08

256 32 6
                                        

Kilisenin önüne geldiğimizde Seungmini kucağımdan indirmiştim.

"Ben oraya girmem yanlız."

"Nedeni nedir acaba Felix bey?"

"Dini bir yer olm orası, birşeyler falan olur. Giremem ben oraya."

Jeongin ve Beomgyu da Felix'e katıldığında göz devirdim.

"Tamam o zaman ilk ben giriyorum, birşey olmazsa arkamdan gelin."

Kapı zaten açık olduğu için birşey yapmamıza gerek yoktu, beni onayladıklarında cebimdeki goproyu çıkarıp Felix'e verdikten sonra yavaştan içeri adımlamaya başladım.

Etrafıma bakınırken bir anda kapının sertçe kapanma sesi birde kilit sesi duyduğumda donup kalmıştım.

Bir anda birisinin beni duvar ile arasına alıp ağzımı kapatması ile korkumdan bacaklarımı hissetmemeye başlamıştım.

"Uzun zaman olmuştu..."

Rüyamdaki o tanıdık sesi duyduğumda gözlerim dolmuştu, dışarıdan bizimkilerin bağırışma sesi geliyordu.

Boynumdaki sızı ile kanımın çekildiğini hissedip yutkunmuştum, yavaştan bilincim kapanmaya başlıyordu...

---

Kim Seungminden...

Kapı kapandığında hemen açmaya çalışmıştık ama olmamıştı, içeriden sesde gelmediği için fazlasıyla korkmuştum.

Felix, Jeongin ve Kai'yi ekibin yanına göndermiş kapıyı kırmaya çalışıyordum.

Beomgyu ise herhangi bir tehlikeye karşı etrafa feneri tutuyordu.

Soobin ise kameranın fenerini açmıştı.

Kapıyı kırmaya çalışırken bir kaç polis gelmişti, polislerden birisi benim çekilmemi söyleyince çekilmiştim.

Kapıya sıktığında kapı açılmıştı, direkt olarak kapıyı itip içeri girdim.

Yerde baygın bir şekilde resmen bembeyaz tenli Jisungu görünce hemen yanına gittim.

"Jisung! Aç gözlerini!"

Yanağını yavaş yavaş tokatlıyordum, işe yaramayınca işaret ve orta parmağımı birleştirip nabzına baktım.

Kalbi çok yavaş atıyordu, hemen kucağıma alarak koşup kiliseden çıktım.

"Nabzı çok düşük! Nikiye bir şekilde haber verin!"

Beomgyu önümden ilerlerken bende arkasından ilerliyordum, bir süre sonra köyün girişine ulaştığımızda sedye ile birlikte bekleyen ekibi görmüştüm.

Diğerleride koşarak arkamızdan gelmişlerdi, Niki ve diğer bir kaç kişi önlem olarak getirtdiğimiz ambulansa Jisungu bindirdikten sonra müdahaleye başlamışlardı.

Ekibimiz toplanmaya başlamışken şimdiden ambulans gözden kaybolmuştu.

Kai ve ekibi ise başka bir ekibi daha aramış burayı araştırmaya başlamışlardı, bizim ekip ise toplanmaya başlamıştı.

Hızla arabaya binmiştik, ambulansın gittiği yere doğru sürmeye başlamıştım.

Bir süre sonra ambulansı fark ettiğimde gaza basmıştım.

---

Saatlerdir Jisungun ameliyatdan çıkmasını bekliyorduk, diğerlerini göndermiştik.

Beomgyu videoyu editlesin diyede bütün goproları ona vermiştik, her ne kadar Jisungun yanında kalmak istesede izin vermemiştik.

İçeriden doktor çıktığında hepimiz ayaklandık.

"Han Jisungun yakınları siz misiniz?"

"Evet, biz arkadaşlarıyız."

"Hasta bayağı bir kan kaybetmiş, bu zaten teninin beyaz oluşundan ve soğuk olmasından anlamışsınızdır. Ameliyat çok zorlu olsada güzel geçti, şimdi ise normal odaya alıcaz."

"Peki onu görebilir miyiz?"

"Evet, görebilirsiniz."

Teşekkür ettikten sonra biraz beklemiştik, Jisung normal odaya alındığında hemen yanına gitmiştik.

Hemşire Jisunga serum veriyordu, neden ameliyata alındığını bilmiyorduk. Sonuçta vücudunda yara yoktu? Ama çok kan kaybetmişti.

Hemşire çıktıktan sonra yorgunluktan üçümüzde iki kişilik koltuğa sığmış ve uyumaya çalışmıştık...

---

Han Jisungdan...

Gözlerimi açtığımda beyaz ışıklar gözümü rahatsız etmişti, gözlerimi sıkıca kapatıp alışmaya çalışmıştım.

Bir süre sonra gözümü açıp etrafa baktım, hastanenin herhangi bir odasındaydım.

Niyeyse üşüyordum bu yüzden çarşafı iyice üzerime örtmüştüm.

Biraz olsada ısındığımda derin bir nefes vermiştim.

İçimdeki hissi dinlediğim için buradaydım, en başından beri içimdeki his gitmemi emretmişti.

Ama şuan gittiğim için pişmandım, içimdeki hisse güvenmemeliydim.

Lee Minhodan...

"Ulan gerizekalı, zaten onlara zarar vermemek için bir kurdun kanını içtik. Daha ne içiyorsun!?"

Chan beni azarlarken kadehimin içindeki kanı içmeye devam ediyordum.

"Kanın kokusu çok güzeldi bende dayanamadım, hem bir yıldır insan kanı içmiyorduk."

"Onlar Yeonjun'un arkadaşıydı ayrıca, aranız bozulunca daha mı iyi oldu? Şimdi bütün köye polisler geldi ve onlarda Yeonjun'un tanıdıkları! Ne yapacağız?"

"Şimdilik insan formunda şehire gideceğiz, burada birşey olmadığını fark ettiklerinde ise tekrar buraya geleceğiz."

"Şakanın sırası değil Minho, sen 7 kişinin kokusuna bile dayanamadın birde şehire mi ineceksin?"

"Taehyun abartma, sadece kanının tadına bakmak istedim."

"Ama öldürüyordun! Chan hyung olmasa kim bilir şuan o çocuğun arkasından kimler ağlıyordu?"

"Hyunjin beni azarlama, senin büyüğünüm ben."

"Yinede yaptığın yanlıştı, şuan şehirde kalacak bir yer aramalıyız... Of!"

"Aslında aklımda birşey var."

"Neymiş o?"

"Anlatıyım hemen Changbin..."

Devam edecek...

Gizemli Köy [Minsung]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin