"Denk değiliz. Sen dere kenarında açan çiçeksin, ben o gürül gürül akan derenin kendisiyim."
•
053***: Ders notu falan istiyorsun herhalde ama yanlış kişiye yazdın, not yok bende
Ada: Nasıl ya, sen moda tasarım dördüncü sınıflardan Efe değil misin...
Bu bölümde Kürtçe diyaloglar da olacak ve her seferinde cümlelerin hem Kürtçesini hem de Türkçesini yazmayı mantıklı bulmadığım için Kürtçe olan yerleri italik (bu şekilde) yazacağım. İtalik olan yerleri Kürtçe olarak varsayıp o şekilde okuyabilirsiniz. 🫶🏻
•
Ada'nın son halinden sonra Baver'in herkese kilitleniş...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
•
Baver Dağdelen
Telefonun diğer ucundan sıralı bir şekilde gelen gök gürültüsü, Ada'nın yüksek çığlığı ve ardından telefonun yere düşme sesiyle delirecek gibi hissettim.
Parmaklarımı kısa saçlarımın arasından geçirdikten sonra elimin altındaki sandalyeyi sertçe yere fırlattım. "Ada, cevap ver kurban olayım."
Ne kadar konuşsam da artık Ada'nın sesini duyamıyordum.
Göğsümde hissetmeye başladığım ağırlıkla gözlerimi yumup derin nefesler almaya başladığımda çıkardığım gürültüler duyan Ahmed, çatık kaşlarıyla bana bakmaya başladı.
"Oğlum n'oluyor amına koyayım?"
"Ada'nın ses gelmiyor, elim kolum bağlı duruyorum burda lan! Önce çığlık attı, sonra sesi kesildi. Ne haldedir orda, nasıldır kim bilir!"
Ahmed'in anlattıklarımdan hiçbir şey anlamadığı belli olurken sakin adımlarla yanıma gelip beni kolumdan çekiştirerek koltuğa oturttu. "Sen önce bir sakin ol, ne olduğunu doğru düzgün anlat keke."
Telefonu hoparlöre alırken ortadaki sehpanın üzerine sertçe bıraktım.
Karşı taraftan sadece yağmur ve gök gürültüsü sesleri gelirken Ada'nın sesi hiç çıkmıyordu.
Başımı ellerimin arasına alıp saçlarımı çekiştirdim. "Anlatacak vaktim yok, bir şey düşünmem lazım."
"Ulan olayı bilmeden nasıl yardım edeyim sana?"
"Okulun kazan dairesine kilitlemiş onu o orospu çocuğu. Bana bak Ahmed, ben bunu bulup geberteceğim! Yeminim olsun pişman edeceğim onu, kimse de beni durdurmayacak!"
Ahmed, dünden razıymış gibi başını aşağı yukarı salladı. "Ben ne zaman seni durdurdum? Bir şey yapılması gerekiyorsa birlikte yaparız."
Derin bir nefes alıp ayağa kalktıktan sonra önümdeki sehpaya sertçe tekme attım. "Bir şey gelmiyor elimden, amına koyacağım her yerin şimdi!"