İki gün geçmişti. Ama casperım bana yazmıyordu. Bugünle üç olacaktı resmen. Madem gönül eğlendirmelik yazıyordu neden 23 gün boyunca her dakika beni koruyup mutlu etme peşindeydi ki.
İnsanız evet yanlış hissedebiliriz. Ama yanlış hissetmediğimizi de hissedebiliriz bazenleri. Ve ben o nadir anlarımdaydım. Başına bir şey gelmiş olmasa yazardı bana.
Onu merak etmem normal miydi?
Ben yazsam çok mu kötü duruma düşerdim. Bana uzaktan da olsa iyi gelen kalbimi kırmamak için çaba sarf eden birinin başına bir şey gelmiş olma fikri beni fazlasıyla kahrediyordu.Öğle arasıydı ve ben müzik atölyesinde orgun başında bunları düşünmekten bir türlü odaklanamıyordum.
Tüm bu düşünceleri başımdan def edip telefonu elime aldım.
Onu hâlâ kaydetmemiştim. İsmini sormamıştım bile. İsterse söylerdi. Neden sorayım ki?Siz: Nolduu bıktın mı benden???
Siz: belliydi zaten, sebepsiz yere insan neden bir başkasına yazar durur kii???
Siz: her neyse umrumda değilsiniz beyfendi...
...
Neydi şimdi bu?
2 saat geçmişti üstünden. Ve olan şu ki resmen koca bir görüldü yemiştim.
Yani başına bir şey gelmemişti. Öylee mi?Saçmalık. Mesajlaşarak birine bağlanmam normal değildi, zaten öyle bir şey olduğu da yoktu. Galiba yani...
Hocayla göz göze gelince telefonu kaldırıp dersi dinlemeye devam ettim.
Son teneffüs sınıfımızdaki şu hep göz önünde olan kız, Aleyna yanıma geldi. Sırayı çekip oturdu. "Selam, bugün o etrafa ışık saçan enerjin yok. Neyin var senin? " diye sordu.
Yüzümü ona çevirdim ama bi cevap vermediğimi görünce üzülmüş ya da kırılmış gibi dudaklarını büzüp tırnaklarıyla oynamaya başladı.
Ayyy çıldırıcam ya tırnakları çok güzeldi ve yeni yaptırmıştı, şu an resmen onları kırmaya çalışıyordu. Deli miydi bu???Bana gülerek baktı ve "Korkma tırnaklarıma zarar vermem düzelt o bakışları. Ama sen kalbimi kırdın Milenacık. " dedi. Başımı utanarak önüme çevirdim. "Gerçekten neyin var diye merak etmiştim. Samimiydim sorumda. Ve eğer istersen bana anlatabilirsin. Söz veriyorum kimseye anlatmam. "diye ekledi.
Nedense gerçekten samimi gelmişti ilk defa.
Elini uzattı tutmam için. Büyük ihtimal bahçeye çıkacaktık, daha rahat konuşabileyim diye. Elini tuttum, prensesler gibi selam verip koluna girdim. Gülümseyerek başını eğdi. Aleyna belki de ilk defa bu kadar samimiydi bana.
Gülerek beni bahçeye doğru itekledi.
O kadar kibarlıktan sonra yakışmamıştı bu.
"Hadi ama zil çalacak. " diye söylene söylene bi banka oturduk. Bana tip tip bakıp "Anlatacak mısın yoksa aklını mı okuyayım?"
diye dalga geçti.Zahmet edip ağzımı açarak "Anlatacağım şeye gülmeyeceksen ve aramızda kalacaksa tamam anlatırım. " dedim.
Yanii der gibi açtı gözlerini. Sonra "Söz" dedi ve bana doğru yaklaştı.
Neyi nasıl anlatacağımı bilmiyordum. Ama belki de onun bir fikri vardır diye düşünüyordum. Hem birine anlatmak da iyi gelebilirdi. (Defne ve Ege hariç birine.)" Nerdeyse bir aydır bana yazan ama ismini bile bilmediğim bir çocuk vardı. " dedim direkt.
"Vardı?"
"Şimdi ne oldu? "
"Sen niye üzgünsün? "
"Yoksa sapık mı çıktı? "
"Oha, yoksa çocuk fake miymiş? ""İzin verirsen anlatıcam dedim ya." susup devam etmemi bekledi.
"Vardı evet çünkü çocuk üç gündür yazmıyor. Ve başına bir şey gelmese yazmaya devam ederdi diye düşündüm. Çünkü konuşmalarımızı önemsiyordu, beni önemsiyordu.""Ee? Kim bu çocuk? "diye sordu yine. Bu kız hep böyle soru mu sorardı?
" Çocuğun kim olduğunu bilmiyorum. "
"Ama merak ettiğim için ben yazdım. 'Noldu bıktın mı' falan diye. Biraz da alaya alarak. "
Aleyna tam ağzını açacakken susturdum onu. " Evet çocuk görüldü attı ve cevap vermiyor. " elimi ağzından çektiğimde önce hafif bir tebessüm etti. Sonra ifadesini düzeltip "Yaa. Demek ki gerçekten senden sıkılmış Milena. Yoksa neden cevap vermesin ki? "dedi üzülmüş gibi yaparak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AMARİS | YARI TEXTİNG
Teen Fiction0551*******: Gökyüzüne bak Milena'm, dolunayın seni bekliyor. Hayat her zaman sizden yana olmayabilir. Ama bunca zaman üzmüşse sizi, bundan sonra da sevindirebilir. Ve bu bazen bir kişiyle, bir aileyle ya da en masumundan bir mesajla bile olabilir...