200 yorum🎀🎀
***
"Jisung, ağlama artık."
Kafede oturan arkadaş grubu dakikalardır Jisung'un sayıklamalarını dinliyorsu. En sonunda Seungmin bıkmış olmalı ki ironik bir yolla ağlamaması gerektiğini söylemişti.
"Hayır," dedi Jisung ve onlara baktı. "O sahneyi Changbin ya da ucube mühendislik öğrencileri değil, benim görmem lazımdı. Bu ilişkinin ilk destekçisi benim."
Changbin arkasına yaslandı. "İnan bana pek görmek istediğim bir görüntü değildi."
Felix bununla kendini tutamadan patlayıp kahkaha attığında Seungmin yüzünü buruşturup "Sen hep Felix ile yapıyorsun ama," demiş, kaşlarını kaldırmıştı.
Changbin de aynı şekilde kaşlarını kaldırarak ona bakarken Jisung iç çekti. "Zaten sevgilim de yok yalnız kaldım. Chan seni izleyecek diye kahve yaparken üç kere Minho'dan azar işitti, Changbinle Felix desen, of!"
Söylenmelerine devam edecekti ki arkası dönük Jisung'un aksine masaya yaklaşan Jeongin'i görmüştü hepsi. Onlar sırıtırken Jeongin şahit olduğu konuşma ile kolunu sevgilisinin omuzuna atıp arkasından eğildi ve dip dibe gelirlerken göz kırptı. "Kim yalnız bırakıyormuş seni?"
"Jeongin!"
Jisung direkt boynuna atlarken Jeongin gülerek beline sarılmış, "Seni kaçırmaya geldim," demişti. "Olur," dedi hemen Jisung. "Ama bir dakika, burada olduğumu kim..."
Gözleri direkt arkasında kalan Seungmin'e gittiğinde Seungmin sırıtarak el sallamış, "Bana niye söylemedin ya?" diyerek ayağa kalkmıştı Jisung. Jeongin güldü. "Ben istedim, hadi gidelim."
Sandalyede duran Jisung'un çantasını almış, kendi omuzuna asmıştı. "Biz kaçtık," diyerek belinden tuttuğu sevgilisini adeta sürükleyerek kafeden çıktıklarında "Salak ya," diyerek güldü Felix.
Sevgilisine baktı. "Biz de mi gitsek?"
Changbin bu soruyla danışmak için Seungmin'e baktığında Seungmin sorun olmaz anlamında elini salladı. "Gidin, gidin. Ben de biraz resim çizerim, Chan da gelecek zaten."
"Tamam o zaman."
Onlar da veda edip gidince masada yalnız kalan Seungmin'in gözleri kahvesine gitti, bittiğini fark ederek ayaklanmış, değneklerini de alarak tezgaha doğru yürümüştü. Onları kenara bırakıp kollarını tezgaha yasladığında Chan karşısına geçti sırıtarak.
"Ne alırdınız efendim?"
Anında gülerek göz kırptı Seungmin. "Seni demek isterdim ama Minho seni bana vermeye pek niyetli değil gibi."
Kenarda kahve hazırlayan Minho'ya gözleri gittiğinde Chan kıkırdamış, Minho "Şu kafenin yoğunluğu bir azalsın sana fırlatacağım." demişti sırıtarak. Seungmin de ona gülüp sevgilisine döndü.
"Orta boy buzlu latte hazırlar mısın bana?"
Kafa salladı Chan. "Otur istersen, getiririm ben."
"Yok canım, manzara buradan daha güzel."
Kahveyi hazırlayan Chan gülerek tek kaşını kaldırdı. "Çok bir cüretkârsın?"
"Değil mi?" diyen Seungmin kıkırdarken Chan da onun tatlılığına gülüp kahveyi hazırlamaya başladı, bu sırada da sohbet ediyorlardı. "Jisung ağlamayı kesti mi?"
"Jeongin sayesinde sonunda kesti." Ofladı. "Ama susmuyordu. Jeongin'e mesaj attım en son, tabii Jisung bunu Jeongin'in ani bir sürpriz ziyareti sanıyor ama olsun."