Cursed Shop ¦ taekook

'1' すべての始まり

"すべての始まり"

Merhaba ben roxxxii

Bazı bölümlerde, tıpkı bu bölümde olduğu gibi Japonca cümleler yazacaktır. Bunlar bolca spoiler içerir! Bazıları, o bölüm veya gelecek bölümler hakkında. Zamanla bununla ilgili başka bir şey daha fark edeceksiniz! Yani umarımmmmm...

Yeni kurguma hoşgeldiniz👋👋

Öncelikle kurgum the boy'dan esinlenmiş gibi olabilir. Olabilir diyorum çünkü the boy'u izlemedim. Sadece bir kaç editçik...

İyi okumalar dilerimmm

Kapı zili...

Kimse sabahın köründe bu kadar erken uyandırılmak istemez. Hele ki işten bugün izinli isen.

Yayıldığım yatağımdan oflayarak kalktım. Gözlerimi ovuşturup, ayaklarımı yere sürüye sürüye ilerledim. Kapıyı açtığım sırada karşımda hiç bir şey göremedim. "aishh mahalle veletleri..."

Arkamı dönüp gideceğim sırada yerde gördüğüm kutu ile durdum. Hala gözümü ovuşturan elimi çektim ve kutuyu almak için eğildim. "bir şey mi sipariş etmiştim?" az daha düşündükten sonra teyzemin Daegu'dan gönderdiği atıştırmalıklar olacağını düşündüm. Kutuyu alıp mutfak masasının üzerine bıraktım. Ardından odama gidip uykuma devam ettim

(...)

Bu sabah gelen kargomun ardından bir, iki saat sonra arkadaşlarım gelmişti. Onlarla oturma salonunda oturup sohbet ediyorduk. "aish kuru kuru konuşuyoruz resmen. Ben içerden içecek bir şeyler getiriyorum." dedi jimin. Başımı onaylar anlamda sallayıp. Yoongi ve seokjin ile kalan konuşmamıza devam etmiştik. "taehyung, buradaki kutu ne?" mutfaktan gelen sese yanıt olarak; "sanırım teyzem bir şeyler gönderdi..." söylediğim şeyin ardından kutuyu kucaklayıp getiren jimin ile karşılaşmam bir olmuştu. "çok acıkmıştım iyi oldu..." dedi.

Kutuyu açmaya başladı. Kutuyu açtığında kutuya 'bu ne?' bakışları atmaya başladı. "kavanozlar mı kırılmış?" deyip kutunun içine bakmaya gittim. Gördüğüm porselen oğlan ile kaşlarımı çattım. "annen sanırım çikolatadan yapılmış bembeyaz bebek yoladı." dedi seokjin. Ona 'geri zekalısın' bakışları atmaya başladım. "ben böyle bir şey sipariş etmedim. Teyzemde böyle bir şey yollamaz." yoongi kutuyu kendine çekip "buralarda bir yerde bilgilerin yazması lazım." dedi.

Kutunun her tarafına bakmıştık fakat kutu; sade ve sadece kahverengiydi. Yazı tarzı hiç bir şey bulunmuyordu. Yoongi oyuncak oğlanı eline elıp incelemeye başladı. Oğlanın kıyafetinin kenarında bulunan etiketi göstererek; "Cursed shop mu?" dedi. "ooww taehyung net sıçtın biri seni lanetlemeye çalışıyor." kutuyu kendimden uzaklaştırdım. Dudaklarımı büzerek "ne alaka ya?" dedim

"aurası da çok değişik." dedi jimin. "tek ben hissetim zannediyordum." dedi yoongi. İşin aslı hepimiz hissediyorduk. Ve bu beni korkutuyordu. "taehyung telefonumu uzatsana." telefonu yoongiye doğru uzattım. Aldı ve arama motoruna bir şeyler aratmaya başladı. "Busan'da bir dükkan. Çeşitli garip oyuncaklar satıyor. Bence işten bir kaç günlük izin alda gidelim şu dükkana." başımı onaylamaz anlamda salladım. "yok ya ne gerek var. Boş dram yaptık. Atarım çöpe biter." omuz silkti. "iyi sen bilirsin ısrar yok." jimin endişeli bir şekilde bana bakıyordu. "taehyung ben çok korkuyorum bence gidelim." dedi. "alt tarafı bir oyuncak jimin abartmayın." bende korkmuştum fakat bu tür şeylere inanmayan tarafım daha sert basıyordu. Yanımda durdukları süre boyunca onlar sürekli ısrar etti bende sürekli reddettim.

(...)

Arkadaşlarım gittikten sonra oğlanı kutunun içine koyup apartman çöpüne attım. Elerimi birbirine vurup bir 'oh' çektim artık rahat olabilirdim.