. Aria araya '' aman yaptılar ya ona bak'' dedi. Kaname '' artık loncaya dönelim'' deyip hala yanan şehri arkalarında bırakıp gittiler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
mezat savaşı ( fairy tail)
Randombu başka bir sitede fairy taile ozel olarak yazdığım bir fanfic. sizin de beğenmebiz dileğiyle.