21

141 22 0
                                        

Hepimiz farklı ağaçların arkasına saklanmış kurtları izliyorduk, Jeongin'i sandalyeye bağlamışlardı.

"Söyle, geri kalanlar nerede!?"

"Bilmiyorum, neyi anlamıyorsunuz?"

Sakince konuşuyordu çünkü birazdan kurtların kulak zarını patlatacaktı.

"Bana bak küçük velet, eğer o aptalların yerini söylemezsen seni öldürürüm. Hatta öldürmekle kalmam bilim adamlarına satarım seni."

"Sen ilk önce kendini satsan daha iyi olur."

Kız olan kurt sinirle elindeki bıçağı döndürmüş ve daha sonra Jeongin'in dibine girmişti.

O sırada gelen çığlık sesi ile kulaklarım acımış acı ile yere çökerek inlemiştim.

Chan bizden daha uzakta olsada onun durumu daha kötüydü.

Ellerim ile kulaklarımı kapatarak çığlığın kesilmesini bekledim, çığlık kesildiğinde kız kocaman gözlerle donmuş bir şekilde bekliyordu.

Bir anda yaprak sesleri geldiğinde birisinin koştuğunu anlamıştım, oraya döndüğümde Minho olduğunu fark etmiştim.

Tam kızın üzerine atlayacakken kız aniden kendine gelip elindeki bıçak ile arkasına dönerek Minhonun kolunu kesmişti.

"Minho!"

Koşarak oraya giderken kız, minho yenilenmesin diye kesilmiş kolunu eline almış ve başkasına vermişti.

Kız, Minhonun önünde eğilmiş yüz üstü yerde yatan Minho'ya bakıyordu.

"Ah... Sonunda o aptalın üveyini buldum."

Sonunda oraya yetiştiğimde bir ok sesi gelmişti, elime saplanan ok ile yere zehrim dökülmüş bir kaç damla ise kızın üzerine sıçramıştı.

Oku elimden çıkarıp kenara attım, kurtlar 28den daha azdı. Belliki bizimkileri arıyorlardı.

Bir anda sırtıma yediğim tekme ile yüz üstü düşmüştüm, sırtımdaki hissettiğim baskı ile bağırmıştım.

Kız beni umursamadan Minhonun saçından tutup kaldırdığında Minho sağlam olan eli ile kıza derin bir yara açacakken kız bileğini tutup üç tur çevirerek kemiğinin kırılmasını sağlamıştı.

Sinirle kızı izlerken aniden kızın üzerindeki bir kaç damla zehrim mavi alevlere dönüştüğünde kız acı ile çığlık atıp geriye doğru gitmişti.

Sırtımdaki baskıda aniden gittiğinde hızla doğrulup Minhonun yanına gittim.

Kolu yenilediğinde şaşkınlıkla oraya bakıyordum.

"Kolumu uzaklaştırdıkları için yenilenmem uzun sürdü, şimdi ise onları öldürebilirim."

Psikopatça gülmüş ve alevler içinde yanan kıza doğru ilerlemişti, bu sahneyi görmek istemediğim için Jeongin'in yanına gidip ipleri çözdüm.

Bizimkilerden ses seda yoktu, kokularıda yavaştan silikleşmişti.

Minho'ya baktığımda alevler sönmüştü, kız ise param parçaydı.

"Jeongin sen Minhonun yanında kal, ben diğerlerine bakacağım."

Başıyla onayladığında hızlı adımlarla Seungminin saklandığı yere doğru ilerliyordum ama hiç ses seda yoktu, kokusu bile uzaklaşmıştı.

"Neredesiniz..?"

---

Gece olmuştu ve ben hâlâ dolaşıyordum, Jeongin'in olduğu yere gittiğimde Minho ile gitmişlerdi. Kızın cesedide yoktu?

En sonunda pes edicekken bir kaç adım sesi gelmesiyle oraya baktım. Bir kurdun bana doğru koştuğunu görünce hızla koşmaya başlamıştım.

Ağaçlıkların az olduğu bir kısma geldiğimde gördüğüm manzara ile donup kalmıştım, bu bir tuzaktı...

Chan hyung sinirle bağlı olduğu sandalyenin zincirlerinden kaçmaya çalışıyor, Seungmin sakince onların ne yapacağını bekliyor, Minho ve Jeongin ise kendilerini yenilemeye çalışıyor diğerleri ise yarı baygındı.

Kurtları hepsi bana döndüğünde arkamdan kovalayan kurda doğru hızla ilerlemiş ve elindeki bıçağı almıştım.

25 kurt vardı, demekki üç tanesi ölmüştü.

"Bıçağı alınca hiç birşey değişmedi sincap tipli iblis."

Umarım önceki kıza olan şeu bundada olur, diye dua ettikten sonra elimi kesmiş ve koşarak kurtların etrafında dolanmıştım.

Üzerlerine zehrimi sıçratıyordum, onlar ise sanki ben malmışım gibi izliyorlardı.

"Kendine zarar vermen bizi kurtarmaz jisung!"

Minho'nun bağırışı ile umursamadan son kez kanımı sıçrattıktan sonra uzaklaşarak sağlam elimi onlara doğru uzatarak öncekinde olan mavi alevleri düşünmüştüm.

Aniden hepsi mavi alevler içinde yanmaya başladığında hızla Chan hyungun yanına gidip onu çözdüm.

Chan hyung ile diğerlerini çözerken en sonunda minholarıda çözmüştüm.

Bu yaptığım herkese değişik geliyordu biliyordum ama şuan bunları konuşamazdık.

---

"Onu cidden nasıl yaptın?"

"Bende bilmiyorum ki Hyunjin... Yeni keşfettim."

Evin salonunda oturmuş öldürdüğümüz -benim öldürdüğüm- kurtların kanını içerken benim durumumu konuşuyorduk.

Aklıma Felix'in anlattığı şeyler gelince Chan hyunga döndüm.

"Hyung... Felix'in bahsettiği kuzeni sen olmalısın galiba?"

"Evet benim, bunu zaten biliyordum ama sizin fark etmenizi bekledim. Ayrıca senin durumunuda biliyorum."

Şaşkınlıkla ona baktığımda ayağa kalkmış ve kütüphaneye dönüştürdüğümüz odaya ilerlemişti.

Elinde tozlu bir kitap ile geri dönmüş ardından eski yerine oturarak kitabı masaya bırakmıştı.

"Bu bizim yazdığımız bir kitap. Vampirler, iblisler, melezler, kurtlar vb. babamın yaptığı ilaçların tarifi ve babam sayesinde oluşan canlılar hakkında bilgiler var."

Devam edecek...

Gizemli Köy [Minsung]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin