boll yorumm 🎀
***
Finalleri teslim eden arkadaş grubu kafede oturmuş kahve içerek kritiğini yaparken Chan da sınav sorusunu çözemeyen bir arkadaşına kağıdı çıkarmış, onu anlatıyordu. "Formüle barı eklemeyi unutmuşsun." dedi.
Kalemle formüldeki barın altını çizdi. "Bunu unuttuğundan çıkmamış, neyse çok takma, o stres anında kimsenin aklına gelmez."
Kız soruya bakmış, anlayıp başını sallamış ve yorgun bir gülüş bırakmıştı. "Olan oldu diyelim, anladım. Teşekkür ederim Chan, gideyim ben de artık."
"Ne demek, rica ederim." Ayağa kalkmışlar, Chan arkadaşı ile sarılıp ayrılmıştı. "Dikkat et kendine."
"Sen de öyle."
Kız kafeden çıkarken Chan da arkasını dönüp kendi arkadaş grubuna ilerlemiş, bir sandalye çekip çantasını bırakmıştı. "Nabersiniz?"
Changbin güldü. "İyidir, seni sormalı."
"Sınav fena üstümden geçti," deyip yalandan alnını silince herkesi güldürmüştü. "Hallettim bir şekilde, o zaman lavaboya gidip geleyim ben. Kendime kahve alırım dönünce, isteyen?"
"Herkesin var," diyen Hyunjin elindeki kahve bardağını havaya kaldırıp sallamış ve buz sesinin duyulmasını sağlamıştı. Kolunu omuzuna atan Minho'ya yaslandığında Chan kafa salladı ve arkasını dönerek kafeden çıkıp koridordaki lavaboya girdi.
Girmesiyle beraber de aynanın karşısındaki çocuğu buldu gözleri, istemsizce adımları durulurken tezgaha tutunup ayağa kalkmaya çalışan Seungmin hızla ellerini çekti ve dolu gözlerini kırpıştırarak ona döndü, gülümsedi. "Hey."
"Hey." dedi Chan hafifçe elini kaldırıp. Seungmin'in yüzünde sahte bir gülümseme olduğunu anlayacak kadar tanımış, izlemişti onu. Bu yüzden kendine engel olamadan "İyi misin?" diye sormuş, Seungmin kafa sallamıştı.
"İyiyim. Sen?"
"Ben de. Kliniğe gittin sanıyordum."
"Jeongin ve her ay bir kere bozulan arabası, gecikti biraz. Onu bekliyordum ben de."
"Anladım."
Chan musluğun altına elini uzatıp avucuna su doldurmuş ve soğuk suyu yüzüne çarpmıştı, Seungmin, gözleri onun üstünde iken tekrar kalbinin kırıldığını hissetti. Hayatında Chan gibi pozitif, neşeli, ona destek olan birini kaybettiği için gerçekten kalbi kırılıyordu. Bir ihtimal arkadaş kalabilirler miydi diye düşünmüştü ama Chan 'ben sevdiğim birine arkadaş gözü ile bakamam artık' demesiyle de o ihtimal yok olmuştu.
"Gideyim o zaman ben de." demesiyle beraber Chan havlu kağıt kopardı makineden, ona baktı. "Asansörler, diğer öğrencilerin sınav saati diye epey bir sırayla doluydu. Yardım etmemi ister misin?"
Duraksadı istemsizce Seungmin, işte tam olarak bu onun zoruna çok gidiyordu. Durum ne olursa olsun, elinde ne kadar imkân olursa olsun bir şekilde birilerinin yardımına ihtiyacı oluyordu. Chan rahatça onu arkasında bırakıp gidemiyordu bile, bu canını çok yakıyordu.
"Olur," diye kendinin bile duyamadığı bir tonda mırıldandığında Chan iç çekti, gözlerinin dolduğunu görmüştü. İkisi beraber lavabodan koridora geçip yine de asansörlere bakmışlar ama hepsi farklı yönlere gidiyor ve doluydu.
Seungmin'in zoruna giden bu şey Chan'a hiç batmıyordu hatta biraz daha derine inince, onunla hâlâ diyalog ve temas hâlinde olduğu için mutlu oluyordu.
Sandalyeyi kenara aldı ve hafifçe eğildi. "Tutun bana."
Ellerini bacaklarına ve beline dikkatlice sarmış, dolan gözlerini kırpıştıran Seungmin boynuna dolamıştı kollarını. Onu havaya kaldıran Chan yavaşça merdivenleri inmeye başladığında tutamadığı gözyaşlarıyla ağlayan çocuk Chan tam onu bırakacağı sırada daha da sıkı sarıldı, durdu Chan.