.
O günün üstünden tam tamına iki ay geçmişti.
Dağhan’a sorduğum sorunun ardından Dağhan cevap vermek için ağzını aralamıştı ancak yarıda kalmıştı çünkü Hazal yanıma gelmiş ve Mirza'nın yeniden ameliyata alındığını, kana ihtiyacı olduğunu söylemişti.
Benim kan grubumun uymadığını söylediğimde Dağhan kan grubunu sormuş, aynı olduğunu öğrenince kendisinin kan verebileceğini söylemişti.
Elmas kalır yanımda, siz gidin kardeşinizin yanına, diyerek Hazal'ı yollamıştı. Kan verme işlemini yaparken de, ben sana daha sonra bunları detaylı anlatırım. İstersen avukatın da olurum. demişti.
Gözlerim dolarken kafamı salladım. Dağhan kan alınmayan kolunu kaldırıp dudak büzerek sevimli bir şekilde bana bakmıştı. Ona yaklaşıp sarıldığımda ilk defa hissettiğim bir şey vardı.
Dağhan, ona yaslanabileceğim bir omuzdu. Güven veriyordu.
Tek kolunu beni rahatsız etmemek adına bana dolamazken ben beline sımsıkı sarılmıştım. Gözyaşlarım yanaklarımdan akarken Dağhan beni kaldırmış, ağlama ama, her ne ağlatıyorsa seni üstesinden gelmen için yanında olacağım, demişti.
Bu cümle beni daha çok ağlatırken başım yeniden dönmeye başlamış ve ben yeniden bayılmıştım.
Uyandığımda Dağhan yanı başımdaydı. Mirza'nın ameliyatı iyi geçmişti ve normal odaya alınmıştı.
Ondan sonraki iki haftada Mirza'nın uyanmasını beklemiştim ve beklerken de kolumla bacağım iyileşmeye başlamıştı. Kolumu hâlâ düzgün kullanamıyordum ancak bacağım sağlamdı.
Mirza uyanınca direkt olarak kendi evimize geçmiştik. Yaraları ve aldığı hasarlar nedeniyle hâlâ bazı şeyleri zorlanıyordu.
İyileşme sürecinde olduğundan dolayı da boşanma konusunu açamamıştım.
“Eline sağlık, döktürmüşsün yine.” Mirza önündeki tabağı hafifçe ileri itip kafasını arkasındaki sandalyeye yasladı.
“Doydun mu?” diye sordum şaşkınlıkla. Mirza'nın uyanmasını beklediğim dönemde bir doktorla görüşmüş ve kendime bir yemek programı yapmıştım. Üç öğünümü de düzenli bir şekilde yiyordum, iki ayda toplam beş kilo almıştım ve artık hastalıklı görünecek kadar ince değildim.
Vücudum kendi kendini toparlamaya başlamıştı. Doktorum istersem bir spor dalına yönelmemi söylemişti. Vücudum için biraz egzersiz de gerekiyormuş ve ben fazla hareketsizmişim.
Mirza tamamen iyileştikten sonra çocukluk hayalim olan voleybola yeniden yönelecektim.
“Doydum güzelim.” ayağa kalkıp dolaptan hızlıca ilaçlarını çıkardım ve bir bardak suyla birlikte yanına yaklaştım.
Vücudunun bazı bölgeleri hâlâ iyileşmiş değildi ve ilaç kullanmak durumundaydı. Bu durum Mirza'nın hoşuna gitmiyordu farkındaydım ama iyileşmesi de gerekiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TUTSAK
Teen Fiction. "Bana itaat edeceksin! Babam parmağındaki yüzüğü taktırmak için babana milyonlar döktü." Gözlerimi kapatıp yaşları geri göndermeye çalıştım. "Bunların hiçbirini ben istemedim. Sana asla itaat etmeyeceğim." "Sen benim tutsağımsın Elmas Arıcı. B...