"Ne demek milyonlarca won para çekilmiş!?"
"Doğru duydun Jisung, Rayeon'un çekimleri için bir miktar para gerekiyordu. Soobinde Yeonjun'un banka hesabının şifresini bildiği için oradan almayı teklif edince kabul ettik, gittiğimizde ise para çekince hesabında para eksildiğini gördük."
Felix kısa bir özet geçince ensemi kaşıdım, şimdi Yeonjun yaşıyor muydu?
"Soobin nerede peki?"
"Hırsızların banka hesabından para çektiğini sanıp Kai'nin yanına yani gizemli köye gitti."
Elimle alnıma vurdum.
"Neden onu tek gönderdiniz!? Ya başına birşey gelirs-"
"Beomgyu hyungda onunla birlikte gitti, boşuna endişelenme Jisung hyung."
Başımla yavaşca onaylayarak Seungminin yanındaki boş yere oturdum, Seungmin elimi tutunca hissettiğim sıcaklık ile titredim.
"Senin niye vücudun bu kadar soğumuş Jisung? Teninin rengide açılmış."
"Bilmiyorum... Son günlerde hiç yemek yiyesim gelmiyor, neyse boşverin. Odama gidip uyuyacağım. Minho gelince odama gönderirsiniz."
Beni onayladıklarında ise odama giderek yatağa uzandım, niyeyse hiç uykum gelmiyordu.
Bir kaç kapı sesi ve ayak sesleri gelince doğruldum, zil çalsa odamdan bile duyamayacağım şeyi şimdi duyuyordum.
Kapı açıldığında oraya dönmüştüm, Minho gelmişti.
"Hoşgeldin..."
"Hoşbuldum, uyuyamadın mı?"
"Hayır, niyeyse hiç uykum yok."
"Alt kattakiler biraz garip davranıyordu, birşey mi oldu?"
"Şey... Yeonjun..."
"Evet, ne olmuş ona?"
Aniden ciddileşince saçlarımı karıştırarak geriye doğru attım.
"Yeonjun'un hesabından milyonlarca won para çekilmiş, Yeonjun'un yaşadığını düşünüyoruz."
Minho aniden duraksadığında elimi dibine getirip sağa sola doğru salladım.
"Dünyadan Minho'ya, dünyadan Minho'ya. Orada mısın? Hey!"
Kendine gelmiş gibi bana dönünce derin bir nefes vermişti.
"Ölen birisinin geri dönmesinin ihtimali beni biraz korkuttu... Öyle birşey yoktur değil mi?"
"Bilmiyorum, sonuçta 1 yıl ortalıklarda yoktu."
Minho yatağa yani yanıma uzanınca bende uzanmış ve yorganı üzerime çekmiştim, uyumayacağımı bilsemde yinede uyumaya çalışmıştım.
Lee Minhodan...
Jisungun uyumadığını hissediyor ve duyuyordum, nefesleri düzensizdi ve sürekli sağa sola dönüyordu.
Biraz dinlenmek istediğim için onunda sessiz olması gerekiyordu, uyuyormuş gibi davranmaya devam ederek ona sarılmış ve başını boynuma yaslamıştım.
Nefesleri yavaştan düzenlenmeye başladığında tebessüm ederek kendimi dinlendirmeye devam etmiştim.
Saatler geçtiğini anlayabiliyordum ama hâlâ Jisung terlememişti, şaşırsamda tepki verememiştim.
Bir süre sonra güneş doğmaya başladığında Jisung haraketlenmeye başlamıştı, yavaştan gözlerimi açarak ona bakmıştım.
"Günaydın."
"Hmhm..."
Esneyerek benden ayrılmış ve doğrularak vücudunu esnetmişti.
"Bugün biraz fazla rahat uyudum, sende rahat uyudun mu?"
"Evet, mükemmel denilecek kadar rahat uyudum."
Kapı çaldığında Jisung gir komutunu vermiş ve kapıyı tıktıklatan kişinin girmesini beklemişti.
Jeongin içeri girmiş ve gülümsemişti, sabah sabah niye o uyanıktı ki?
"Jisung hyung, Changbin hyung geldi. Minho hyungu abisi ile barıştırmak için kahvaltıya davet etmiş."
Başıyla onaylayınca ilk anlamamış sonra geceyi hatırlayınca Jeongini onaylamıştım.
"Evet dün sözde abim olan Chan söylemişti."
Cidden Chanın şu yalanı devam ettirmesi...
Telefonumu kenardan alarak Changbin'e mesaj göndermiştim, mesajda ise 'Sen diğerlerini davet et ben bir şekilde bahane bulup Jisung ile evde kalacağım.' yazmıştım.
Beni onayladığına dair mesaj gönderdiğinde Jeongine dönerek başımı olumsuz anlamda salladım.
"Changbin'e benim yerime söyler misin? Bugün gelemem yarın veya başka gün gelebilirim."
Beni onaylayarak odadan çıktığından Jisung bana döndü.
"Abin ile barışmak istemiyor musun?"
"İstiyorum ama birlikte baş başa kalıp eğlensek iyi olmaz mı hm? Hem Changbin'e söyledim, onları davet edecek."
"Aslında iyi bir fikir, ayna olmayan her şeye tamamım."
Gülerek saçlarını karıştırmıştım, bir süre konuştuktan sonra diğerlerinin gittiğine emin olunca odadan çıkmıştım.
Jisung'a ise ikimize çorba yapacağımı söylemiştim, tabiki az yapacaktım. Sadece ben ve Jisung içsek yeterdi.
Çorbayı karıştırırken yanımda taşıdığım kanın birazını çorbaya dökmüştüm, bir süre sonra belimde hissettiğim kollar ile zar zor aldığım kan kokusundan kim olduğunu anlamıştım.
"Ne çorbası yapıyorsun, hm?"
Çorbanın altını kısarak hızlı bir şekilde Jisungu tezgah ile arama alarak üzerine biraz eğildim.
"Bu benim özel tarifim, maalesef veremem."
Gülümseyerek işaret parmağını alnıma yaslayıp ittirince kıkırdayarak uzaklaşmış ve çorbamı yapmaya devam etmiştim.
"Çok güzel kokuyor, cidden ne ekledin bunun içine?"
"Bilmesen daha iyi, ayrıca benim özel tarifim dedim."
Çorbanın olduğuna emin olunca altını tamamen kapatıp tencereyi masanın üzerine bıraktım.
Eğer bitiremezsek Jisung odasına gittikten sonra tek başıma bitirirdim, çünkü diğerlerinin içmemesi gerekiyordu.
Jisung'a bir tabak doldurarak ona uzatmıştım, çekmeceden iki kaşık alarak yanıma gelip birini bana uzatınca alıp masanın üzerine koydum.
Çorbayı içtiğinde ise tepkisini merak ettiğim için ona bakıyordum.
Devam edecek...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gizemli Köy [Minsung]
FanfictionJisung arkadaşları ile birlikte ofiste toplanarak video fikri düşünürken Felix ise eski olaylara dayalı bir video fikri bularak arkadaşlarına danışmıştı, arkadaşları ise kabul edince birlikte 'Gizemli köy' adında bir köye giderek aksiyon dolu yeni b...