Bölüm 22

2 0 0
                                    


- Sultan neredesin?

Ses yoktu.

- Banyoda mısın?

Yine ses yoktu. Yataktan doğrulup etrafıma baktıktan sonra üzerimi değiştirdim ve üç odası olan bu evi hızlıca dolaştım fakat evde Sultan yoktu. Telefonla arıyordum fakat telefonu da kapalıydı. Bir kaç dakika da bahçeyi turladıktan sonra bahçe kapısından terden her yeri ıslanmış olan Sultan girmişti.

- Neredeydin merak ettim?
- Sahil kenarında sabah koşusu yapmak istedim. Eski formumu kaybetmek üzereyim çünkü.
- Bana haber verseydin beraber yapardık koşuyu.
- Uyuyordun ve uyandırmak istemedim. Ayrıca sen gayet sağlıklısın.
- Bende sende gayet sağlıklısın.
- Ne sağlıklı mı? Buraya gelmeden önce 67 kilo olan ben burada 80’e yaklaştım.
- Hiçte belli etmiyorsun. Hem biraz daha dışarıda durursan hasta olacaksın.
- Ben duş alayım sonra kahvaltı yapalım olur mu?
- Ben hazırlamaya başlıyorum bile.

Sultan duştayken kahvaltıyı hazırlamaya koyuldum. Çayı demleyip yumurtayı  kırdıktan sonra dünden kalan simitleri de ısıttıktan sonra mükemmel bir kahvaltı olmuştu. Hayatıma giren hiç bir kadını kısıtlamamıştım. Bazı erkekler kadınları kısıtlamayı her ne kadar marifetmiş gibi anlatsa da aslında hiçte hoş bir şey değildi. Sultan’ın spor yapması, çalışması, istediği kıyafeti giymesi onun kendi bileceği bir şey iken benim bunlara olan müdahalem onu en kötüsü olan benden uzaklaştırırdı.
Sultanla kahvaltı ettikten sonra bisikletlerimize binip sahil kenarına gittik. Boş olan bir banka oturup her zaman ki gibi denizin huzurlu görüntüsüne daldık.

- Canım sana bir şey soracağım?
- Sor tabi ki.
- Bizimkilerin yanına ne zaman döneceğiz?
- Yine mi aynı konu?
- Ama hemen kestirip atma. 2 ay oldu artık işime uzaktan çalışmak istemiyorum. Arkadaşlarımı özledim. Evimi özledim.
- En çokta abini özledin.
- Tamam sen varsın yanımda ama o da olsun istiyorum. Annem babam öldükten sonra bir abim kaldı ailemden geri. Çok özledim abimi.
- Ama biliyorsun ki Leyla ölmeden önce özellikle abinin adını verdi. Bu tesadüf olamaz. Ya oralarda başımıza bir şey gelirse.
- Yine gideriz. Bir kere kurtulduk yine bir bela olursa kurtuluruz. Hem Zeynep hanımda gitmemizde sakınca görmüyor aksine yüzleşmek daha iyi olur diyor.
- Buradaki evimizi düzenimizi bırakmak istiyor musun?
- Ev dediğin nedir ki senin olduğun her yer ev bana. Ayrıca düzen konusuna gelirsek orada da bir düzenimiz vardı.
- Biraz düşünmem lazım lütfen müsaade et.
- Çok uzun sürmesin ama düşünmen.

Korkuyordum. Uzun zamandır içimde bir yerde duymazdan geldiğim gitmek konusunda ilk kez bu kadar ısrarcı davranıyordu. Gitmek yüzleşmek iyi olabilirdi. Fakat ben kendimde bunları yapacak güç görmüyordum. Sevdiğim herkes birbir elimden kayıp giderken ona bir şey olabilme ihtimali beni üzüyordu. Bir kaç haftadır Osman, Kerim ve Ali üçlüsü de gelmemiz konusunda ısrarcıydı. Osman artık Mavi ile evlenmek istiyordu. Kerim şirket toplantılarından sıkıldığını söylüyordu. Ali ise her gün Baran abinin lafları altında eziliyordu. Biz burada mutlu iken arkamızda bıraktıklarımız hiçte mutlu değildi.

Öğlen sıcağı yavaş yavaş azalırken Sultanla dönüş yoluna girmiştik bile. Sultan her zaman ki gibi çok sevdiği tatlıcıdan çok sevdiği tatlıyı almış eve gidip onu yemenin heyecanı  ile hızlı hızlı pedalları çeviriyordu.

- Bakıyorum da geri de kaldın dört göz.
- Sevgili kırmızı kafa bana kocam demeni tercih ederim yoksa olacaklardan ben sorumlu değilim.
- Yakalarsan olacaklar olur dört göz.
Eve vardığımda Sultan çoktan odaya geçip kapıyı kitlemişti bile.
- Açsana karıcığım söz bir şey yapmayacağım.
- İnanmadım bir kere.
- Hadi hadi aç bakalım kapıyı.
- Hayır.

İçerde bir yandan gülüşüp bir yandan tatlısını yiyen Sultan’ın unuttuğu bir şey vardı ki yatak odasının bahçeye açılan bir kapısı vardı ve orasının anahtarı bendeydi.

Arka tarafı dolaşıp elindeki soğuk baklavanın paketine gömülü olan Sultan’ı görüp sessizce kapıyı açtım. Tatlısı bitip arkasını döndüğünde bahçe kapısını kilitleyip perdeyi kapatmıştım.

- Neden kapattın ki daha hava tam kararmadı ki?
- Hava umurumda değil birazdan olacakları birinin görme ihtimalinden dolayı kapattım.
- Ne olacak ki?
- Dört göz demenin cezasını çekeceksin.

Sultan salona açılan kapıyı açmak için yeltendiğinde elinden tutup onu durdurduktan sonra kolundan tutup yatağa yatırdım. Aramızda hiç mesafe kalmayacak kadar yaklaştıktan sonra konuşmama devam ettim.

- Bir daha bana dört göz dememen konusunu konuşmuştuk değil mi?
- Evet.
- Peki şuan ne olacak?
- Bir şey olmaz bence.
- Bana bak Sultan her ne kadar evli olsak bile hayallerinde ki gibi gelin olmadan dokunmak istemiyorum sana. Ama sen böyle yaptıkça kendime engel olamıyorum.
- Olma o zaman. Ben düğün falan istemiyorum ki.
- Ama ben istiyorum. Seni o gelinliğin içinde odamıza getirene kadar sabretmek istiyorum.
- Ne zaman olacak o zaman düğünümüz?
- Yarın sabah günün ilk ışıkları ile geri dönüyoruz. Kimse resmi olarak evlendiğimizi bilmeyecek ve her şey usulünce sırası ile olacak.
- Ne? İnanamıyorum. Yarın dönüyor muyuz? Seni çok seviyorum sevgilim.
- Bende seni seviyorum kırmızım.
- Hadi üzerimden çekilde valizleri hazırlıyım.
- Cezanı vermedim daha.
- Ne cezası?

Sözünü bitirmeden kapanmıştım dudaklarına. Saçlarının kızılı sanki tüm bedenini yakıyor gibiydi. Dudakları bile alev gibi yanıyordu. Öpücüklerime son vermek istemiyordum fakat yarına uzun bir yolumuz vardı bir de Sultan için sürprizim vardı.

Ertesi gün valizleri arabaya yerleştirirken Sultan evden bir türlü ayrılamıyordu.

- Hani benim olduğum her yer evdi ne diye vedalaşamadın evden?
- Söylerken kolaydı fakat bir an burada yaşadıklarımız geldi aklıma.
- Ne mesela?
- Akşam yemeklerimiz, film gecelerimiz, bahçede yaptığımız piknikler, bir de ilk evimiz olması. Fakat şimdi bırakıyoruz arkamızda.
- Hayır bırakmıyoruz.
- Nasıl yani koca evi nasıl götüreceğiz beraberimizde?
- Şakacı kırmızım. Evi satın aldım. Sana hediyem olsun.
- Sen varya süper bir adamsın oğuz iyiki varsın.
- Sende iyiki varsın. Hadi yola çıkalım. Ben kapıları, pencereleri kontrol edip geliyorum.
- Güvenlik sistemini de aktif etmeyi unutma.

**************************************
Uzun bir aradan sonra iki bölümle daha karşınızdayım.

Bu arada kızım iki yaşına girdi, o hasta oldu, ben hasta oldum, eşim hasta oldu derken anca geldi bölümler üzgünüm o yüzden.

Sizin nasıl geçiyor günleriniz?

Ben bu Sultan ve Oğuz ilişkisi konusunda daha şokumu ve heycanımı atamadım. Sizde durumlar ne alemde?
Siz beğendiniz mi bu ikiliyi?

Şok kararla dönmelerine ne diyorsunuz?

Sizi seviyorum ❤

OĞUZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin