Bir anın doğması için, bir anın ölmesi gerekir. Yeni bir "ben" için eski bir benin kuruyup solması gibi.
- Elif Şafak
♪~🤍🫀~♪
"Bak İlay eminsin dimi? Havaalanına gelmemize gerek yok."
Yengem'in bininci soruşuna göz devirdim. "Hayır yenge gerek yok. Ha burda vedalaşamışız, ha havaalanı."
Kolumu cimcikledi. "Sus kız! Valla çakarım ağzına bir tane! Veda filan yok."
Güldüm, "Tamam yenge. Sakin. Calme-toi (sakin ol) Savaşa gitmiyoruumm."
"Neye gidiyorsun, o zaman İlay?" Diyen Dayım çıktı arkadan. Haklıydı Aslında. "Dayı!" Kollarımı iki yana açtım. Yorgun bir nefes verdi ve yanıma gelip sarıldı.
Yeni atandığım Tim'e gidiyordum, Hakkari'ye. Sınır bölgesine çıkması beni ekstra'dan sevindirmişti. Tabi Dayım ve Yengem için aynı şeyi söyleyemezdim. Dayım, birçok kez bana değiştirebilceğini söyleyip teklif etmişti ama hepsini reddetmiştim. Yengem ise beni odaya kitleyerek gitme girişimime engel olmaya çalışmıştı. Bir gün boyunca odada kitli kalmam sonucunda bana kıyamamış açmıştı kapıyı. İkisininde içinin rahat olmadığını biliyordum ama artık büyüdüğüm'ü kabullenmeleri gerekiyordu. Ama o biraz zor gözüküyordu.
Dayım'a ilk asker olmak istediğimi söylediğimde tamam diyip geçiştirmişti beni. Ama ciddi olduğumu fark edince, vaz geçirmek için herşeyi yapmıştı. Her türlü şeyi. Akla gelip, gelemiyecek herşeyi. Bana sadece çakmak, bıçak ve bir tane su verip bir hafta boyunca ormanda bıraktı. Aralıksız 4 saat boyunca koştum. Ama bunlardan en anormali, üzerime bomba bağlayıp beni tek başıma bırakıp gitmesiydi. Ama sorun şu'ki: TAHRİP UZMANI DEĞİLİM. Sonuç olarak patlamamıştım. Süre bittiğinde hiç birşey olmamıştı. Dayım geri içeri girip 'seni denedim' demişti. Bunlar sadece birkaç tane örnekti. Ama şüphesiz beni en çok zorlayan şey, beni bir odada 2 ay tutmasıydı. İki ay boyunca yemeğimi suyumu herşeyimi getirdi. Sorun aç kalmam değildi, sorun iki ay boyunca saçımın uzuyor olmasıydı.
O günden sonra bir daha saçımı uzatmamıştım. O günden sonra kendime geldiğim ilk an, bulduğum bir neşterle saçlarımı kesmek olmuştu. İlk yaptığım şey buydu. Belimde olan saçlarım, o günden sonra hep omuz hizamın üstündeydi. Azıcık uzasın hemen kestirirdim. Dayanamıyordum. Ve orda saçlarım'ın uzadığı her gün benim için ölümden farksızdı.
Bir süre sonra nerdeyse kriz geçircek hâle gelmiştim. Dayım daha fazla dayanamamış olacak'ki iki ayın sonunda beni çıkartmıştı. Ordan çıkar çıkmaz, saçımı kesmek yerine kazıtmıştım.
Dayım'ın o gün'ki pişmanlığını hâlâ hatırlıyorum, ve hâlâ o pişmanlığı yaşıyordu. Annem ve Babam gibi dayım'da saçlarımı çok severdi. Bir zamanlar bende.
Dayım kulağıma fısıldadı, "Başına bela açma."
"Bilirsin beni."
Güldü.
Geri çekildi. Bakışlarında tanımlayamadığım duygular geçti. "Dikkat et kendine." "Ederim."
"Birşey olursa, hemen ara."
"Dayı zaten ben bana ne olduğunu anlamadan, senin çoktan haberin olmuştur."
"Sen yinede alma başına bela."
"Tamam dayı."
"Sataşma birilerine."
"Dayı gidip orgeneral'e sataşcak halim yok ya!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tek Yapraklı Yonca
Romance"Hayatta hiç ummadığın bir anda mucizeler gerçekleşir. Ben yıllar önce kaybettiğim mucize'yi yıllar sonra yeniden bulmuştum. Bu defa asla kaybetmemek üzere..." ♪~🤍🫀~♪