hande yener, kırmızı.
“Ölme diye.” içimde bir parça sızlarken yutkundum.
O kadar kötüydüm, hayatım o kadar kötüydü değil mi? Acınacak haldeydim. Acıyorlardı çünkü ben ölmek üzereydim.
Bana acıyorlardı, bana acımışlardı. Acınacak haldeydim kabul ediyordum ancak bu kadar mıydı?
Ölecektim. Onlar olmasa ben ölecektim ve bunu yüzüme söylüyorlardı. Beni hayatta tutmak için kurtarmışlardı.
Öldürecekti. Beni öz babam öldürecekti. Sinir bozukluğu ile gülmeye başladığımda gözlerim doldu. Ellerimi yüzüme kapattığımda avuç içlerim sıcak yaşlarımla doldu.
Kahkaha atıyordum, ağlıyordum.
Gülüyordum, acı çekiyordum.
Ölüyordum, hayatta kalmaya çalışıyordum.Benim bütün çabam bu kadardı. Ben yalnızca hayatta kalmaya çalışıyordum.
Daha şiddetli ağlarken daha çok gülmeye başladım.
Babamdan nefret ediyordum, annemden de nefret ediyordum. Babamı evlatlıktan reddeden ailesinden de nefret ediyordum. Hiçbir şeyi sevmiyordum.
Karşımda babamın bütün şiddeti film şeridi gibi geçmeye başladı oysa gözlerim kapalıydı.
Küçük bir bebektim, yeni doğmuştum. Babam beni boğmaya çalışırken doktor görüp kurtarmıştı. Bu bir anı mıydı yoksa ben kafamda mı kuruyordum, bilmiyordum ama babamın bunu yapabilecek kapasitede olması canımı daha çok yakmıştı.
Bütün çocukluk anılarım gözlerimin önüne gelirken ağlamam daha fazla şiddetlendi. Omuzlarım sarsılıyordu, hıçkırıklarımın sesi kulaklarımı sağır ediyordu. Canım acıyordu.
“Şşt.” omuzlarımda Mirza'nın ellerini hissettiğimde bile ellerimi yüzümden çekmedim. “Ağla, ağla Elmas ama böyle değil.” sesi acı doluydu, hissediyordu. Acımı hissediyordu ya da sadece baba acıyordu hiçbir fikrim yoktu.
Sadece ağlamak istiyordum, geçmişime şimdime ve geleceğime. Kendime ağlamak istiyordum ve yaşamak zorunda bırakıldığım hayata. Hatalarıma ağlamak istiyordum ve sonuçlarına. Yaşamak istiyordum ama başaramıyordum.
“Mirza,” dedim sesim titrerken. Mirza'nın omzumdaki elleri beni daha çok kendisine çekti. Başım göğsüne denk geldiğinde çenesini başımın tepesine yasladı. Bir eli sırtımı okşarken diğer eli saçlarıma ulaştı.
Dudaklarım arasından bir hıçkırık daha kaçtığında Mirza saçlarıma bir öpücük kondurdu. Ben öyle hissetmiş de olabilirdim ama umurumda değildi. Bana sarılıyordu, ağlamama izin veriyordu. “Yaşamak istiyorum. Yaşamayı seviyorum. Lütfen,” yeniden hıçkırırken ellerimi yüzümden çektim. Nefes alamıyordum. “lütfen ölmeme izin verme. Yaşamama yardım et.”
Yüzüne bakmak için kafamı kaldırdığımda gözlerim bulanık görüyordu. Göz kapaklarımı kapatıp açtıktan sonra etraf dönmeye başladı, bir şey dememe kalmadan hislerim bedenimi terk etti ve bütün bedenimin karanlığa teslim olduğunu hissettim.
~~~
Düşme hissi.
Gözlerimi hızla araladıktan sonra aynı hızda doğruldum. Korkunç bir rüya görmüştüm.
Nefes nefese bir şekilde yanı başımda duran komidindeki bardağı elime aldım. Titreyen parmaklarım yüzünden dolu bardaktaki su üstüme dökülmüştü ama umursamadım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TUTSAK
Genç Kurgu. "Bana itaat edeceksin! Babam parmağındaki yüzüğü taktırmak için babana milyonlar döktü." Gözlerimi kapatıp yaşları geri göndermeye çalıştım. "Bunların hiçbirini ben istemedim. Sana asla itaat etmeyeceğim." "Sen benim tutsağımsın Elmas Arıcı. B...