11 - "çünkü artık yapabilirim, biliyorsun"

97 13 58
                                    



୨୧

Wonbin üstündeki hırkanın kollarını katlayarak odaklandığı ödevi bitirmeye koyuldu. Eunseok'un ona hırkasını vermesinin üstünden bir buçuk hafta geçmişti ve derslerinin yoğunluğu nedeniyle arkadaşlarıyla hiç buluşamamıştı.

Gerçi Shotaro hepsinin içinde olduğu bir grup kurmuştu mesajlaşmaları için o yüzden iletişim halindelerdi ama fiziksel olarak buluşamamışlardı işte. Şimdi de günlerdir üstüne uğraştığı ve kreşte ders vereceği çocuklar için hazırladığı sulu boya resimlerini boyuyordu özenle.

"Arkadaşların nerede?" Uzun zamandır duymadığı ses kulaklarına dolduğunda gerginlikle nefes aldı Wonbin. "Ne istiyorsun Sungchan?"

Fırçasını kenara bıraktı ve sert bakışlarını dikti oldukça uzun boyu ile başında dikilen çocuğa. Sungchan izin almadan karşı sandalyeye oturdu ve dirseklerini masaya yasladı.

"Bir şey istemiyorum?" Dili alt dudağını turladı. "Yeni arkadaşlarını yanında göremediğim için sormak istedim. Yalnız kalmanı istemem prenses." Güldü.

Wonbin onun yüzünü gördüğü anda sinirlenmeye başlıyordu zaten ama bu tavırları gerçekten insanı sinirlendirmekle kalmıyordu. "Herkesin dersi var bildiğin üzere ve senin aksine derslerimizle ilgileniyoruz."

"Şimdi de inek mi oldun?" Yine sinir bozucu bir kahkaha bıraktı ortaya ve arkasına yaslandı. "Seni değiştiriyorlar."

"Peki bu seni neden ilgilendiriyor?" Tek kaşını kaldırdı Wonbin onu umursamadığını göstermek istercesine.

"Senin hakkındaki her şey beni ilgilendiriyor Wonbin. Çünkü hepsi benimle alakalı." Sinirlendiği belli olurken oturduğu yerde hareketlendi ve eğilerek yüzünü Wonbin'in yüzüne yaklaştırdı.

"Mesela üstündeki hırka." Onaylamıyorcasına cıkladı. "Bu hırka neden sahibinde değil de sende?"

Wonbin onun ani yakınlığı ile kendini geri çekti ve sinirle bağırdı. "Sen ne yaptığını sanıyorsun ya?" Kolu yanlışlıkla yandaki kaba çarptığında içindeki tüm su önündeki kağıtların üstüne döküldü.

Bununla beraber daha da sinirlendi ve ayağa kalktığı gibi Sungchan'ı kolundan tutarak ayağa kaldırdı. "Sana ne? Sana ne ya sana ne?" Göğsünden itti karşısındaki çocuğu. "Ne sanıyorsun kendini" Histerik bir şekilde güldü. "Gerçekten manyaksın sen, her şeyi kendinle alakalı sanıyorsun ama kimsenin sikinde değilsin."

Sungchan karşısında daha önce görmediği bir Wonbin'i bulurken sessizce onu izliyordu sadece. "Biz ayrıldık. Ayrılmak bile denmemeli buna çünkü bir ilişki içinde değildik." Üstüne basa basa bağırdı. "Bitti!"

O kadar sinirlenmişti ki her seferinde ondan kurtulduğunu, artık mutlu günler geçireceğini sanıyordu ama Sungchan yine gelip mahvediyordu her şeyi ve Wonbin her seferinde tekrar dibe düşüyordu.

"Ne yaparsam yaparım, kimin hırkasını giyersem giyerim. Ben seninle alakalı hiçbir şeyle bağlantılı değilim Sungchan çünkü senin benim hayatımda bir yerin yok, kabullen bunu." Güldü. "Ben senin malın değilim."

"Onun yüzünden böyle konuş-" Wonbin'in attığı tokat yüzünden yüzü yana döndü.

Bahçede oldukları için tüm kampüs pür dikkat onları izlerken dışarıdaki olaya denk gelenler arkadaşlarıyla mesajlaşıyor ve gruplarına videolar atıyorlardı.

Bu sırada Wonbin yüzünü Sungchan'ın yüzünün dibine soktu ve fısıldadı. "Bir daha Eunseok ve arkadaşlarım hakkında konuşur veya ima yaparsan tüm sırlarını bu okula yayarım Sungchan." Gözünü kırpmadan devam etti. "Beni bir çöp parçası gibi yanında gezdirdiğin zamanlarda kulaklarımı kapamadığın için pişman olacağın hareketler yapmamalısın."

lonely eyes, wonseokHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin