Chan'ın evinde sabaha karşı uyuyan ikili bu yüzden neredeyse öğleden sonra uyanırken ilk uyanan Seungmin olmuştu. Beline sıkıca dolanan kollar, sırtında hissettiği göğüs ile direkt gülerken uzanarak telefonunu eline aldı.
Saati kontrol etmiş, dörde yaklaştığını görürken üstünkörü bildirimlere bakmıştı ama önemli bir şey yoktu, zaten ona ulaşacak kişiler de dün gece parti yapıp eğlendiklerini bildiğinden bildirim kısmı boştu.
Telefonu geri yerine bıraktığı sırada ensesinde hisettiği dudaklarla karnındaki ele tutundu. "Uyandın mı sen?" diyerek başını hafifçe arkaya çevirmiş, Chan ise onu kendine iyice yapıştırıp daha sıkı sarılmıştı. "Kıpırdanıp durdun, uyandım tabii ki."
Sonra birkaç mırıltı çıkarıp alnını Seungmin'in yanağına sürttü, bu hareketiyle Seungmin kıkırdarken zar zor kolları arasında ona dönmüş, yüzü gözü şişmiş sevgilisine bakmıştı.
"Günaydın uykucu."
Tek gözünü açtı Chan. "Dehşet görünüyorum şu an değil mi?"
"Belki başka biri olsan evet derdim ama aşk gözümü kör mü etti bilmiyorum, aşırı tatlı geliyorsun şu an."
Dürüstlüğü sabah sabah Chan'a kahkaha attırırken Seungmin onun yanaklarını sertçe sıkarak bağırmasına sebep olmuş, Chan acıyla bağırırken de iyice uykulu halinden sıyrılmıştı.
Çok değil, sadece birkaç dakika sonra ikisi de daha ayılmış bir şekilde sohbet ederken Seungmin tek bacağını onun üstüne atmıştı. Chan da bacağını okşuyordu başparmağıyla ağır ağır ve bu sırada da kolunda yatan sevgilisini dinliyordu.
"Şimdi diyorum ki tatil de gelmişken ben resim çizmeye devam edeceğim ya? Tuvale geri mi dönsem, evin duvarlarına asarız, ne dersin?"
Chan, bacağındaki eli çekip onun alnındaki saçlarla oynadı. "Ben her şeye tamamım, yer kalmazsa eşyaları atıp resimlerini koyabilirsin."
"Salak adam." Seungmin bu adamın aşkı yüzünden delirecek gibiydi, kıkırdayarak söylediği şeylerle hafifçe Chan'ın dudağına vururken Chan da gülmüş, Seungmin ise o gülerken dudaklarını öpüp çekilmişti.
"Şaka değildi ama sen bilirsin," deyip oyuncu bir tavırla konuşan Chan kahkaha atan sevgilisini dinleyerek yataktan kalktı. İkisinin de acıktığını düşündüğünden bir şeyler hazırlayacaktı ama o yataktan kalkar kalkmaz Seungmin direkt yastığa sarılıp mayışmıştı.
Beline bol gelen pijamasını düzeltip üstüne tişört almadan ilerlemeye başladı, bu sırada da seslenmişti. "Uykucu, açlıktan ölmek istemiyorsan o yataktan kalk."
"I, ıh, olmaz. Bugün hep yatacağım, sen de beni kucağına alacaksın eskisi gibi."
"Eskisi gibiymiş..."
Önce banyoya uğrayan Chan elini yüzünü yıkayıp kurulamış ardından da mutfağa geçmişti. Kahvaltı hazırlamak için pratik bir şeyler yaparken odaya geri dönmüştü. Hâlâ uzanan Seungmin'i görmek onun gülmesini sağladı. İlk olarak yastığı kolları arasından çekmiş ardından da eğilerek onu kucaklamıştı.
"Sen eskisi gibi mi dedin ben odadan çıkarken?"
Seungmin ona baktı. "Yo, kim dedi? Evde bizden başka biri mi var Chan?"
"Ben yanlış duyduysam demek ki."
Chan ayak uydurup gülmesini sağlamış, Seungmin yüzünü yıkadıktan sonra ise onu mutfağa götürmüştü. Kendisi tosta yaparken Seungmin ona baktı. "Telefonunu uzatsana, oyun oynayacağım."
Telefonu uzatan adamla önce beraber eline almış, önce saçma salak pozlar verip fotoğraf çekilmiş ardından da oyun oynamaya başlamıştı. Geçiştirmelik bir şeyler hazırlayan Chan ile beraber bir şeyler atıştırdıktan sonra odayı toplamışlar, dizi izlemişler, Chan Seungmin'i kendi evine bırakmadan önce de dışarıda yemek yemişlerdi.