Bölüm 15- Kafa Dağıtma

683 45 283
                                    

"Bakugou, ben sana aşık oldum."

Sonunda söylemiştim, aşkımı itiraf etmiştim ona. En zor kısmı tamamlanmıştı, artık sadece Bakugou'nun vereceği cevap kalmıştı geriye.

Ilık gecede serin esinti sanki bir soba gibi yanan vücudumu ferahlatmak için esiyordu.

Bakugou'ysa farklı bakıyordu.
En başta şaşırmış gibi görünüyordu. O her zamanki derinliğiyle baktı gözlerimin içine. Farklı bakıyordu.

Normalde insanların bakışlarından hislerini anlardım. Ama onun bakışları, çok karışıktı.

Gözlerimin içine bakıyordu, sanki yüreğime bakarmış gibi derindi bakışları. Sonra o kan kırmızısı gözlerini uzaklaştırdı gözlerimden. Etrafa baktı, kaçırıyordu adeta o güzel bakışlarını.
Ve cevap vermekte pek de acele etmedi.

Zemine, çimlere, bana, ağaçlara, gökyüzüne, sonra derin bir nefes alıp tekrar bana baktı ve ağzını açtı. Ama bir fark vardı, gözlerimin içine bakmadan konuşuyordu,

"Aşk aptallara göredir." dedi sessizce.

Ve tekrar gökyüzüne baktı. Onu görünce ben de dönüp baktım.

Ilık gecede serin bir esinti geçti üstümüzden.
Sıcak kalbim serin bir esintiyle üşüdü.

"O zaman ben tam bir aptalım." dedim gülümseyip.

Gözlerim nemlenmişti. Ama sevdiğim çocuk, aşkımın aptalca bir şey olduğunu söylediği için bu durumu garipsemedim.
Duygularım aptalca mıydı?

Ona kalbimin en sıcak köşesini ayırmıştım oysaki.

Başka şeylere odaklanmak istedim.
Ay'ın beyazına, yıldızların göz kırpışlarına, gecenin karanlığındaki yeşilin koyu tonlarına odaklanmaya çalıştım.

Ama gözümün sarı kirpiye kayışına engel olamıyordum ve onu her gördüğümde sözlediği söz aklımda yankılanıyordu.

Bir ara göz göze geldik fakat geldiğimiz gibi kaçırdık gözlerimizi.
Sanırım bu durum Bakugou gibi biri için bile garipti.

Ve bir süre orada sessizce oturduk...

Bir ara Bakugou saate baktı, en başta konuşmaya çekinir gibiydi.
"Saat geç olmuş, içeri girelim." dedi garip bir ses tonuyla.

"Sen geç, ben birazdan gelirim." dedim.

"Üşürsün," dedi.

"Üşümem." dedim.
Biraz durdu, sonra ellerini cebine sokup yavaş yavaş gitti.

Çatıda, gecenin bir saati rüzgar uğultusu ve ben başbaşa kalmıştık. Huzurlu bir andı aslında. Rüzgarı dinledim biraz. Ay'la konuştum. Yıldızları izledim. Saatlerce devam edebilirdim buna, ama hava serinliyordu. Artık içeri girmeliyim, diye düşündüm.

Aşağı indim. Etrafa baktım, herkes yatmıştı. Benimse hiç odama gidesim yoktu, etrafta çizdiğim Bakugou resimlerinin olmasının yanı sıra daha geniş ve ferah bir yerde durmak istemiştim.

Ortak salondaki koltuğa geçtim, etrafı inceledim. Canım sıkıldı, Rai'yi aramak istedim ama uyuyordur diye aramadım. Gidip biraz süt içtim, uzanıp müzik eşliğinde telefona baktım.

Gözlerim kapanıyordu, uykum gelmişti. Telefonu bıraktım ve serin gecede cenin pozisyonu alıp gözlerimi kapattım.

...

"Minato hadi uyan, sabah oldu." diyen Midoriya ve,
"Kahvaltı hazır Eiko." diyen Dai uyandırdı beni sabah.

Gözlerimi ovuşturarak, "Günaydın," dedim ve doğruldum.
"Üstümü kim örttü?"

Bakugou x OC  (Bakugou x Reader ~~ Bakugou x YN)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin