bol yorumm 🎀
***
Seungmin kendini nefes nefese yere attığında bugün yanında Jisung vardı, arkadaşının yanına direkt koşmuş, "Seungmin?" diyerek yanına çökmüştü, Seungmin için alışıldık ama Jisung için korkunç olan bu yere bırakma olayı ile kafa salladı nefes nefese.
"İyiyim," deyip uzandı ve havlu ile boynundaki terleri sildi. "Sıkıntı yok, merak etme. Yorulduğum için kendimi yere attım ayrıca bacaklarımın acıyor olması inan canımı yakmıyor."
Onu dinleyen Jisung "Ne bileyim ya," diye mırıldandı. "Öyle dank diye kendini attığında korktum. Ah, telefonun çalıyor." Cümlenin ortasında gözleri kenardaki telefona gitmiş, Seungmin telefonu alıp kuzeninin aramasını yanıtlamıştı.
"Efendim?"
"Bitti mi?" dedi Jeongin direksiyonu çevirirken. "Şirkette işler uzadı biraz, aile şirketinde çalışmak iyi mi kötü mü bilmiyorum. On dakikaya kliniğin önündeyim."
"Bitti bitti," deyip sırtını duvara yaslamıştı Seungmin. "Jisung ile oturuyoruz biz."
"Tamamdır."
Telefon kapanmış, Jisung ayaklanıp kendi ceketini ve Seungmin'in ceketini almıştı, geri arkadaşının karşısına otururken "Senin böyle kot ceketin mi vardı?" diye merakla sorduğunda Seungmin kafa salladı.
"Benim değil, Chan'ın."
"Ne!"
"Bakma öyle hemen, piknik yaptığımız gün bende kalmıştı, veririm dedim ama o Avustralya'ya gidince kaldı. Bir haftadır da duruyor öyle, dolaba asmıştım, kendi ceketimle yan yanalardı, karıştırmışım."
Dürüst bir şekilde olanı söylemişti, ceketin ona ait olduğunu da arabada üstüne geçirdiğinde fark etmişti. Yine giymiş, ellerini cebine atarak yaslanmıştı duvara. Arkadaşı ile göz göze geldiklerinde o an yetmişti "Jisung..." diye mırıldanması için.
Jisung omuz silkti. "Chan'ın deli gibi senden hoşlandığını biliyorsun, görmemek için kör olmak gerekir Seungmin. Adam resmen gözlerinin içine bakıyor."
"Ya..."
"Yalan mı?"
"Yanlış anlıyorsun." dedi ısrarla, "Cidden." Kabul ediyordu, bazen o da Chan için 'acaba?' diye düşünüyordu ama sonra daha detaylı düşününce yanlış anladığının farkına varıyordu.
"Söylesene o zaman." dedi Jisung, ciddi bir şekilde baktı yüzüne. "Seni sadece arkadaşı olarak gören bir adam neden konuşmak için bahaneler bulsun, neden gidip dinleneceği anlarda soluğu senin yanında alsın? Sen farkında değilsin ama onun gözleri senin üstünde."
Planladığından daha erken bir şekilde kliniğe gelen Jeongin, aylardır düzenli olarak geldiğinden onu tanıyan personellere selam vermiş ve Seungmin'in çalıştığı odaya çıkmıştı. Aralık kapıdan içeri girecekti ki kuzeninin sesini duymasıyla durdu.
Seungmin, Jisung'un sözlerini böldü kendini tutamadan. "Ya da sadece kardeşi yüzünden ona tanıdık gelen ve yardım etmek istediği biriyimdir Jisung."
Yardım etmenin acımak olduğunu anlayan Jisung iç çekti. "Hadi diyelim acıdığı birisin, engelli birisin, biz kalabalık ortamda otururken bu çocuk her an gülerek seni izliyor, güldüğünde baktığı ilk kişi sen oluyorsun, söyle, sence acıdığı biri mis.."
"Jisung, Chan beni sevemez!" Gözleri dolu dolu bağırdı Seungmin ve içinde tuttuğu düşünceleri söyledi. "Ya neye yarıyorum söylesene! Yürüyemiyorum, gittiğim her ortamda ayak bağı oluyorum, tuvalete bile tek gidemiyorum Jisung ben! Söylesene, böyle birini kim sever!"