“Neyine bağlandım bu kadar, bana bakmayan gözlerine mi yoksa benim olmayan kalbine mi?”
-Özdemir Asaf
♪~🤍🫀~♪
"Baba akşam oldu yeter artık..." Diye yorgunca söylendi İlay. Fatih İlay'ın söylenmesini takmadı ve halatı daha sıkı bağladı.
"Baba..." Diye son kozunu kullanacaktı ki kapıda beliren annesini görünce sustu. Tane gelirse hali daha fena olabilirdi.
Fatih İlaya üç gündür eğtim veriyordu okuldan geldikten sonra. İlay ne kadar isyan etse'de işin sonunda yapıyordu. Ve şöyle birşeyde vardı ki gerçekten yetenekliydi. Fatih kızının bu hallerini görünce hayal kurmadan edemiyordu.
Kızını o şanlı üniformanın içinde görmenin hayallerini kurmadan edemiyordu. Hiç bir zaman ona karışmamıştı ama her zaman istemiş hayal etmişti.
Ama İlay bu hayalden çok uzaktı. İlay'ın hayali, güzel sanatlar okumaktı. Resim yapmayı hep sevmişti, onu rahatlatır aklında ki kötü bulutlardan uzaklaştırırdı. O an o tuval'e, kağıda hatta belki duvarlara o kara bulutlar yerine kendine yepyeni bulutlar oluştururdu.
İlay'da farkındaydı anne ve babasının içten içe kendileri gibi olmasını istediklerini biliyordu. Oda ister'di, annesi ve babası gibi olmak ama resimden'de kopamıyordu. Ayrıca silah korkusu yüzüne bu pek mümkün durmuyordu. Fatih, İlaya silah kullanmayı öğretirken, İlay ölüp ölüp dirilmişti. Aslında İlay'da ki korku'da değildi. Fobi'de değil. Ne olduğunu bilmiyordu ama sevmiyordu.
"Baba istersen gemici düğümü at bide!" Diye söylenmesine devam etti. Fatih ise son düğümü attı ve İlay'ın önüne geçti.
"Bu ipi nasıl açarsın?"
İlay yerde dizleri üzerinde oturur pozisyondaydı ve elleride arkadan kalın bir ip ile bağlanmıştı. "Açamam."
"İlay!"
"Tamam, tamam şaka! Birşeyle kesebilirim ama elimi'de kesebilirim ipi kesicem diye."
"Canın mı? Elin mi?"
'Elim,' diyecekti ki sustu. Susmak daha mantıklıydı yoksa işin içinden çıkamazdı.
Fatih çebinden bir çakı çıkardı ve İlaya uzattı. İlay elleri arakadan bağlı halde, Fatih'in önünde ona uzattığı çakmağa kısa bir süre mala bakar gibi baktı.
Ardından Fatih arkasına geçti ve eline verdi çakıyı. "Kolaydan başlıyoruz," İlay içinden söylenmekle meşguldü. Ellerini kıpırdatamıyordu bile nasıl kesicekti bilmiyordu.
Ama öyle kolay kolay pes edemezdi, etmezdi. Parmak uçları ile tutup düşme riskini aldı ama düşürmeden ters çevirip tutmayı başardı. İki bileğinin ortasından geçirdi ki elini sürterek kesti. İlay acıyla yüzünü buruşturma'dan edemedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tek Yapraklı Yonca
Romance"Hayatta hiç ummadığın bir anda mucizeler gerçekleşir. Ben yıllar önce kaybettiğim mucize'yi yıllar sonra yeniden bulmuştum. Bu defa asla kaybetmemek üzere..." ♪~🤍🫀~♪