200 yorum 🎀🙏
***
"Bakma öyle."
Jisung, Seungmin'e doğru konuştuğunda Seungmin kıkırdadı. Sandalyesine tutunup ayağa kalkmış ve koltuğa atmıştı kendini, dudaklarındaki imalı gülüş bir an bile düşmezken Jisung ateş basan yanakları ile "Seungmin!" demiş, Seungmin kahkaha atmıştı.
Aslında şöyleydi, Jisung ve Jeongin neredeyse bir buçuk aydır flört ediyordu, bunu bilmeyen kalmamıştı. Bugün ise hepsi Jeongin'in evinde toplanacaktı, Seungmin de erkenden kuzeninin evine geçmişti ama evde Jeongin değil, Jisung vardı.
Jeongin, Jisung'a evinin anahtarını vermişti rahatça girip çıkabilmesi için ve bu da tabii ki Seungmin'e koca bir çığlık attırmıştı. Eve erkenden geçip Jeongin ile buluşmak isteyen Jisung'un planı da Seungmin gelince yatmıştı.
"Hem.." diye konuştu kendini tutamadan. "Sen niye hep benle Jeongin'i yakalıyorsun ya? Sen Chan ile bir flört ol, işte o zaman intikamımı alacağım."
Seungmin eğlenerek dil çıkardı, Jisung ona gülmüş, bu sırada da kapıdan ses gelirken "Git de karşıla." demişti arkadaşına. "Bakmıyorum, git hadi."
"Öldüreceğim seni." dese de reddetmeden kapıya ilerledi Jisung. İşten dönen Jeongin de onu görmüş, kaşları kalkarken "Erkenden gelmişsin." deyip keyifli bir gülümseme yerleştirmişti dudaklarına.
Jisung ellerini arkasında birleştirip mırıldandı. "Öyle, daha çok vakit geçiririz dedim çocuklar gelene kadar."
"Hım..." diyen Jeongin elindeki torbayı kenara bırakıp tek kolunu onun beline sararak kendine çektiğinde Jisung göğsüne tutundu hızla. Başını geriye çekti. "Seungmin de gelmiş."
Jeongin'in gözleri salona gittiğinde "Bakmıyorum!" diyerek elini salladı onlara arkası dönük olan Seungmin.
Kuzenine güldü ardından da başını uzatıp dudaklarını Jisung'un dudağının köşesine bastırdı. "Çok iyi yapmışsın."
Hızlanan kalbi ile gözlerini kapattı Jisung, yanak değil de dudak köşesinden öpücükler Jeongin'e özeldi onun için. Anında kocaman gülümserken Jeongin de geri çekilmiş "Üstümü değiştirip geleceğim." diyerek odasına ilerlemişti.
Arkasından seslendi Jisung. "Bu poşet ne?"
"Aşağıdaki marketten bir şeyler aldım! Senle Seungmin'in sevdiği jelibonlar da var içinde."
"Jeongin, seni yerim!" diye bağırdı Seungmin direkt. Jisung torbayı mutfağa bırakmış, içinden de kendisi ve Seungmin'in sevdiği jelibon paketlerini alarak salona geçmişti hemen.
Jeongin'in bir kişi için ideal, birkaç kişi için küçük bir evi vardı. Şehrin büyük sitelerinden birinde, orta katta yaşıyordu. Kore'ye döndüğünde başta ailesiyle kalsa da bünyesi yalnızlığa alıştığından ayrı eve çıkmıştı.
Jisung L koltuğun bir ucunda, Seungmin bir ucunda otururken ikisi de jelibonlarını yemeye başlamıştı. Daha rahat bir şeyler giyip gelen Jeongin ile Seungmin "Jeongin ya," diye konuştu merakla. "Buranın kirası kaç?"
Jeongin güldü. "Ne oldu, sen de mi taşınacaksın?"
"Neden olmasın?" deyip direkt kuzeninin şakasına ayak uydurdu, ekledi. "Hadi ya, söylesene."
Jeongin tekrar gülmüş ve söylemek yerine ıslık çalıp "Deli para," demişti. Seungmin inanmazca ona bakarken gülen kuzeni ciddi olduğunu söylüyordu. "Oha ya," diye mırıldanıp jelibonundan yemeye devam etti.
"Aç mısın?" diye sordu Jisung yanına oturan çocuğa bakıp, Jeongin kolunu onun omuzuna atıp kafa salladı. "Pek değil, Changbinler de gelsin bir şeyler sipariş ederiz. Onlar neredeymiş?"