Bir zamanlar bir kalbim vardı. Mutlu, huzurlu, yaşam dolu bir kalp... Annem, babam, abim ve ben... İlk önce babam öldü ardından annem. Annemin ölmesiyle abim öldü. En sondada ben öldüm. Bir çiçeğin yaprakları gibi yavaş yavaş solduk, yavaş yavaş koparıldık. Kalbimdeki huzur, mutluluk, yaşama sevinci uçup gitti. Kalbim acılarla küçüldü bununla beraber bende küçüldüm. Kalbim daha fazla dayanamadı ve nefretle dolmaya başladı. Bu nefret zamanla intikam arzusuna dönüştü. Kalbim pes etmedi, tüm bu zorluklar karşısında bir şekilde ayakta durmayı başardı. Fakat en sonunda dayanamayıp kırıldı. Öldüğümü sandığım o gün kalbimde sevgiden eser kalmamıştı. Kalbimdeki acı ve keder birleşerek her şeyi benden söküp almışlardı. Artık tamamen YALNIZDIM. TAMAMEN NEFRET DOLUYDUM...
GÜNÜMÜZ:
...
...
...
YAĞMUR'UN ANLATIMIYLA:
Sidelyam tam karşımda silahın kalbini delip geçmesiyle yere düştü.
Yine hiçbir şey yapamamıştım. Yine birinin ölümüne sebep olmuştum. Arkadaşım, dostum yine gözlerimin dibinde ölmüştü ve ben sadece şok içinde demir parmaklıklardan olanları izliyordum. Böyle olmaması gerekiyordu. Ölemezdi. Şuanda ölmemeliydi. Siyah Gülüm gözlerimin dibinde can veriyordu ve ben hiçbir şey yapamıyordum. Olanları izlemekten başka bir şey gelmiyordu elimden. Kendimi oracıkta ağlamamak için zor tutuyordum. Aptal herif kardeşini bile öldürmüştü. Kimdi bu adam ve ne yapmaya çalışıyordu? Bu olanlara anlam veremiyordum. Siyah Gülümün suçu neydi? Ondan ne istiyordu?
"Aptal herif! Neden yaptın bunu?!"
Sesim öyle güçlü çıkmıştı ki tüm hapishanenin içinde yankılanmıştı. Sesi duyar duymaz kafasını bana doğru çevirdi ve hafifçe sırıttı.
"Siyah Gülün ölmeyecek Armina."
Armina...
Bana en son böyle beni bıçaklayıp öldürmeye çalıştığı gün seslenmişti. O gün benim öldüğümü sanarak çok büyük bir hata yapmıştı. Oysa ben ona gerçek bir sevgiyle bağlanmıştım. Sevmiştim onu. Ama o beni öldürmeyi seçmişti. Bu olaydan yıllar sonra Sidelya ile tanıştım. Onunla dost olduk. Bana acılarından bahsetti bende ona kendi acılarımdan bahsettim. Ortak bir noktamız vardı. İkimizde sevgi yüzünden acı çekmiştik. İkimizde yalnız bırakılmıştık. Fakat hayat yine bizi kandırmıştı. Yine yalnız kalmıştık.
"Bana bir daha asla böyle seslenme!"
"Beni ne çabuk unuttun. Oysa ben seni asla unutmadım Arminam."
"Unutmadım... Unutamam da..."
GEÇMİŞTEN BİR GÜN:
Dışarısı çok soğuktu. Gökyüzünü kara bulutlar sarmıştı. Birazdan yağmurun yağacağı çok belliydi. Yanıma şemsiyemi bile almadan koşarak dışarı çıktım. Dışarı çıkar çıkmaz yağmur tüm gücüyle yağmaya başladı. Koşmaya başladım. Bugün olamazdı. Acele etmeliydim. Yoksa her şey için çok geç olacaktı. Saatlerce koştum. Hiç durmadan karanlık sokaklardan geçtim. Etraftaki tek tük insanlar arkamdan bana bakıyorlardı. Bakışlara hiç aldırış etmeden koşmaya devam ettim. Çok az kalmıştı. Daha da hızlı koştum. Hızımı iyice arttıracakken bir anda ayağım kaydı ve yere düştüm. Dizimden kanlar akmaya başladı. Canım çok fena yanmıştı. Fakat durmadım dizim acısa da yağmurda hızlı hızlı koşmaya kaldığım yerden devam ettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR KATİLİN GÜNLÜĞÜ
Misteri / ThrillerSevgi ve nefretin, acı ile karanlığın arasında kaybolan bir Katilin hikayesi. Bunca zamandır çektiği acıların intikamını almak için yaşayan bir kızın bu yolda her şeye rağmen pes etmeyip ayakta durmayı başaran ve neden katil olduğunu anlatan bir acı...