200 yorummsss
***
Seungmin, Chan ve Changbin mühendislik fakültesine girdiğinde asansörün çok dolu olduğunu görmüşler ve Seungmin'in fikri ile merdivenleri çıkmaya karar vermişlerdi. Değneklerle yavaş çıksa da ne Chan ne de Changbin şikayetçiydi.
İlk iki katı çıkan üçlü üçüncü kata çıkan merdiven boşluğunda dururlarken Seungmin ona bakan sevgilisine dönerek kıkırdadı ve soluklandı. "Yoruldum."
Sırtını duvara yaslamış, Chan sırıtmıştı. "Şöyle yapalım," dedi ve ardından da değnekleri Changbin'in eline verdiği gibi eğilerek sevgilisini kucakladı.
Seungmin bunu beklemediği için "Chan!" diye heyecan ve panikle konuşurken Chan hızlıca merdivenleri çıkmış, gözler onlara dönerken Seungmin'in durumunu bilenler Chan'ın bu hareketini çok tatlı bulmuştu.
Boynuna sımsıkı sarılan sevgilisini üçüncü kata getirdi Chan ve ardından da dikkatlice ayaklarının üstüne bırakıp Changbin'in uzattığı değnekleri eline tutuşturdu. Göz kırptı. "Benden bu kadar canım, derse geç kaldım."
"Deli adam..." Koşan Chan ile bağırdı Seungmin. "Kolay gelsin!"
Chan ona gülüp kendini dersliğe attığında Changbin arkadaşına bakıp "Seviyor he," demişti. Seungmin güldü. "Seo çok sevgiden ağlayacağım, o kadar ağlayacağım ki."
"Ağlama mal."
"Of, git ya."
Seungmin ona dil çıkarıp derse girmiş, Changbin de kendi dersinin olacağı sınıfa geçmişti. Chan dersi bittiği gibi kafeye geçip bilgisayarından direkt tezine başlarken çok geçmedi ve değnekleri kenara bırakan Seungmin kendini koltuğa attı.
Anında omuzları değerken ikili birbirine dönmüş, tek kaşını kaldıran Chan ile Seungmin gözlerini kısmıştı. Sevgilisinin tatlılığına delireceğini hisseden Chan anında ciddi tavrını kaybedip kıkırdarken bilgisayarı masaya bıraktı ve kolunu omuzuna atarak onu kendine çekti.
"Delirtiyorsun beni."
"Bilemeyeceğim beyfendi asıl siz beni delirtiyorsunuz, o kadar aradım telefon açılmadı, düşünerek buldum yerinizi."
Onun bu sözleriyle Chan direkt kafenin diğer ucundaki şarjda olan telefonuna bakarken ağzı şaşkınlıkla açılmış, "Şarjda unuttum!" dediği gibi koşarak telefonunu alarak gelmişti.
Kendini geri Seungmin'in yanına attığında Seungmin ona gülüp yanağından makas aldı, başını Chan'ın omuzuna yaslamış, Chan ise yanağını onun saçlarına dayamıştı.
"Video mu izlesek?"
Chan direkt telefonunu açıp uzattığında Seungmin videoları rastgele kaydırmış, Chan da kendi kahvesini bir ona bir kendine içirerek bitirmişti.
"Aslında bir şey istiyorum." dedi Seungmin ve telefonu kapatıp ona verdikten sonra başını omuzundan kaldırarak Chan'a döndü. O, merakla bakarken devam etti.
"Bir gün seninle sabahlamak istiyorum." dedi. "Ama bu sefer konuşan sen olacaksın. Hep ben anlatıyorum, hep ben bir şeyler paylaşıyorum. Bir derdin olsun ya da olmasın, Chan'ı bilmek istiyorum."
Bu isteği beklemiyordu Chan, kendini tutamadan güldüğünde başını koltuğa yaslamış ve "Olur." diye mırıldanmıştı. "Sen ne zaman istersen söylemen yeterli."
Hiç sorgulamadan kabul etmesiyle Seungmin hafifçe alt dudağını sarkıttı yavru köpek gibi bakarak, Chan'ın gözleri ona giderken kendine sabır dileyip başka tarafa kafasını çevirmiş, Seungmin ise hemen koluna sarılmıştı.