selamlarr🎀
bol yorumm🎀🎀🦄
***
Minhyuk'un gelmesiyle ortamda gözle görülebilir bir gerilme yaşanırken Chan şaşkınlıkla kalakalmış, Minho "Vaov," diye mırıldanıp elini ağzına örterek şaşkınlığını gizlemişti.
Gelmesinden rahatsız olan Changbin sadece onların arkadaş grubunun anlayabileceği bir şekilde "Minhyuk," diye konuştu, kolunu sevgilisinin omuzuna attı. "Naber ya, görüşmeyeli uzun zaman oldu?"
"İyidir Changbin, senden naber?"
"İyi." Changbin dudağını kıvırdı. Minhyuk da onunla ilgilenmeyip "Gidelim mi?" diyerek Seungmin'e bakmış, Seungmin reddetmeden kafa sallamıştı. Herkese selam verip yanlarından ayrılınca Minho masanın altından Chan'ı dürtmüş, Chan da kendine gelme amaçlı boğazını temizlemişti.
Yüzündeki bozulmaya şahit olan Jisung kaşlarını çatmış ama pek de üstünde durmamıştı. Odak Chan da kalmasın diye hızlıca bir muhabbet başlattı Minho, herkes de ona katılmıştı ama Seungmin'in sevgilisinin Seungmin'in arkadaşları tarafından sevilmediği de aşikârdı.
Bir süre sonra hepsi dağılırken Seungmin de sıkıcı akşam yemeğinde tabağındakilerle oyalanıyordu. "İlişkiniz nasıl gidiyor?" sorusu ile Minhyuk gülümseyerek "İyi gidiyor anneciğim," demiş, dikkatleri ise kahkaha atan Seungmin üzerine çekmişti.
Gerçekten dayanamayan çocuk yüksek bir kahkaha attığında tüm gözler üzerindeydi. "Kusura bakmayın." diyerek suyunu yudumladı. "Komik geldi, ah, sıcakladım."
Elleriyle kendine rüzgar yapmış, yanında oturan sevgilisine dönmüştü. "İyi mi gidiyoruz Minhyuk? Ama yalan söylemek çok kötü bir şeydir, biliyorsun."
"Ne?"
"Hiçbir şey anneciğim." deyip kendi annesine baktı güzel bir gülümsemeyle. Gülüşünü büyüttü. "Minhyuk işleriyle çok yoğun olduğundan görüşemiyoruz da bu aralar. Onun açısından her şey harika devam edebilir ama benim açımdam hiç de iyi gitmiyoruz."
Elini sandalyesine attı. "İzninizle."
Biraz daha masada kalırsa sinir bozukluğundan eline ne geçirirse fırlatacağını bildiğinden uzaklaşmak istemişti. Çalışanlardan birinin yardımıyla odasına gitmiş, camın karşısında durup kapıyı da kapatmalarını istemişti.
Parmaklarını pencerenin kenarına koyup tüm gücünü verdi ve vücudunu ayağa kaldırmaya çalıştı, kazadan sonra iyileşmiş ve fizik tedavi görmeye başlamıştı. Birkaç aydır da düzenli olarak sık sık tedaviye gidiyor ya da terapistler eve geliyordu.
Yine de şu ana kadar tek başardığı ayağa kalkabilmek ve birkaç saniye durabilmekti. Kolları titrese de kendini ayağa kaldırmış ve derin bir nefes verip bahçede kalan salıncağa bakmıştı.
Bu evde doğup büyümüş, o salıncakta ona aitti. Kazaya kadar sürekli gider, kendi kendini sallardı, şimdi de odasından o salıncağı izleyerek güç alıyordu fakat salıncağı görmek için ayağa kalkması lazımdı.
Birkaç saniyelik duruşu ile tekrar arkasındaki sandalyeye düştüğünde oflamış, kısık bir serzenişle dolan gözlerini bastırmıştı. Kapısı çaldığında hızla gülümsedi sanki ağlayan o değilmiş gibi, arkasına baktı.
"Gel."
Minhyuk içeri girince Seungmin'in yüzü düştü, kaşları çatıldı. "Ne oldu Minhyuk?"
"Özür dilerim."
"Annen mi gönderdi?" dedi inanmayarak, daha önce de ayrılıp barışmışlar veyahut Minhyuk onun canını sıkmıştı ama onun kendi iradesiyle özür dilemeyeceğini herkes biliyordu. Büyük bir ihtimalle Minhyuk'un babası yine ona kızmıştı.