"Denk değiliz. Sen dere kenarında açan çiçeksin, ben o gürül gürül akan derenin kendisiyim."
•
053***: Ders notu falan istiyorsun herhalde ama yanlış kişiye yazdın, not yok bende
Ada: Nasıl ya, sen moda tasarım dördüncü sınıflardan Efe değil misin...
Bölümde geçen Kürtçe cümlelerin anlamlarını bölüm sonuna bırakıyorum. 🫶🏻
•
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
•
Elimdeki kalemi narin hareketlerle defterimdeki çizimin üzerinde gezdirirken hiçbir şey düşünmeden sadece önümdeki abiyeye odaklıydım.
Komodinin üzerindeki kahvemden bir yudum aldıktan sonra kulaklığımda çalan şarkıyı değiştirip çizimime detaylarını eklemeye devam ettim.
Zaten tüm gün bunlardan farklı bir şey yapmamıştım.
Berke Can'la olan tartışmamızdan sonra bir de üstüne Baver eklenince ne kadar kabullenmek istemesem de kendimi iyice kötü hissetmeye başlamıştım ve bugün içimden hiçbir şey yapmak gelmemişti.
Biraz Pırıl ve Çağrı'yla konuşup her şeyi anlattıktan sonra telefonumu kapatıp tüm gün kalpli pijamalarımla yatağımda pinekleyip çizim yapmıştım.
Berke Can'ın söylediklerinin belki de hepsi doğru çıkacaktı, böyle bir ihtimal de vardı tabi. Sonuçta ben Baver'i tanımıyordum, bizden oldukça farklı biriydi ve daha yeni yeni sohbet etmeye başlamıştık ama tüm bunlara rağmen ben onu tanımak istediğimi söylediğim an en yakın arkadaşlarımdan birinin yanımda olup beni desteklemesini beklerdim. O ise desteklemek bir yana dursun, şiddetle karşı çıkmıştı.
Ben her şeyi bir kenara bırakıp önyargısız bir şekilde sadece Baver'i tanımak isterken Berke Can, yanımda durmak yerine en sert haliyle tam karşımda yerini almıştı.
Bütün bunlar yetmezmiş gibi aynı günün akşamında uğruna yakın arkadaşımla tartıştığım çocuk, benimle konuşmayı kesmişti.
Baver arkadaşlık konusuna çok fazla kafayı takıp beklemediğim derecede sert bir tepki göstermişti. Oysa tabiki ben de biliyordum sadece arkadaştan ibaret olmadığımızı ve arkadaşça konuşmadığımızı ama sonuçta daha çok yeni yeni tanışıyorduk ve ilişkimize herhangi bir isim veremiyordum. Kalkıp da çocuğa açık açık "flörtleşiyoruz" da diyemediğim için "arkadaşça birbirimizi tanıyoruz" demiştim ama o da bunu yanlış anlamıştı. Halbuki bizim şu an olduğumuz aşamada olan insanlar bunu gayet normal karşılardı ve hatta biraz naz yapılıp açık açık flört aşamasında olunduğu da söylenmezdi.
Ama tabi bunlar daha normal ilişkiler için geçerliydi. Baver'de durumlar biraz daha farklı işliyordu.
Ben her şeyin biraz daha ağır ilerlemesini bekleyip ona göre hareket ederken Baver çok daha net biriydi ve kıvırmalara, belirsizliklere gelemiyordu.
Ben de tabiki ilerleyen süreçlerde bir ilişkimiz olsaydı ona ciddi bir isim koymak isterdim ama daha şimdiden onun kadar kesin ve net olmamı benden bekleyemezdi.
Yine derin düşüncelere dalıp çizimime odaklanmadığımı fark ettiğimde derince iç çekip kulaklıklarımı çıkardım ve defterimle birlikte komodinin üzerine bıraktıktan sonra sırt üstü, yatağıma uzandım.
