Bölüm 26 - Tatbikat

170 12 13
                                    

"Çocuklar," All Might karşımıza geçti ve bugün yapacaklarımızı açıklamaya başladı.

"Sizin için bir kurtarma tatbikatı yapacağız, şurada gördüğünüz kapsamlı ve gerçekçi bir yıkıntı modeli. Sınırlı sürede oradan kurtarabildiğiniz kadar çok 'insan' kurtarmaya çalışacaksınız - tabii bunlar kuklalar olacak. Fakat dikkatli olun, bu yapı çok dengesiz ve dağınık! Son olarak, yardımlaşmanızda bir sıkıntı yok. Hepinize bol şans!"

Kolay olacağa benziyordu ve bu çok yorulmayacağımız anlamına geliyordu. Buna sevinmiştim çünkü hem fazla uğraşmak istemiyordum hem de yine uykusuzdum.
Ve kesinlikle geç saatlere kadar çizim yapmadım (!).

(Y.N.: Kesin önceden diğerleriyle çekindiği fotoların çizimini yapıyodu)

Isınmalarımı da bitirdikten sonra her şeyim tamamdı, kafam da rahattı. Etrafa şöyle bir göz attım.

Talimatların ardından yerime geçtim. İşaret verilmesini beklerken Bakugou geldi yanıma yavaşça. Normal psikopat bakışlarının aksine gayet masum bir ifade vardı yüzünde.
"Beraber gitmek ister misin?" diye sordu yumuşak bir şekilde.

Eşyalarımı kontrol ederken yüzüne bakmadan yanıtladım. "Hayır, sağ ol."

Duymazdan gelerek konuşmaya devam etti. "Takım çalışması yapabiliriz. Veya iddiaya girebiliriz belki?"

"İstemiyorum Bakugou."

Bana baktı ama göz temasını fazla sürdürmedi.
"Kolun henüz iyileşmedi ama. Alçın, masan da olurdum halbuki..."

Bu cümle karşısında derince nefes aldım. Sözleri içimi yumuşacık etse de içimden bir ses daha beklemem gerektiğini söylüyordu. Bakışlarımı ona çevirdim.
"Teşekkür ederim, Bakugou. Tek gideceğim. Hem zaten bir kahraman böyle durumlarda da görevine devam etmeli değil mi?" dedim deminki kadar düz bir sesle.

Gitmek için sola döndüğümde mırıldandı. "Şey,"

Konuşurken çekindi mi yoksa bana mı öyle geldi? Bir ilk olmalı!

"Belki," dedi alçalttığı sesiyle. "Konuşmak için zamanımız da olur... Hı?"

Umutla parlayan kırmızı gözlerindeki bakışlar yerden yüzüme çıktı. Bu sefer onu geri çevirirken içim o kadar rahat etmemişti.
"Başka zaman. Görüşürüz."

Jirou yanıma geldi. "İyi bir iş çıkaracağız!"
Arkadan da Mina hareket ve tezahüratlarla desteklediğini belli ediyordu.

"Evet!"

Hafifçe gülümsedim. Parmaksız eldivenlerimin tekini takarken aklımdan plan yapmaya çalışıyordum. Bileğim sargıda olduğundan çizimlerimi oraya yapacaktım, masa görevi görecekti. "Hiç değilse bir iki güne tamamen iyileşecek," düşüncesi aklımda ince bir huzura yer vermişti.

Gitmemiz için gereken işaret verildiğinde hızlıca kendime en sık ve kolay çizdiğim ulaşım araçlarından olan uçan bir kaykay çizdim. Etrafı taramaya yetecek kadar yavaş, vakit kaybetmeyecek kadar hızlı gidiyordum.

Yıkıntıların arasında ilerlerken açıklıklardan giren zayıf ışık iyicene azalıyordu. Hızlıca bir kafa lambası çizdim ve taktım. Elimde ne kadar az şey olursa o kadar rahat olurdu.
Artık her yer karanlık ve tozla dolu olduğunda gözlüğüm ve maskemi takmanın iyi bir fikir olduğunu düşündüm.

İlerlemeye devam ediyordum, ara sıra önümde beliren parçalara çarpmamaya çalışıyordum. O sırada hemen karşıdaki kuklayı gördüm. "Aha!" Öylece uzanmıştı, enkaz altında değildi.

Yol deminkiyle aynıydı fakat neden daha dar hissediyordum? Soğuk beton parçaları yavaşça üstüme geliyordu, fazla oyalanırsam ezilebilirdim. Bunu hocaların kasıtlı bir planı mı olduğunu yoksa cidden arkadan bir şeyin mi baskı yaptığını sorguladım. Aynı anda hemen duvarı tutacak, bana zaman kazandıracak kalın ve uzunca bir çubuk çizdim ve kuklanın yanına koştum. "Bir insan kadar ağır!"

Bakugou x OC  (Bakugou x Reader ~~ Bakugou x YN)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin