Bölüm 22- Fırtına Öncesi Sessizlik

378 27 195
                                    

Odadan çıkacağı sırada kıyafetinin kolundan tuttum. Aklıma Dai için söylediği söz gelmişti ve bu aklımı kurcalamıyor değildi.
"Bakugou, dün Dai için neden 'üçüncü kişi' dedin?"

Kaşları hafiften çatıldı. Bana döndü. Konuşmak için dudaklarını araladı.
"Sen öyle olduğunu düşünmüyor musun?"

Şaşırmıştım. Dai ne bakımdan, neden üçüncü kişi olsundu ki? Anlam veremediğim bu sözü beni rahatsız etmişti. Zira o kendi halinde biriydi, kimseye bulaşmazdı. Bakugou'dan haz etmediğini bilsem de bu sevgili olduğumuz içindi çünkü beni üzmesinden endişe ediyordu -ki bu da Bakugou'nun sert mizacından kaynaklanıyordu.

"Hayır, neden böyle düşüneyim?"

Sebepsizce etrafa şöyle bir göz attı.
"Minato bak, o çocuğu cidden gözüm tutmuyor." derken arkası varmış gibi tonladı cümleyi ama durdu.

"Eee? Yani?"

Gergin bir nefes verdi. Kendinden emin bakışlarla "Onunla görüşmeni istemiyorum." dedi.

Ne saçmalıyordu? Böyle bir şeyi neden isteyebilirdi ki?
"Sebep?"

"Söyledim ya, gözüm onu tutmuyor."

"Niye gözünün tutmadığını soruyorum zaten. Ne yaptı ki?" diye üsteledim.

Sinir küpüyse aynı gerginliği koruyor, hatta arttırıyordu.
"Sana açık konuşmamı mı istiyorsun? Konuşayım. O şerefsiz sürekli dibinde, ne zaman baksam senin yakınında, sürekli çevremizde! Etrafında sürekli seninle konuşan, gülen, sana dokunan bir çocuğun olmasını istemiyorum! Bunu anlamak bu kadar zor olamaz ya!"

Yüzüne baktım. Gözündeki o garip duygu ne üzüntüydü ne de öfke. Tam olarak açıklamaya kelime bulamadığım bu duygu sebebini çözemediğim bir şekilde tehlikeli hissettiriyordu.

Ben ne mi hissediyordum? Anlam veremememin verdiği bir şaşkınlık, arkadaşıma "şerefsiz" gibi bir tabir kullanmasının ve benden istediği şeyin verdiği sinir, aramızı bozmak istemememin verdiği bir endişe ve birkaç tane daha karışık duygudan ibaretti hissettiklerim.

"Neden cevap vermiyorsun?" dediğinde ben nasıl bir tepki vermem gerektiğini düşünüyordum.

Ben de ona sinirli bir tavır sergileyemez miydim? Kesinlikle sergilerdim ama durum daha kötü bir hal alabilirdi ve en son istediğim şey buydu.
Sineye çekip söylediğini yapamaz mıydım? Yapabilirdim, ama yapmazdım.

Derin bir nefes aldım. "Ondan uzak durmamı isteyemezsin." dedim kısaca.

Bakışlarındaki hayal kırıklığını fark edebiliyordum fakat şu anda haksız olduğunu düşünüyordum. Bunun etkisiyle kaşları çatılırken titrek bir nefes verdi.

"Ne demek 'isteyemezsin'?! Minato bak, anlamıyorsun galiba, bu çocuğun niyeti başka diyorum-"

"Gayet iyi anlıyorum, beni salak mı sanıyorsun?!" diye çıkıştım. Tavrı rahatsız etmeye başlamıştı.
"Dai'nin niyeti neymiş? Söylesene!"

Bu sefer kaşları iyicene çatılmış, sesi iyicene yükselmişti. "Sana nasıl baktığının farkında değil misin cidden?! Kızım çocuk seni bildiğin gözleriyle yiyor be! Bana gelip onu savunamazsın!"

"Bağırma salak, herkes uyuyor!" dedim ve sesimi alçalttım. "Bunu sonra konuşalım. Yorgunuz, hastayım. Sakin kafayla halledelim, tamam mı?"

"Tamam. Sana iyi geceler." dedi garip bir edayla ve direkt odadan çıktı. Ben de yatağa geçip kendi kendime söylenirken uyuyakalmışım.

...

Sabah ter içinde uyandım. Yorganı üstümden atıp terliklerimi giydim. Bir bardak su içmek için aşağı indim. Sınıftakilere okula gelmeyeceğimi söyleyip odama geri döndüm.

Bakugou x OC  (Bakugou x Reader ~~ Bakugou x YN)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin