BÖLÜM 16

3 0 0
                                    

Saatler saatleri kovalamıştı. Ertesi gün olduğunu Alinin bana tost getirmesi ile anlamıştım.

- İstemiyorum Ali siz yiyin ben eve gidiyorum.

O sıra lafımı yine Sultan bölmüştü. Fakat bu sefer ona laf yetiştirmeye halim yoktu.

- Oğuz lütfen bende geliyim.

- Hadi gidelim Kerim.

Kerim beni ve Sultan'ı eve bıraktığında öylece gittim odaya. Gözlerimle her santimini inceledim odanın. Ne hayaller ile yapmıştım bu odayı. Tüm sevdiği istediği eşyaları almıştım. Köşede duran sabahlığını aldım elime. Bir an burnuma doldu kokusu ve o an midem bulanmıştı. Artık anlıyordum ki Leyla artık sıradan biriydi gözümde. Sanki içerde biri varmış gibi sakince kapattım kapıyı bu seferde yangın merdiveninde bulmuştum bedenimi. Saatlerce oturdum oradan gözlerimin görebildiği en uzak yere baktı öylece. Kuş olmak isterdim dedi içimdeki çocuk o zaman giderdim belki anne babamın yanına o zaman olmazdı bu kadar sıkıntı bu kadar dert. Sonra bir yağmur atıştırdı. Gökyüzü de görmüştü haliyle bugünü dünü. O da hissetmişti ve ağlıyordu benle beraber. Her yağmur damlasında bir kez daha tekrardan yanıyordu içimdeki ateş. Yağmur söndürüyor Leyla geri yakıyordu sanki.

Omzuma dokunan el ile dönmüştüm arkama.

- Dört göz hastanede olmalıydın.

- Artık yerim yok yanında.

- Benden dolayı mı?

- Hayır ondan dolayı.

- Ben bu kadar büyüsün istemedim.

- Sorun sen değilsin ki.

O an o kadar çok konuşmuştum ki Sultanla ben bile şaşırmıştım kendime. Ben susmaya çalıştıkça içimdeki yaralı çocuk daha çok anlatıyordu.

- Oğuz ben demiştim sana. Ben gör diye her şeyi yapmıştım.

- Ama görmedim.

- Çünkü aşıktın.

- Aşk seni kör beni kibirli yaptı.

- O ne demek?

- Sen kördün görmedin yapılanları bende kibirliydim gel diye saçma salak şeyler yaptım. Ama tek bildiğim ikimizde yenildik bu illete.

Saatler geçerken yurt müdürü Fahri aramıştı.

- Merhaba Oğuz ben Hale ve günce için arıyorum.

- Bilgi mi var yoksa ailelerinden?

- Evet. Maalesef biliyoruz ki anne babası ölmüştü trafik kazasında bu ikiz kızların. Akrabalarını uzun bir süreçle tek tek araştırmıştık ki bugün Almanyada ki teyzesi arayıp kendisinin bu durumdan yeni haberi olduğunu falan anlattı ve devletin olayı ile teyzesine kavuşacaklar. Saat iki civarı gelecek kadın.

- Tamamdır Fahri bey. Saat iki de orada olacağız. İyi günler.

Nedendir bilinmez içimi bir sevinç kaplamıştı. Beyaz ve halis gittiğinde üzülen ben bu sefer gülüyordum. Belki de artık umudum yeşerecekti hayata karşı.

- Yurttan mı aradılar?

- Evet. İkiz kızları teyzeleri alacakmış.

- Ah ne güzel çok mutlu oldum.

Uzun süren bir sessizlik olmuştu. Bir ona bakıyordum bir de hızla yağan yağmura.

- Oğuz bir gün mutlu olur muyuz?

OĞUZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin