Bölüm 24

1 0 0
                                    

O gece Baran abinin kimle konuştuğunu anlamasakta bazı şeyler olduğu bariz belliydi. Mavi’nin istemesinin üzerinden  üç gün geçmişti bile. Osman herşeyi bitirmişti. Sultan ve Mavi de sürekli kına düğün alışverişindelerdi. Baran abinin konuşmasından sonra içime düşen bir korku vardı. Her ne kadar Sultan’ı yanlız gndermek istemesem de herşey benim istediğim gibi olmuyordu bazen.

Bugün kına olduğu için büyük evde çok fazla koşturma vardı. Kızlar sürekli ne giysek diye ordan oraya giderken içlerinden biri olan Sanem hiç bir şey yapmıyor öylece bahçede oturuyordu. Usul usul yanına gittim belki konuşmak iyi gelir diye fakat benim geldiğimi görünce hemen ordan uzaklaşıp içeri girdi.

Malesef bazen ergenler ile uğraşmak çocuklar ile uğraşmaktan daha zor olabiliyordu. Sınav kaygıları, okul dersleri, akran zorbalığı ve niceleri. Bunca derdi buradakilerin çoğu kaldıramıyordu. Zaten o yüzden ailelerini bulumaya veya düzeltmeye çalışıyorduk.  Sanemin gidişinin ardından telefonumu elime alıp Sultan’a özlediğimi  belirttiğim bir mesaj yazdım. Fakat yoğun olduğundan saatler sonra cevabını alıyordum. Akşam olup salona geçtiğimizde bile görmemiştim Sultan’ı mesajlardan gelin odasında olduğunu biliyordum ama maalesef göz görmeyince gönül katlanmıyordu.

Kına başladığında içeriye ilk önce Mavi girmiş arkadan ise Sultan, Derin, Nil ve Leman girmişti. Sultan o kadar güzel olmuştu ki gözlerimi alamıyordum. Üzerindeki lacivert simli mini elbisesinin içinde adeta parlıyordu. Gelin ve nedimeleri olarak danslarını bitirince sıra ilk dansa gelmişti. Yavaşca oturduğum masdan kalkıp nedimelerin oturduğu masaya doğru gittim. Elimi uzattığımda hiç şüphesiz tutan kadın ile piste çıkıp dans etmeye başladık. Dışarıdan bakıldığında sadece dans ediyor gibi görünsek bile aslında olan çok farklıydı. Aslında ben Sultan ile beraber bulutlara çıkıyor gibiydik.

- Bugün çok özledim seni.
- Bende özledim seni aşkım.
- Kaç gündür ayrıyız ve ben şimdiden vazgeçtim ayrı yaşamaktan gelsen mi benle.
- Olmaz Oğuz abimin şu gizemli hali bitmeden gelmek istemiyorum. Ama şöyle bir anlşam yapabiliriz. Ben bir kaç güne abimin evine gizli kameralar koyacağım. O zaman benden kurtuluşun olmayacak.
- Gizli kamera işini evde yardımcılar varken nasıl yapacaksın.
- Hali hazırda kayıt alan kameraları bir hacker yardımıyla kendi bilgisayarıma da kayıt yapmasını sağlayacağım. Sonra gizli kamera işi de yarın düğün için herkes izinli olacak ve bende bu fırsattan istifade edip abimin odası ve çalışma odası başta olmak üzere oralara kamera koyacağım. Ayrıca senin akıllı karın bir de ne yapacak biliyor musun?
- Ne yapacaksın?
- Abimin telefonunu da hacker yardımı ile başka bir telefona aktarcam.
- Ama bu çok riskli. Abinin sürekli yanında gezen telefonu nasıl almayı düşünüyorsun?
- Abim bekar ve sonuçta bir erkek sürekli gittiği bir eğlence mekanı var orada Gülizar diye bir kadın var. Uzun zamandır güvenini kazanması için herşeyi yaptırdım. Artık güveniyor ve onlar odaya geçtiğinde Gülizar elinin çabukluğu ile telefonu halledecek.
- Varya siz kadınlardan korkulur. Ben kırk yıl düşünsem böyle şeyler aklıma gelmez.
- Boşuna demiyorlar her başarılı erkeğin arkasında bir kadın var diye. Biz olmasak siz iki güne yok olursunuz.
- Demek en fazla üç güne yanımdasın. O zaman öpücüğümü alabilirim şuan.
- Saçmalama Oğuz çocuklar var. Hatta en önemlisi abim bile bize bakıyor.
- Buradaki herkes evli olduğumuzu biliyor sırf bu yüzden bile öpebilirdim ama çocuklar dedin diye vazgeçtim.

Gün bittiğinde yine istemediğim bir ayrılık yaşanıyordu. İstesem sırf Sultanla uyumak için bile Baran abi’nin evine gidebilirdim ama biliyordum ki ben gidersem sır perdesi hiçbir zaman açılamayabilirdi. Sultan ile biraz vadiye gitmeye karar vermiştik. Benim için önemli olan şeyleri önceden hep burada yaşardım ve bugün aylar sonra sevdiğim kadın ile tekrar gidiyordum.

- Buranın manzarası gece bile çok güzel.
- Aynı senin gibi.
- Bak sana fotoğraf göstereceğim. Hatırladın mı bugünü.
- Hatırladım ve utandım. Bunca yıl sen bile bizim olacağımızı bilirken benim bunu görmemek için elimden geleni yapmam çok utanç verici.
- Asla Oğuz öyle düşünme. Ayrıca kimse bilemezdi. Sen nasıl Leyla’yı istiyordun bende seni istiyordum olan bu.
- Beni bir kez olsun sevmekten vazgeçmedin mi?
- Vazgeçmiş olduğum dönem vardı ve çok ta uzak değildi. Senin Leyla ile evlendiğin gün bile vazgeçmemiştim ben ama Melek. Melek’in doğazını öğrenince vazgeçtim. Ta ki senle yine burada bizim hakkımızda yaptığımız konuşmaya kadar.
- Çok özledim onu. Onca kötülüğün içinde bir masum o vardı.
- Ben hala Melek’in ölümünü şüpheli buluyorum.
- Ne gibi?
- O zamanda söylemiştim size doğdu denilen çocuğun elinde leke vardı iyi hatırla hatta Leyla’nın elindeki ize benziyordu fakat ölen çocuğun elinde leke yoktu.
- Gözünden kaçmıştır. Çünkü doğduğunda ve öldüğünde ki günden fotoğraf vardı bak.

Fotoğraflara bir daha baktım evet arada hiç fark yoktu. Eldeki ize gelince maalesef sadece Melek’in yüzü görünüyordu.

- Her neyse öyle olsun bakalım. Ben artık gitsem iyi olacak. Abimin ağzından bir kelime bile kaçırmak istemiyorum.

Cümlesini bitirdiği an tekrar kavuşmutum o dudaklarına. Artık içimde durdurmak istemediğim bir alev vardı. Daha ne kadar onsuz dayanabilirdim bilmiyordum. İkimizde oradan ayrılıp evlerimize dağıldık. Eve vardığımda baş ucumda duran Melek’in fotoğrafını öpüp uyudum.

Ertesi gün dünün aynısı gibi geçmişti tek değişen kadınların ve kızların kıyafetiydi. Nedime olarak bu seferde sarı elbise giymişlerdi. Her birinin modeli farklıydı. Ve benim için yine en güzeli Sultandı. Sırtında ve göğüsündeki derin dekoltesi benim aklımı başımdan almaya yetmişti bile. Düğünde tek hatırladığım ise o elbisenin içindeki Sultandı.

Düğün bitip Osman ve Mavi ilk önce balayı için Antalya’ya gidecekti bir hafta sonra ise benim evin sitesinden ayarladığımız evlerine geçeceklerdi. Herkes dağıldığında Sultan’a hiç bir şey demeden kolundan tutup arabaya oturmasını sağladıktan sonra kendi evimize sürdüm.

Yol boyunca merakla soruar soran Sultan evi gördüğünde olacakları anlamış olacaktı ki susup beklemeye başlamıştı.

Araba durduğunda elinden tutup kapının önüne geldim ve daha fazla dayanamayıp en sonunda kapıyı kapatıp odamıza doğru götürdüm. Ağzımdan ise tek bir cümle çıkmıştı.

- Özür dilerim ama alevime daha fazla dayanamıyorum.

--------------------------------------------------------------

Merhaba canım okurlar uzun bir aradan sonra tekrardan merhaba. Bu kitabı yarıda bırakacağımı düşünmeniz beni üzer. Sürekli belirttiğim gibi bir kızım var ve malum iki yaş sendromunu yaşıyoruz. Her neyse.

Sultan ve Oğuz arasındaki çekim nasıl sizce?

Acaba iler ki bölümlerde bir hamilelik mi var yokssa?

Hepsini öğreneceğiz o yüzden beklemede kalın. Bol bol yorum ve yıldız atmayı unutmayın.

OĞUZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin