06

77 12 1
                                    

Benim çığlık atmam ile kırmızı gözler rahatsız olarak benden uzaklaşmıştı.

Hemen odaya giren Seungmin'e doğru ilerleyerek sarıldım.

Hızla ikimiz odadan çıkıp aşşağıya inmiştik aklıma gelen şeyler ile hemen Soobin'e döndüm.

"Gopro orada kaldı..."

"Tamam sorun değil, alıcaz tamam mı?"

Korkmamam için sakin bir şekilde konuşmuştu, başımla onaylayınca Beomgyu ve Soobin el ele tutuşmuş üst kata çıkarak odaya gitmişlerdi.

"Jisung bu gopro kırık!"

Beomgyu'nun dediği şey ile duraksadım, gopro elimden düştüğünde kırık değildi?

"Hayır ama kırık değildi ki?"

Diyerek üst kata dikkatle çıkıp yanlarına gittim.

"Sadece kırık değil... Tuzla buz olmuş..."

Şaşkınca Soobin'in elindeki toz birikintisine bakıyordum.

"Nasıl olmuş olabilir ki böyle birşey?"

"Bilmiyoruz ama bence bir an buradan çıkalım."

Beomgyu'yu onaylayarak hemen dışarı çıkıp değişik görünen bir kaç evden şifacı olan adamın evini gözlerim ile arayıp seçmiş ardından oraya ilerlemeye başladım.

Yol birazcık uzundu, o yüzden şimdi anlatmaya karar vermiştim.

"Peki şimdi hikayenin devamını getireceğim..."

Hepsinin aniden dikkatini kendime çekince anlatmaya başladım. Bir yandanda eve doğru ilerliyordum.

"Çocuk 15 yaşında kendini azda toparlamış ve psikologa birşeyler anlatmış, dediği şeyler ise..."

Bu kısım azda korkunç olduğu için susmuş ardından devam etmiştim.

"Çocuğun dedikleri '10 fazla 30dan az bembeyaz tenli cesetler gördüm, ve ileride... 5 tane adam vardı... Onların gözleri kırmızıydı, sonra kızılımsı saçlı adam bana döndü. Beni fark ettiği an kaçtım...' çocuk bunları demiş, psikolog ise bu dediklerini polise söylemiş polis ise ardı arkası kesilmeyen cinayetlerin son bulması için köyü boşaltmış."

"Boşaltmış diyince bi şey oldum ya."

"Bak ciddi birşey anlatıyoruz bu salak Beomgyu yine ciddi kalamıyor!"

Sitem ettiğimde hepsi gülmüştü.

"Neyse devam et sonra neler olmuş?"

"Aslında bu cinayetler başlamadan önce bir şifacı yani doktor gibi birşey varmış köyde. Onunda bir hastası varmış, hastanın ölümcül bir hastalığı olduğu için şifacı gece gündüz araştırma yapıyormuş ama birgün..."

(Demon slayere bağladım kimse çaktırmasın.)

"Olm şu yarışmalarda olup iki saat söylenmeyen ödüller gibi yapmasana! Söyle direkt!"

Felix konuştuğunda onaylayarak devam ettim.

"Şifacı evinde kanlar içinde bulunmuş, şimdi ise onun evine gidiyoruz. Şifacının hastası ise ortalıklardan ve hastanın arkadaşlarıda ortalıklardan kaybolmuş."

"Oha lan, çok aksiyonlu."

"Bilseydim hep böyle videolar çekip seni davet ederdim Soobin."

Kai sadece bizim korumamız gibi olduğu için konuşmalara dahil olmuyordu, bizde sorun etmiyorduk.

"Herşeyi geçtim, kanlar içinde dediğimde evin her tarafı kan içinde. Ama adamın bedeninde bir damla kan yok. Öyle söyleniliyor."

Bizimkiler ile yürümeye devam ederken çalılıklar dikkatimi çekmişti, çift kırmızı gözler ile göz göze aklıma rüyam gelmişti. Duraksayarak hâlâ o gözlere bakıyordum.

Yutkunarak orayı işaret ettiğim an kaybolmuştu, korkumdan tirtir titrerken Seungmin bana sarılmış yürümeme yardım etmişti.

Şifacının evine geldiğimizde direkt olarak içeri girmemiş aralıklardan fener tutarak etrafı inceliyorduk.

Yarasalar dışında başka birşey olmadığı için yavaşça içeri adımlayarak etrafa bakmıştım.

İçeride kurumuş kan kokusu vardı ve... Taze kan kokusu...

Ayağım birşeye çarptığında hemen ışığı yere tuttum, bir kadeh gördüğümde elime alarak incelemiş ardından Kai'ye dönmüştüm.

"Sencede burası taze kan gibi kokmuyor mu?"

"Evet öyle kokuyor... O elindeki ne?"

"Ha, sadece bir kadeh. Boşver eskiden kalma."

Diyerek ayağımıza takılmasın diye camın önüne koyup evi incelemeye başladım.

Çok eskilerden kalma bir tas vardı, tas paslanmış olsada hâlâ değişik kokuyordu.

"Başka anlatmak istediklerin varmı?"

"Birazdan anlatmaya güzelce devam edeceğim, şimdilik birşeylere dokunmayın."

Hepsi onayladığınde ise anlatmaya devam ettim.

"Şifacı ölmeden önce hastasını yani üvey çocuğunu 4 yaşındayken bulup evlat edinmiş. Çocuk ise yıllardır bir hastalığa sahip olmuş, yavaş yavaş bedeni çürürken babası ise dayanamayıp bir panzehir gibi birşey hazırlamış. Ondan sonrası malum."

Diyince hepsi anlar gibi başlarını sallamışlardı o sırada gelen yere düşme sesi ile hepimizin dikkati oraya çevrilmişti.

Korkarak birbirlerine sarılırken kan kokusunun yoğunluğu ile dayanamayıp içeriden çıkmıştım.

Derin bir nefes alarak bizimkilere dönüp elimle çağırdım.

"Hadi gelin gidelim, son bir eve baktıktan sonra kiliseye gideriz!"

Hepsi onaylayarak oradan çıkıp yanıma gelmişlerdi.

"Şimdiki rota... Bilinmeyen bir ev!"

Devam edecek...

Gizemli Köy [Minsung]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin